Sevgili Dostum,

Zor bir işe niyetlendiğimi bilmek sadece azmimi artırıyor, deyip nasıl bir kahramanlığa soyunduğumu beyan etmek isterdim. Lakin zihnimin ortasında patlak veren bu fikir; "kime iyilik yapsam, en güzel iyilik olur" sorusunun cevabı oldu.

Dostum,

Genel olarak muhtaçlara iyilik yapmak her vicdan ve imkan sahibinin karı olabilir, öyle değil mi?

Yani anlayacağın gayret atımı yokuşa sürdüm bu meselede. Aslında varacağım en faydalı sonuç, kendimi aşmak olacak. Zira kötülük yapan birilerini gördüğümde sinir krizleri geçiriyorum. Bunu aşmam gerek ama nasıl? Bunun yolu, kötü birine iyilik yapmaktan geçiyor sanıyorum.

Hem insan bir şeyi kendi istediği zaman zor da olsa başarabilir. Son durakta iyiliği kendime yapmış olacağım yani. Yanlış anlama! Kötü olan ben değilim. Ben kötü birine, iyilik yapmaya niyetlenmiş biriyim.

Kör bir girdabın içinde dönüp durmaktan da saplanıp kalmaktan da korkuyorum. Lakin zihnimi harekete geçiren ve iyilik yapmaktan beni men etmeye çalışan nefsin korkunç ve haklı sanılan fısıltıları doluyor kulaklarına.

Kötü biri dediğimiz kimdir? Önce onun vasıflarını düşün, diyordu. Hırsızlık yapan mı? Yalan söyleyen mi? Adam öldüren mi? İçki içen mi? Yetim malı yiyen mi? adaletten uzaklaşıp haksızlık yapan mı? Kimdir kötü? Kalbim ikiledi hakikaten hangisiydi.

Adını koyduğumuz bu "kötü" biri, bu tiksinilecek hale nasıl geldi? Onun bilindik bir hikayesi nedir? Ben onun yaşadıklarını tecrübe etseydim kendi halim nice olurdu? Belki de daha beter bir halde olurdum?

İnsanlara her zaman bir hak daha vermek ve onlara "başka bir yol daha var" demek lazım kötü kelimesini vasıf durumda olana. Beklediği son hali kendisine hemen geçilmeden ikram etsek, vazgeçer mi? Yaşam şartlarını değiştirsek kurtulur mu? Bilemiyorum.

Kötülük işleyelere "en iyi" olabilme imkanı sunulur mu acaba? Tertemiz olma seviyesine ulaşır var mı ki? Tabii iyilik yapmak isteyen benim, bunları benim düşünmem lazım.

Dostum,

Sonuç olarak benim ücretimi kim verecek? Bila-bedel yani bedelsiz olarak yaptım ama içimden bir ses "maddi bir bedel istemiyorum ama manevi bir karşılık olsaydı iyi olurdu, diyor.

Bu dünyada olmasa da öbür dünyada "iyiliğin karşılığı ancak bir iyiliktir" buyuran iyilik kaynağı Rabbimizden umuyor ve bekliyorum. Bekliyor olmam da şaşılacak bir şey olmasa gerek.

Biliyorum ki kötülüğe izin veren de odur. O dileseydi herkes iyi olurdu. Bir düşünür yani Sezai Karakoç'un, dediğine göre "kötülük; iyiliğin anlaşılması için var kılınmıştır."

"-Zalim de olsa mazlum da olsa Müslüman kardeşine yardım et." Buyuran Peygamberimize (sav)'e

"-Mazlumu anladık ya Rasulullah (sav)

"-Zalime nasıl yardım edelim?"

"-Onu da zulmünden vazgeçirerek ve zulmüne engel olarak." diye cevap verir.

Söz nihayetine ersin artık sevgili dostum,

Halimi pür melalimi şair İsmet Özel'in bir dizesi ile anlatayım: "Uzun yola çıkmaya hüküm giydim..."