"Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi." (ANKEBUT 14)

Hz.Nuh (a.s) Allah'ın insanlara gönderdiği elçilerinden biri. 950 sene süren bir görevi var. Hz.Nuh'un yaşını varın siz düşünün.Hz Nuh'un, peygamberlik döneminden önceki ve Tufan'dan sonraki yaşamını da dikkate aldığımızda, en az 1000 sene yaşadığını düşünebiliriz.

Hayatı ve ölümü yaratan Allah'tır. Yarattığı canlı cansız herşeyin, ömrünü tayin eden O'dur. Allah kullarını dilediği kadar yaşatır. Kimine 1 saniye ömür verir, kimine 1000 sene ömür verir. Kimini de Kıyamet gününe kadar yaşatır.Günümüzde bir insan, en fazla ne kadar yaşayabilir? Hadi 150 yıl yaşasın. Sonu yine ölüm...

İbn Abbas (R.A.) bu ayet-i kerime hakkında şunları söylemiştir: "Nuh (A.S.) kırk yaşına girince kendisine peygamberlik verildi. Kavminin arasında 950 yıl Peygamber olarak yaşadı. 1050 yaşında, vefat etti."

Hz.Nuh'un ömrü hakkında farklı rivayetler var. 1400 hatta 1650 yıl yaşadığı da geçiyor kaynaklarda. Allah kulunu dilerse binlerce yıl da yaşatır. Ancak ölüm geldiğinde tüm ömürler çok kısa kalıyor.

İmam Kurtubi tefsirinde Hz.Nuh ile ilgili şu kıssaya yer verir: Ölüm meleği Hz.Nuh'a gelince sormuş: "Ey Allah'ın elçisi, ey ömrü uzun olan elçi, dünya hayatı hakkında görüşün nedir? Nuh (A.S.) şu cevabı vermiş: Dünya iki kapılı bir eve benzer; bir kapısından girilir, diğerinden çıkılır."

İbnu'l-Verdi de Hz.Nuh'a dair şunu anlatır: Nuh (a,s) kamıştan bir ev yaptı. Ona: Bir başka ev yapmış olsaydın keşke, denildi. O da: Ölecek kimseye bu dahi fazladır, dedi.

Nuh Kavmi puta tapıyordu, Allah'ın elçisi onları tevhid inancına davet etti, O'nu yalanladılar. İnkar ve sapıklıkta ısrar ettiler. Allah da o zalim kavmi Tufan ile helak etti.

Hz.Nuh, Hz.Adem'den sonra insanların ikinci atasıdır. Kaynaklar Hz.Nuh'un, Sam, Ham ve Yafes diye üç oğlu olduğunu yazar. Yine bu kaynaklara göre; Şam'dan Araplar, Farslar ve Rumlar dünyaya geldi. Ham'ın soyundan Kiptiler, Sudanlılar ve Berberliler dünyaya geldi. Yafes'in soyundan ise Türkler, İskitler, dünyaya geldi.

İbn Abbas dedi ki: Sam'ın soyundan gelenler arasında beyaz tenlilikle, buğday tenlilik vardır. Ham'ın soyundan gelenler ise siyahtırlar, beyaz tenliler azdır. Yafes'in çocukları -ki bunlar Türklerle, İskitlerdir- sarı ve kırmızı tenlilik vardır. Onun dördüncü bir oğlu daha vardı ki, iman etmemiş, gemiye binmeyi reddetmiş ve suda boğulmuştu. O'nun adı da Ken'an idi. Araplar onu Yam diye de adlandırırlar.

Şüphesiz Kuran ve Hadis dışındaki tarihi bilgilerin ilahi mesaj olarak bir önemi yoktur. Bizim Kur'an-ı Kerim'den öğrendiğimiz şudur: Kavmi ile mücadelesi örnek verilen ilk elçi Hz.Nuh'tur. Yine Kur'an'da kaç yıl yaşadığı bildirilen tek peygamber de Hz.Nuh'tur. Allah Teala bu ayeti ile elçisi Hz.Muhammed'i (s.a.v) teselli ederek, O'na Hz.Nuh'un güçlükler karşısındaki sabrını örnek veriyor.

Nuh'un gemisi insanoğlu için bir derstir. İnsanoğlu korunan Nuh'un gemisini bulmaya çalıştığı gibi asıl Tevhit gemisini bulduğunda kurtuluşa erecektir.

Bu ayet-i kerime geldiğinde, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ve ashabı Allah yolunda büyük sıkıntılar çekiyorlardı. İşte bu ayetler, Müminleri teselli ediyor ve güçlendiriyordu.

950 yıl süren bir dava... Bunca yıl süren mücadeleye rağmen iman etmeyen bir kavim... İman eden sayısı çok az. Şüphesiz bu nokta, Allah yolunu dava edinenler için büyük bir ibrettir. Alınacak ders şudur; "Var O'nun. Varlık O'nun. Gerisi hep angarya..." Bu yolda ümitsizliğe yer yok. Mesele dünyalık ölçülerle kazanmak değildir. Mesele İslam gemisine binebilmektir. Bu gemide yolcu olabilmektir. Şu fani dünyada asıl kazanç ve kurtuluş budur.