Çocuktum, küçücüktüm, Dernekpazarı ilkokulu ikinci sınıftaydım? Müstahdem Ali amcanın sağ elinde ağır aksak çalan zilini duyduğumuzda sağdan yirmi bir, soldan on sekiz basamaklı merdivenini salına salına tırmanır, ısrarla oyalanır, son uyarıcıyı da bekler, öylece girerdik koca kapılı sınıflarımıza?

Çıkış zilini daha bir hevesle çalardı sanki Ali amcamız. O büyülü çıngırağın ilk salınımıyla, kapı arkasında birikmişte, fışkırır gibi fırlardık sınıflarımızdan. Merdivenler iki basamak olurdu çıkışta; zira kaybedecek bir saniyemiz bile yoktu koridorlarda?

Teneffüs, okul demekti, teneffüs öğrenme demekti, teneffüs organizasyon demekti?

Hızla adaletli paylaşım yapılır, takımlar kurulur, acil kararlar alınır, sıkı kurallar konur, disiplinle uygulanırdı? Her oyunun kuralı vardı ve itinayla uyulurdu bu kurallara. Uymayanlar uyarılır, razı olurdu cezasına? Ne şikecimiz vardı, ne şikeciyi affedenimiz, dobra dob oynardık oyunumuzu?

Genellikle oyun kurucu değildim ancak uyumlu bir takım arkadaşıydım. Ne çok hırslıydım, ne vaz geçerdim planımdan. Bilirdim nihayetinde bunun bir oyun olduğunu.

Takımların oluşturulduğu kısa bir teneffüste ilk defa görmüştüm onu? Dirseğinden kavramıştı sol kolunu ve kalın siyah bıyıklarıyla ilgileniyordu diğer eli. Ortasından iki yana bölüştürdüğü orta uzun saçları, simsiyahtı. Gri pantolonu, lacivert ceketi, mavi gömleği ve bordo kravatıyla ihtişamlı bronz bir heykel gibi duruyor, dalgın dalgın süzüyordu, alabildiğine uzun, alabildiğine geniş() elli metrekarelik okul bahçemizi?

İlk defa görüyordum, o karizmatik, o cevval bakışları. O mağrur yürüyüşü, o ağır ağır dönüşü, sakin ve mütebessim sureti, benzemiyordu kısacık ömrümde gördüklerime. Abimin anlattığı ve hayalimde canlandırdığım film kahramanlarından biriydi ihtimal, o parlak yüzlü, iri cüsseli, uzun boylu adam...

O günden sonra hep mazeretim vardı oyunlarda. Bir yolunu buluyor katılmıyor, kaytarıyordum. Teneffüslerde hep onu izliyordum uzaklardan?

Onun gibi konuşuyor, onun gibi gülüyor, ellerimi arkamdan birleştirip hafif hafif yaylanarak yürüyordum onun gibi. Bu taklitçi yürüyüş sonunda, kendi eksenim etrafında dönüyor, saatime bakıyordum onun gibi?

Koşarken ayaklarının önüne boylu boyunca serilmiştim de bir kez, başımı okşamıştı çömelerek. Ne dizimde acı kalmıştı, ne kollarımda sancı. Ne şefkatli dokunuştu?

Öğrendim kimliğini, neliğini? O yıl atanmıştı okulumuza ve yan sınıfın öğretmeniydi. Adını öğrenmek istemedim bir süre, korktum sıradan bir isim olmasından. Ne şanslıydı 2C sınıfı, artık süratle çıkmıyorlardı bahçeye teneffüslerde. Demek ki, farkındaydılar şanslı olduklarının?

Onun gibi olacaktım büyüyünce, onun gibi bıyıklarım olacaktı, onun gibi tarayacaktım saçlarımı, onun gibi giyinecektim, öğretmen olacaktım onun gibi, büyüyünce? Farklıydı diğerlerinden; benim müşfik, benim hamiyetperver Hasan öğretmenimden bile?

Ne zaman öğretmenler odasının aralık kapısından içeri kaysa gözüm, kahkahalarla gülüşüp, şakalaşırken diğerleri, o kitabını okurdu sessizce çayını yudumlarken? Topluluğa konuştuğunda, konuşan o değil de sanırsın Yavuz?du, Kanuniydi?

Tüm hayranlığımla gözüm üzerindeydi Mustafa öğretmenin. Yeni hallerini keşfetmek, ondan kopyalar çekmekti meramım?

Aylar sürdü o sınayıcı, analiz edici, o kopyalayıcı hallerim?

O sabah, yine göz göze gelmiştik; mütebessimdi her zamanki gibi. Belli ki, farkında değildi aylardır gözlem altında olduğunun?

Üçüncü dersin giriş zili çalmış, herkes doluşmuştu sıcacık sınıflarına. Müstahdem Ali amcanın peşi sıra seğirtense bir ben kalmıştım..

Öğretmenler tuvaletinin önünden hızla geçerken ilişti gözüme, o karayağız örnekliğim. Hayranlıkla bakacaktım eskisi gibi. Gülümseyip reveranslar yapacaktım ki, çözüldü birden ilmek ilmek işlediğim düğümler. Yıkıldı o sıradağlar gibi dim dik duran karizma?

Küçüldü, küçüldü, küçüldü? Normal insan boyutlarına ininceye kadar bakakaldım kahramanıma?

Gitmişti o yere göğe sığdıramadığım adam, sıradan biri oturmuştu, kehkeşanlar giydirdiğim tahtına?

Tuvaletten çıkarken ağzında sigarasıyla, kapatmaya çalıştığı fermuarındaydı bir eli. Çokça gördüğüm sıradan insanlar gibi?

Keşke farkında olsaydı gözlendiğinin, her an izlendiğinin? Keşke farkında olsaydı minik yürekler için ulaşılmaz örnekliğinin?