Pazar sabahı dinlediğim bilgiler yine beni çığırdan çıkarttı. "Ne olacak bu dünyanın hali ya da sonu?" demeye gelimiyor. Artık insanlar neler yapabileceğini biliyorlar.

4.5 G'den sonra 5G altyapısı hazırlanıp insanların üzerinde ne tür tesirleri olabileceği gözler önüne seriliyor. Hatibimiz, 5G baz istasyonuna bakan bir ağacın gövdesinin yarı kısmı tamamen kurumuş diğer kısmı ise yeşil/taze kalmış, diyor ve biz de ekrandan görüntüleri izliyoruz.

Bilim adamları genellikle bu tür bilimsel çalışmalarının gerçek sonuçlarını yani zararlarını öğrenmek için on yılın geçmesi gerektiğini söylerler. Şimdi biz bu teknolojik gelişmelerin insan vücudundaki zararlarını tam olarak tesbit ettiğiniz günlerde iş işten geçmiş olacak mı acaba?

5G insan vücut direncini azaltıyor diye bir problemden bahsediyorlar. O yüzden Çin'de 5G baz istasyonlarına karşı ciddi bir saldırı söz konusu imiş. Dünyanın çivisi çıkmış ya da başkaları yeni yeni çiviler çakıyor, demek lazım.

Böyle küresel çapta büyük sermaye sahiplerinin ortaya koyduğu planlar karşısında biz küçük insanların yapabileceği çok bir şey yok aslında. Lakin ne kadar ilginçtir ki bu dev sermaye sahipleri, küçük insanların alışkanlıkları üzerinden besleniyor ve bu tür insanların zaafiyetlerini kullanıp bağımlılık yapan ürünler üretiyorlar. Sonra da onları sömürerek sermaye sahibi oluyorlar.

Yani biz küçük insanların kolaylığa, hıza ve hazza olan düşkünlüğünden istifade ederek bu cins alet edevat geliştiriyor hem hayata hem de kendilerine bağlanmamızı istiyorlar.

150 metrede bir baz istasyonu kurup 5G hızını artırmak istiyorlarmış. 2030 yılında ise 6G çıkacakmış 6G'yi kullanmak için de her insan cep telefonu ve üzerindeki cip vesilesiyle birer baz istasyonu konumunda olacakmış.

Bunlara karşı biz küçük insanlar (onların diliyle böyle söylüyorum, yoksa biz eşrefi mahlukat ve kainatın göz bebeğiyiz) ne yapabiliriz ki? Sıradan insanlarız işte, önümüze ne konursa onu kabul ediyor ve hayatımızın bize bakan yönüyle onlardan istifade etmeye çalışıyoruz. Bir sokak bakkalının kullandığı müşteri borç defteri gibi basit işlemler için aklımız basıyor. Fakat o bakkal amca aynı işlemler için nasıl bilgisayar kullanmaya kalktığında abes iş yaparsa biz de o duruma düşmüş ve 5G ye muhtaç kılınmış akıllı telefon sahipleri olacağız bu gidişle.

Özgürlüğümüz çerçevesinde kendimizi bağımlı kılmak için olmadık taklalar atıyoruz. Hem özgür olmak istiyoruz hem de esaretin zincirlerini parmaklarınız arasında tutuyoruz.

Vallahi bu arada tekrar araya girmem gerekiyor. İyi ki ibadetlerimiz var. İyi ki müslümanız. İyi ki Rabbimize iman etmişiz. Allah'tan büyük güç, Allah'tan büyük otorite tanımıyor iyi ki Allah'a ibadet ediyoruz.

İlerleyen zamanlarda Kur'an-ı Kerim okumanın, Allah'ı çokça zikretmenin insan vücuduna ve zihnine yapabildiği büyük tesirleri ortaya çıkaracak bilim adamlarına ihtiyacımız olacak.

Mademki Kur'an-ı Kerim bir şifadır. Kelimeleriyle, sesleriyle, anlamıyla, mahiyetiyle insana güç verebilen, şifa dağıtabilen bir yönü de olmalıdır gibi geliyor bana. İnsan bilmediğinin cahildir ya. İlimle bakıldığında her harf bir ses dalgası üzerinden bize ulaşıyorsa (biraz bilimsel gibi oldu ama neyse) Zikrettiğimiz kelimelerle iç alemimize bir enerji yüklemesi yaparız gibime geliyor. Gerisini imanlı bilim adamları düşünsün.

5G'ye biz ne yapabiliriz? Uzmanımızdan öğrendiğim kadarıyla bu işleri üreten adamların kendileri hala kablolu telefon kullanıyorlarmış evlerinde. Kendi bilgisayarının kamerasını bile kapatıyorlarmış daha özgür bir insan olmak için.

Ve'lhasıl gelmek istediğim nokta şurası.

Biz de yatarken cep telefonlarımızı uçak moduna alabilir, wifi sistemini yatarken kapatılabilir ve gece uykusu düzenimizi netleştirebiliriz.

Doğal yiyeceklerle beslenmeli, toprağa yani doğaya dönmeli ve her şeyin organiğiyle beslenmeliyiz.

Yapabileceğimiz şeyler tembelliğimizden dolayı geri atılmamalı sağlığımız açısından dikkat etmeliyiz.Kötü komşu bizi mal sahibi yapacak galiba. Bu bir beka sorunudur vesselam.