Aydın dediğin düşünen olmalı, okuyan olmalı, araştıran olmalı, tarihini dinini dinayetini bilmeli. her zaman dik durmalı, dosdoğru olmalı kalem gibi.. Parayı pulu, dünya malını düşünmeden doğruları söylemeli doğruları yazmalı. Patronun, hükümetin yada falancanın filancanın adamı değil halkın ve adaletin adamı olmalı aydın dediğin. Kelle koltukta olsa da asla doğrulardan taviz vermemeli.

Aydın dediğin zengin sofralarında karnını şişiren değil mum gibi eriyen olmalı, erirken etrafına ışık saçmalı. Doğrularla, gerçeklerle aydınlatmalı halkı.

Aydın dediğin, bütün kötülüklerin muhalifi olmalı. Her tür kötülüğe karşı çıkmalı, belki zindanlara düşer, işkencelere ve eziyetlere maruz kalır, mevkiini, makamını, gelirini, sağlığını ve hatta canını bile kaybedebilir ama doğrulardan sapmaz. Tarihte bu tür vakalar vardır. Hz.Ebu-Hanife en bariz örnektir. Çeşitli eziyetler, çeşitli işkenceler görmüş, hatta bir rivayete göre zehirleyip şehit etmişlerdir. Ama o hiçbir zaman haktan, adaletten, doğrulardan asla taviz vermemiştir bu yüzden büyük aydın bu yüzden büyük alim olmuştur. tarihimizde bu tür örnekler çoktur. Böyle aydınlarla halk doğruyu bulur, ülke gelişir, devlet ayakta kalır.

Bazıları bir ülke, bir devlet otoyollarıyla, havaalanlarıyla, barajlarla, gökdelenlerle, diskotekleriyle, şaşalı otomobilleriyle , televizyonlarıyla, cep telefonlarıyla, yüceldiğini sanırlar. Üniversiteyi bitirip diploma almakla da aydın olunmaz ülke yücelmez.

Hayır hayır, aydın dediğin ilim, irfan, kültür sahibi olmalı. Aydın dediğin, ahlaklı, faziletli, idealist, yüksek karakterli olmalı. Aydın dediğin, manevi değerlere bağlı, adil, haktan ve haklıdan yana olmalı. . Aydın dediğin, milli kimliğini, milli kültürünü, milli kişiliğini koruyan ve yaşatan olmalı. Aydın dediğin, sosyal barışı, toplumsal uzlaşmayı sağlamalı. Bilgisi ve kültürü çok olsa da, aydın dediğin dalkavuk, yalaka, şakşakçı, evet efendimci olmaz....

Evet... ülkeler, halklar, devletler, böyle aydınlarla ayakta kalır..

.