Zatına layık şekilde Hamdu Sena Allah'a sınırsız salat ve selam yüce Resulullah'a...

Öğretmenlerimiz bazen öğrencilerimize bilinçli olun diye uyarılarda bulunurlar. Peki, bilinçli olmak ne anlama geliyor ve bilinçli olmak neyi gerektirir. Nasıl bilinçli olabiliriz?

Bir uyarıda bulunuyorsunuz, gerek söyleyen gerek dinleyen tarafından ifadeye yüklenen anlamın açık ve anlaşılır olması gerekir.

Bilinç ne demek? İfade edilen mana bilgisine sahip olmak yeterli midir?

Zaten liselerde okuyan gençlerimiz ortalama 300 civarı kelimeyle konuşuyorlar. Bu kadar kısıtlı kelime dağarcığına sahip öğrencilerden ilim ve bilim adamı çıkabilir mi?

Okumanın ve tefekkürün anlamı bir kez daha ortaya çıkıyor.

Kelime sayılarımızın çeşitliliği dildeki zenginliği göstermekle birlikte mana derinliğini de ifade eder.

Bazı dil bilimciler der ki kullandığınız her bir kelimenin kendine hastır. Eş anlamlılık gibi bir durum söz konusu değildir. Yakın anlam oluşabilir ama her kelime tektir.

Mesela; al kelimesiyle kırmızı kelimesini ele alalım. Al bir renk olarak kendi doğallığıyla oluşmuş renktir. Kırmızı ise suni yolla oluşturulmuş renktir. Al yanak, alyuvar, al bayrak (bayrak kumaşı rengi değil bayrağı oluşturan kana vurgu vardır) gibi. Kırmızı ise boya yoluyla oluşturulur. Kırmızı araba, kırmızı kazak gibi.

Bir kavramın tam manasını verebilmek, kavramın ifade ettiği mana üzerindeki bilgiye sahip olmakla başlar. Bu manaya yüklenen algı ve fiille bilinç kazanılır. Algıyla oynanıp mana üzerinde değişiklik yapılabilirsiniz.

Özellikle Müslümanlar üzerinde uzun zamandır uygulanan bir yöntemdir ki Kuranı Kerimi değiştirmeyi başaramadılar. Ama ifade ettiği manayı değiştirerek bilinci değiştirdiler.

Mesela cihat kavramı algısı, Müslümanlar terörist algısıyla değiştirildiğinden Müslümanlara karşı dolayısıyla İslam'a karşı bir korku oluşturuldu. Böylelikle ders kitaplarında 'İslamafobi' yerini aldı.

Bilim öyle bir yere getirildi ki sanki İslam ile bilim çelişiyormuş algı oluşturuldu ve İslam'ın çağın gerisinde kaldığı, günümüze hitap edemeyeceği düşüncesi oluşturuldu.

Öğrencilerimiz şuan İslam ülkelerinde hep karmaşa var. Demek ki Kuran'a göre yaşam pek mümkün değil, kendi kanunlarımızı kendimiz üretsek daha iyi olmaz mı? Diyorlar.

Bu gün Arabistan'da yaşayanların çoğu Kuran'ı okuduklarında anlayamıyorlar. Bakın ne hale getirildik.

Bilinç için önce bilgi gerekir. Sonra doğru bir algı, ardından o algıya göre hareket gerekir. Bu yüzden iman etmek yetmiyor, Salih amel lazım, sabrı ve hakkı tavsiye etmek lazım ki algı değiştirilmesin. Bu gün Müslümanların bu halde olmasındaki sebep; tembelliğimizdir. Hareketsiz kaldık.

Kelimelerimize sahip çıkmak inanç ve amel noktasında değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Muhabbetle kalın..