Türkiye'de olduğu gibi İnegöl'de de basın- -siyaset ilişkisi sorunlu...

Çünkü; ne basın gerçek anlamda işini doğru dürüst yapabilmekte ne de siyasetçiler gazetecilere karşı mesafesini doğu ayarlayabilmekte.

Bu ilişkiler yerelde daha da problemli.

Her gün yüz yüze geldiğiniz insanlar hakkında olumsuz şeyler yazmak, olan biteni eleştirmek biraz sıkıntılı bir durum.

Çünkü siyasetçilerimiz bu konuda olgun değiller. Sapla samanı karıştırıyorlar.

Ben prensip olarak gazeteciler ve siyasetçiler arasında ki kavgalara müdahil olmam.

GençGazete olarak ölçümüz şudur; eğer bir haksızlık varsa, kim yapıyorsa, kime yapılıyorsa , haber anlamında doğrusunu yazarak, mağdur olana sahip çıkar ve destek veririz.

Son dönemde özellikle Başkan Aktaş ve bazı gazeteler arasında problemler yaşandı. Biri ile düzeliyor, diğeri ile başlıyor.

Geçmişte Yıldırım Gazetesiyle, son zamanlarda da Haberyorum gazetesiyle...Problem aşağı yukarı aynı.

Genç gazete olarak rakiplerimiz de olsa; kurumların Belediye ile olan kavgasından çıkar elde etmem ya da kavgalı olmalarından memnun olmam.

Başkan Aktaş uzun süre kavgalı olduğu Yıldırım Gazetesi ile yeniden ilişki kurma aşamasında benim de fikrimi aldı.

Kendisine; "Yıldırım Gazetesi ile Belediye kurumsal manada her zaman ilişki kurabilir. Zaten bir gazeteye Belediyenin yasak koyması doğru değil. Ancak yaşanan onca şeyden, söylenen onca sözden sonra, Başkan Aktaş ve Hanefi Yıldırım'ın kişisel manada ilişki kurmasını doğru bulmam, iki tarafa da yakıştırmam. Yine de tekrar ilişki kuruldu diye tavır takınmayız" dedim.

Karşılıklı olumsuz söz ve davranışlar kamuoyu önünde yaşandığı için de , barışma ve yeniden iletişim söz konusu ise yine kamuoyu önünde özürleri ile birlikte paylaşılmalı idi. Kavganıza millet şahit oluyorsa, barışma ve özrünüze de millet şahit olsun. Doğrusu budur.

Velhasıl; Başkan Aktaş ile Yıldırım Gazetesi arasında buzlar eridi. Sanki hiç birşey yaşanmamış. Karşılıklı onca atışma ve sataşma sanki hiç yaşanmamış. Ne bir açıklama, ne bir özür. Gelsin çiçekler, gitsin iltifatlar.

İki insanın barışması güzel bir şey, dedik geçtik.

Ancak bu bu sefer de Haberyorum Gazetesi ile sorunlar başladı.

Haberyorum Gazetesi'nde Şerif Gürbaş' ın sert eleştirilerine Başkan Aktaş gazete ile ilişkileri keserek cevap verdi.

Kavga en son Çalışan Gazeteciler günü adına verilen kahvaltıda zirve yaptı.

Dün yıldırtım, bugün haberyorum, yarın bir başkası, hikaye aynı...

Burada bazı hususların altını çizmekte fayda var.

1-Gazeteciler hakaret ve iftira olmamak kaydı ile istediği siyasetçiyi, istediği sertlikte eleştirir. Gazete patron ve okurlarındır. Okurlar yayın politikasını beğenmiyorsa o gazeteyi almaz. Gazeteyi cezalandıracak birinci merci okurlardır.

2- Belediye istemediği gazeteyi haberlerine davet etmeyebilir. Ancak yasak koyamaz. Belediye bir kamu kurumudur. Muhalif de olsa her gazete Belediyenin haberlerine gider. Haber yapmak isterse yapar.

Alinur Aktaş'ın basınla ilişkisi maalesef genelde sorunlu olmuştur. Muhtemelen bu yazımda bizle başlatacağı bir sorunun başlangıcı olabilir.

Başkan Aktaş, sürekli medyadan birileriyle kavgalı. Basın mensupları olarak adeta nöbetleşe Başkanla sorunlar yaşıyoruz.

Zaman zaman GençGazete olarak biz de sorunlar yaşadık. Dün söylediğini, bugün inkar edenleri de gördük. Ancak hiçbir zaman sapla samanı karıştırmadık. Derdimiz hiç bir zaman bağcıyı dövmek olmadı.

Başkan Aktaş heycanlı, tez canlı, fikirlerini her ortamda açıkça söyleyen, ani tepkiler veren, duygusal hareket eden bir yapıya sahip.

Dost düşman, doğru yanlış, sürekli değişiyor.

İnsanlar hakkında dostken söyledikleri de, kavgalı iken söyledikleri de bumerang gibi dönüyor ve yine kendini vuruyor.

Çünkü dünün düşmanı bugün dost, dünün dostu bugün düşman olabiliyor.

En son Ak partili adaylar ve basının buluştuğu toplantıya bakalım. Toplantıda ben de vardım.

Ben erken kalkmak zorunda kaldım. Ben çıktıktan sonra Başkan Aktaş ve Şerif Gürbaş arasında tartışma çıkmış.

Tartışma ortamında Başkan Akktaş da Gürbaş'a; ilmi siyaset ve gazetecilikte Hanefi Yıldırım'ı örnek almasını öğütlemiş.

Burada Hanefi Yıldırım'ın gazeteciliğini tartışacak değilim.

Ancak Başkan Aktaş' ın bir buçuk yıldan fazla süre Belediye'ye sokmadığı, adeta dört koldan ambargo koyduğu,

Dostuna çevresine hakkında ne yorumlar yaptığı malum, ki kendisi hakkında umresinden tutun eşinin arabasına kadar hakarete varan yayınlar yapan,

kendisi hakkında neler düşündüğünü tüm medya mensuplarının iyi bildiği birini örnek göstermesi, nasıl bir haleti ruhiyedir anlamakta güçlük çekiyorum. Başkasını geçtim, ne düşündüğünüzü, ne söylediğinizi ben biliyorum Başkan Bunları ne çabuk unuttunuz?

Eğer bu gün başkan hala psikolojisi, iyi kötü yerinde ise bu Yıldırım dışındaki gazetelerin onu örnek almadığı , onun gibi olmadığı içindir.

Eğer biz de Yıldırımı örnek alsaydık Başkan'ın geceleri uyku uyuyabileceğini zannetmiyorum.

Bu laf kendisine saygısı olan birinin söyleyeceği bir laf değil. Başkan Aktaş'ı kendisine saygı duymaya davet ediyorum. Zira kendisine saygısı olmayan insana kimse saygı göstermez.

Başkan Aktaş İnegöl'ün en çalışkan belediye başkanı olarak topladığı puanları, gereksiz çıkışlarla ve uygulamalarla sokağa saçıyor. 10 yıldır belediye başkanı ve muhtemelen bir beş yıl daha başkanlık yapacak. Artık buna göre hareket etmesi gerekiyor.

Anlıyorum, Başkan Aktaş zor günlerden geçiyor. Aday adaylık sürecinin hassasiyetine veriyorum bu reaksiyonları.

Acizane tavsiyem " Başkan Önce düşün, sonra söyle".

.