Küçük balık büyük balığa sormuş, "Abı" demiş "Su nasıl bir şey,bana anlatabilirmisin?".Büyük balık demiş ki: "yavrum içinde bulunulan şey anlatılmaz.Bir gün sudan çıktın mı suyun kıymetini ve ne olduğunu o zaman anlayacaksın".
Aynen bunun gibi Türkiye'mizin son 15 yılı istikrar ve bolluk içinde geçti.Son milletvekili seçim tanıtımında "Artık ilaçlarınızı istediğiniz eczaneden alabiliyorsunuz? cümlesini duyan 17 yaşındaki genç kız, babasına "Babacığım!Zaten ilaçlarımızı istediğimiz eczaneden almıyormuyuz? Bunda ne var ki her gün yayınlıyorlar? ."Babanın verdiği cevap sanırım büyük balığın küçük balığa verdiği cevap gibi olmuştur. (Veya o günleri yaşayanların verdiği cevabı vermiştir).
15 yıl öncesini yaşayanlar sanırım şunları hatırlarlar:
-Başörtüsünden dolayı üniversite kapısından geri çevrilen kızlarımız,
-Katsayı probleminden dolayı üniversite hayali yıkılan imam hatipli gençlerimiz,
-Başörtüsüyle resmi kurumda çalışması mümkün olmadığı için iş bulamayan yüzlerce bacımız,
-Direkt olarak 'İslam' diyemedikleri için (Batı Çalışma Grubu tarafından) 'İrtica-Mürteci' damgası yapıştırılan binlerce Müslüman kardeşimiz,
-Resmi dairelere girerken parmağındaki gümüş yüzüğü çıkartmak zorunda kalan memur kardeşlerimiz,
-Namaz kıldıkları tespit edilmeleri halinde hakkında çeşitli müeyyideler uygulanan yine sayısını bilemediğimiz kamu çalışanlarımız,
-İmam Hatip liselerinde okuyan kız öğrencileri belki derste başörtülü yakalarız amacıyla arka kapılardan okula sızan o günlerin müfettişleri,
-Kapanan/kapatılan Kur'an kurslarımız,bitirilen hafızlık müesseselerimiz. v.b. yüzlerce örnekler.
Bütün bunları yaşayanların çoğu hayattadır.Aradan yüzyıllar geçmedi henüz.Ve bu zararı görenlerin bir çoğu yaşıyor ve hatırlıyor.
Gel gör ki bütün bu yıkımdan ders almamış gibi yıllar sonra elimize geçen nimetleri basit sebepler yüzünden heba ediyor, adeta yaşamamışız gibi davranıyoruz.
O günleri unutmayanlar için 16 Nisan bir milattır.Yani olmak veya olmamaktır.HAYIRcıların başındakiler insanları Hayır oyu vermeye teşvik etmek ve Hayır oyu verenleri korkutmamak için referandum sonrası için yumuşak ve hiçbir şey olmayacakmış gibi açıklamalar yapmaktadırlar.Oysa onlar da biliyor ki (Allah korusun ) HAYIR çıktığı günden itibaren şunları sırasıyla uygulayacaklar:
-Referandumunun ertesi günü ,Hükümet ve Cumhurbaşkanı halktan onay almadıkları için istifa etmeleri gerektiğini açıklayacaklar,
-Gün geçtikçe bu taleplerini artırarak davam ettirecekler,
-Hükümeti ve Cumhurbaşkanımızı istifaya zorlamak için gezi olaylarından daha şiddetli ve acımasız gösteriler yapacaklar,
-Başları ezilen ve yok olmaya başlayan terör örgütleri cesaretlenecek ve tekrar büyük eylemlere girişeceklerdir,
-Dış ülkeler zaten böyle bir fırsatı beklediğinden ülkemizi parçalamak için bu sefer açıktan terörizme destek verecekler,
-Böylesi durumlarda zaten ilk darbe yiyen ekonomi felç olacak bir çok insan işini ve gücünü kaybedecektir.
Deniz BAYKAL, "referandumdan 'hayır' çıkması durumunda Yunan ordusunun denize döküldüğü günkü gibi sevinç yaşayacaklarını söyledi."Yine CHP Konya Milletvekili Hüsnü BOZKURT "Evet çıkarsa hepinizi denize dökeriz" dedi.
Suriyelilerin sığınacağı TÜRKİYE'si vardı.Bizim için çaktırmadan denizden bahsediyorlar.
UNUTMAYIN:Bu sözler tesadüfen söylenmiş sözler değildir.Bizi bekleyen durumun ip uçlarıdır.
Onun için ,bir sabah (17 Nisan sabahı) boşluğa uyanmamak için,ülken için,milletinin bekası için,çocuklarının geleceği için ne olur "kindar düşünme dindar düşün".