1.150 000 adet basıma sahip ''Her Şey Seninle Başlar'' kitabının yazarı, kişisel gelişim ve başarı bilimi kitapları ile tanınan Mümin Sekman'ı birkaç kez canlı dinleme fırsatı buldum.Söyleşi sırasında Eflatun'la ilgili anlattığı öyküden çok etkilenmiştim.Yazar kitabının birinci sayfasına da koyduğu hikayeyi şöyle anlatıyor:''Ünlü bir bilgeye(Eflatun),insanoğlunun en şaşırtan davranışını sordular.Şöyle cevapladı:

*İnsanoğlu çocukluktan sıkılır,büyümek için acele eder,sonra da çocukluğunu özler!

*Önce para kazanmak için sağlığını harcar,sonra da yitirdiği sağlığını geri kazanmak için parasını!

*Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar,sonra da hiç yaşamamış gibi ölür!

*Hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki,hayatını yaşamaya vakti kalmaz.

*Yarınını o denli düşünür ki,bugünün elinden kayıp gittiğini farketmez bile.Oysa hayat geçmişte ya da gelecekte değil,şimdiki zamanda yaşanır.

Bu öyküyü dinledikten sonra geriye dönük yaşadıklarımı film şeridi gibi gözlerİmin önünden geçirdim.Yaşamda maddi istekler hep ön plana çıkar oldu.Ev alayım,araba alayım,eşyaları değiştireyim.Şunu yapayım bunu yapayım derken bir bakıyorsunuz yıllar geçmiş.Yaşlanmışız.Eflatun'un dediği gibi yıllar elimizden kayıp gitmiş.Hayatın güzelliklerinin tadına varamadan kendimizi yolun sonunda buluveririz.Yaşamın güzelliğini aşağıdaki hikayede olduğu gibi maalesef yolun sonunda anlarız.

İhtiyarın biri ormana odun toplamaya gider.Ormanda odun toplarken çok mu çok yorulur.Yaşamaktan tam anlamıyla bıkmıştır.Odunları sırtından indirir ve yere atar.Bir taşın üzerine oturur,azraili çağırır.İhtiyarın bu isteği üzerine Azrail hemen ihtiyar adamın karşısında dikilir.''Ey ihtiyar! Nedir dileğin?'' diye sorar.İhtiyar adam önce şaşırır ve Azraile şöyle seslenir:''Hiççç! Şu odunları sırtıma yükleyiver diyecektim.'' der. Sonuç olarak ihtiyar yaşamın acımasızlığına ve onca yaşadığı sıkıntılara rağmen ''Yaşamak güzeldir.'' der ve yaşamayı seçer.

İnsanın hayatında pes etme gibi bir seçeneğinin olmaması gerekir.Kimsenin yaşamı dörtdörtlük değil.Bardağın dolu tarafına bakabilmek önemli.Dünyanın onca adaletsizliğine rağmen sabırlı olmayı bilebilmeli.Yalana yalanla karşılık vermeden hak bellediğimiz yolda gidebilmeli.Kin tutana kin tutmamayı öğrenebilmeli.Her insan güzel düşler kurabilmeli.Her şeyini bir yazı turada kaybetse bile insan yitirdiklerini dile dolamadan hayata yeniden başlayabilmeli.Bu söylenenler elbette kolay şeyler değil.Uygulanması elbette zor ama her olumsuz durumda insan pes etmeden geleceği yeniden kurabilmeli.İnsanları,hayvanları,nesneleri sevmeli.İnsan yaşamını cennete çevirebilmeli.Yoksa Cahit Sıtkı Tarancı'nın dediği gibi''Bir namazlık saltanatın olacak/Taht misali o musalla taşında.''

Yukarıda bahsettiğim yazar Mümin SEKMAN'ı Bursa'da özel bir kurumun 8.sınıf öğrencilerine seminer vermesi için davet etmiştik.Konuşmasının bir bölümünde ''Başarı bedel ister.'' demişti.Ben hemen söz alıp ''Burada sizce bedel ne anlama geliyor?'' diye sordum.Öğrenciler de merak etmişti.Ünlü yazar bu soruma şu cevabı verdi:''Başarı için bedel ödemek şart.Bedel ödemek de sınav sürecinde bir süreliğine sevdiğiniz şeylerden vazgeçmek.''demişti.Yazarımızın bu sözünü hiç unutmadım.Gerçekten de öyle değil midir?Başarı uzun ve sabırlı bir yolculuktur.Gerekirse elimizden düşüremediğimiz telefonu sınava kadar elimize almamayı becerebiliyorsak gerçekten bedel ödüyoruz demektir.Bu örnek bile öğrencilerin başarılı olmak adına ödeyebileceği en güzel bedeli ifade etmektedir.Yanılmıyorum değil mi?