"Çocuklar dersinize gelemediğim zaman siz cenazeme gelin.Çünkü bilin ki o gün ölmüşüm".Bu sözler İmam Hatip Okullarının kurulmasında önemli etkisi olan Celalettin ÖKTEN hocaya aittir.Zaten hoca dediğin de böyle olmalı değil mi?

Celalettin ÖKTEN hocayı birçoğumuz tanımıyoruz.Hatta İmam Hatip mezunlarının bile çok yakından tanıdığını sanmıyorum.Oysa bugün İmam Hatip okulları varsa bunun en büyük sebebi Celalettin ÖKTEN hocadır.

Celalettin ÖKTEN hoca küçük yaşta babasını ve sonra annesini kaybetti.Babaannesinin himayesinde hafızlığını bitirdi.Eğitimini bitirdikten sonra 1949 yılında İstanbul'da açılan İmam Hatip kursuna müdür ve öğretmen olarak görev yaptı.Artık ismi Celal Hocaydı.

Celal Hoca İmam Hatip kurslarının yeterli olamayacağını ifade ederek bu kursların okullara dönüşmesi gerektiğinin mücadelesini verdi ve İmam Hatip okullarının açılmasına vesile oldu.Okula dönüşen İmam Hatip Okullarının ilki olan İstanbul İmam Hatip Okuluna kurucu müdür oldu.

Celal Hoca İmam Hatip için her şey yaptı. Bazen elinde süpürge ile ,bazen tamir aletleriyle ve bazen de okulu badana yapmak için badana fırçasıyla göründü.

Yüksek atlama yapan sporcular ne kadar geriye giderse o kadar yüksek atlarlar.İmam Hatipli de ne kadar geçmişini bilirse ve bu uğurda mücadele edenleri tanırsa o kadar yükselir ve başarılı olur.

Hangi İmam hatip lisesi mezununu konuşturursanız "İmam Hatipli olmak bir ayrıcalıktır" cevabını alırsınız.Sebebini sormayın .İsterseniz sorun. İşte o zaman İmam Hatipli yıllarının hatıralarından kesitler sizlere sunacaktır.O kesitler ki hep sıkıntı ve zor zamanlardı.Bizim gibi 20-30 yıl önceki mezunlardan garanti şunları duyarsınız.

İlkokulun son sınıfından mezun olmak üzereyken hangi okula gideceğiniz konusu ister istemez ilkokul öğretmeninizi meraklandırdığı için size şöyle soracaktır:"Yavrum hangi okula devam edeceksiniz". Siz mahcup ve çekingen bir şekilde "İmam Hatib'e hocam" der demez hocanız bıyık altında gülecek ve şöyle diyeceği kesin gibidir:"Oğlum cenaze mi yıkayacaksın".Bu sözler karşısında biraz olsun ürkersiniz.Çünkü nede olsa çocuksunuz ve cenaze,ölü gibi kelimeler sizi ister istemez korkutur.Ama en azından 'üniversiteye gideceğim' demeseniz bile:"Hocam peki cenazeyi ben yıkamasam sen yıkamasan kim yıkayacak,ortada mı kalsın" sorusunu sormak aklınıza gelmez o yaşlarda.

İlkokul hocanız boş durmaz. Ertesi gün soluğu babanızın yanında alacak ve babanıza "amca şu çocuğu heba mı etmek istiyorsun,Molla mı yapmak istiyorsun?" diyecektir.Babanız "evet hocam molla olacak hem de Molla Gürani gibi olacak "diyecek ama saygısından dolayı diyemeyecektir.

Her neyse bütün bu engelleri geçebilirseniz ikinci raunt sizi bekliyor.

İmam Hatip'e kayıt yapmak için İmam hatip'in yolunu tutarken şöyle renga renk bir okul binası hayal ediyorsunuz.Ama oda ne?Boyası silinmiş ,her tarafı dökülmüş bir bina karşılıyor sizi.Bir hocamızın deyişiyle "musluklar hariç her tarafın aktığı" bir binaya giriyorsunuz.Çünkü imam Hatip'in binalarını halk yapıyor ve sizin yaşadığınız yerde halk fakir ise binanız bundan iyi olması zaten beklenemez.

Resmi bir bayram töreni için İmam hatip okulunuz resmi geçit yaparken öteki okul öğrencileri hep bir ağızdan tempo tutarlar:"imam ,imam ,imam..."

Camiye tatbikat için gidip hutbe okuduğunuz günler,mübarek gün ve geceler için öğretmenlerinizle hazırladığınız programlar kendi çapınızda yaptığınız piyesler sizler için teselli teşkil eden unsurlar oluyordu.

Artık günümüz imam hatiplilerin bizim dönemimizden çok farklı olduklarını görüyoruz.Başı dik onurlu ,kültürlü ve dünyayı bilen gençler olduklarına şahitlik yapıyoruz.Çünkü eziklik duymaları için hiçbir neden yoktur.Okulları güzel ve modern,donanımlı ve en önemlisi en büyük imam hatipliler kendi okullarından yetişmektedirler.

İmam hatip öğrencileri yarının büyük İmam Hatiplileri olmak zorundadırlar.Kendilerini yetiştirmeli en güzel yerlere gitmek zorunda olduklarının bilincinde olmalıdırlar.Çünkü dinimizin ve halkımızın beklentisi budur.İmam hatipli pergel gibi olmalıdır.Bir ayağı sabit yani kişilikli yani tarihine bağlı öteki ayağı seyyar yani yeniliklere ve dünyaya açık olmalıdır.

İmam Hatipli hal ve davranışının sıradan bir insan gibi olmayacağını bilmelidir.İmam Hatipli kristal bardak taşıyan bir araba gibi olmalıdır.Önüne çıkan kasislere ve çukurlara dikkat etmeli, kömür taşıyan arabalar gibi paldır küldür gitmemelidir.İmam Hatipli taşıdığı yükün değerli olduğunun farkında olmalıdır.İmam Hatipli edep ve haya timsali olmalı ve mezun olduğu okulunun şerefini yüceltmelidir.İmam hatipli "cahillerden yüz çevir"meli ve "kınayanların kınamalırına aldırış etme"melidir.

Ey İmam Hatip Lisesi mezunu,mensubu ve sevenleri!Bir gün İstanbul'a Edirne Kapı mezarlığına yolunuz düşerse orada kendisine minnettar olduğumuz bir hocamızın kabri olduğunu unutmayın.O kabirde yatan Celal Hocamıza bir Fatiha okumadan sakın geçmeyin.