Yolunu kesti mi dağlar
Sen hasreti bilir misin?
Güz vurup soldu mu bağlar
Sen hasreti bilir misin?

Boş umuda kandın mı hiç
Ateşlerde yandın mı hiç
Ölüyorum sandın mı hiç
Sen hasreti bilir misin?

İki büklüm büküldün mü
Tel tel olup döküldün mü
Köklerinden söküldün mü
Sen hasreti bilir misin?

Nasıl ciğerin kanatır
Dert yazarsın satır satır
Çocuklar gibi ağlatır
Sen hasreti bilir misin?

Sabahlara küstün mü hiç
Bağrına taş bastın mı hiç
Ağlarken kan kustun mu hiç
Sen hasreti bilir misin?

Yollarını gözledin mi
Göz yaşını gizledin mi
Yanındayken özledin mi
Sen hasreti bilir misin?

Aradın mı bir dost eli
Çağladı mı gözün seli
Döneleyip deli deli
Sen hasreti bilir misin?

Nasıl boğazını sıkar
Nasıl yüreğini yakar
Nasıl vurup nasıl yıkar
Sen hasreti bilir misin?

Perperişan oldun mu ki
Saçın başın yoldun mu ki
Sen hiç sensiz kaldın mı ki
Sen hasreti bilir misin?
Sen hasreti bilir misin?

GÖZLERİN KANDIRIR


Gözlerin kandırır ilk öncesinde
Ürkek bir ceylanın bakışı gibi
Hayat var su kadar berrak sesinde
Sanki bir pınarın akışı gibi

Sevdanın tarifi adınla başlar
Derdine düşenler dört mevsim kışlar
Sana o kirpikler, sana o kaşlar
Tanrı'nın oyası nakışı gibi

Aklını yitirir naz ettiklerin
Sorsalar sence çok az ettiklerin
Perişan halinden haz ettiklerin
Mecnun'un gözyaşı döküşü gibi

Kalpsizlik en bariz huyunmuş senin
Aşk diye bildiğin oyunmuş senin
Sinsice kazdığın kuyunmuş senin
Düşenin yıkılıp çöküşü gibi

Makyajın havalı kıyafetin şık
Göz kamaştırıyor yaktığın ışık
Ardında kim bilir şimdi kaç aşık?
Öksüzün boynunu büküşü gibi

Seni ilk gördüğüm günden bu yana
Gönlümü delice kaptırdım sana
Aman ha ellerle görünme bana
Ecelin karşıma çıkışı gibi.