Hani derler ya hırsızın hiç mi kabahati yok diye...

İnsan isyan ediyor da vücut o sıra ne alemde?

Ruh insan içinde bir varlık. Bu ruh hırsız mıdır yoksa açık bıraktığım pencere mi?

Genellikle insanlar karmaşık düzenler karşısında bir şeyleri anlamlandırmaya çalışırken doğru bir anlam yakalayamazlarsa sinirlenmeye başlıyor. Bu da insanın iç bünyesinde hormonları hızlı şekilde tetikleyerek adrenalin ve noradrenalin salgılanmasına sebep oluyor. Yani ikili bir sistem; bir taraf heyecanlandırırken diğer taraf dur diyor. Bir yanım git, bir yanım otur der gibi bir hal alıyor bu.. Doğal olarak vücut ahengimiz bozulmaya başlıyor.

İsyan, vücuda ahengini unutturur.

Ahengin kaybolmasının temel sebebi sadece psikolojik olarak ifade edilemez. Çünkü cinnet geçiren insanlar var ve cinnet bir noktada insanın isyanının sonuçlarından biri olarak değerlendirilebilir.

Sonuçta kendisinden beklenmeyen bir hareketi, beklenmeyen bir zamanda ve beklenmeyecek şekilde yapan insan, isyanın beklentisinden çok farklı bir yere gidiyor.

Nefret duygusu, bıkmak ve içe dönüş tıbbi olarak isyanın insan vücudundaki etkileşiminin psikolojik adlarıdır. Vücut dengesindeki ahengi bozan bu üç unsur, isyan öncesi alarm duygular olarak adlandırılıyor.

Nefret, bıkkınlık ve içe dönüş bir araya geldiğinde önce kalp damarları daralmaya başlıyor. Sonra tansiyon yükselmeye başlıyor ama noradrenalin damarları genişletmeye çalışıyor. Aynı anda insanın psikolojik isteğiyle ortaya çıkan adrenalinle karşılılığında çıkan noradrenalinin birbirlerini söndürmesi beklenirken pik noktada büyük bir hengame yaşanıyor. Bu noktada akıl, kontrolünü bırakıyor.