Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, 5 Ekimde, 35 vilayette 6 bin 500 binayı yıkmaya başlayacaklarını açıkladı.

Bayraktar, belediyelere de ?Ellerinizi taşın altında koyun diye seslendi.

İşte Bakan Bayraktar?ın yapılarımızla ilgili tespiti: Evlerimiz salaş, binalarımız kaçak. Yollarımız, ulaşımımız kötü. Para çok şey ama her şey değil. Biz gelişmiş bir ülke olabilir miyiz? Bu nedenle dönüşüm işine 8 elle sarılmalıyız.

Bir taraftan Kentsel dönüşüme karşıyız diye sesini yükseltenler var. Kimi de söz konusu yasaya ?Rant yasası? diyor.

Bütün sıkıntılarına rağmen Hükümet Kentsel dönüşüm yasasını uygulamakta kararlı. Özellikle deprem riski ve deprem sonucu ölebilecek insanların çokluğu hükümetin kararlılığını pekiştiriyor.

Maalesef çoğumuz, evimizin depreme karşı riskli olup olmadığını bile bilmiyoruz. Bilmediğimiz gibi binalarımızı incelettirmiş de değiliz.

Özellikle İstanbul?daki binaların yarısının depreme dayanaksız olduğu iddia ediliyor.

Anladığımız kadarı ile Kentsel Dönüşüm Yasası, binalardan önce insanın can ve mal güvenliğini temin etme derdini taşıyor.

1999 Marmara depremi bu konuda bize iyi ders oldu.

İnegöl için de aynı şeyler geçerli.

Kaçak yapı, gecekondu ve depreme dayanıksız yapılardan bir an önce kentlerimizi temizlememiz şart. Yoksa muhtemel bir depremin yapacağı temizliğin telafisi yok.

Vatandaş istemese de, hükümet riskli binaları yıkmayı vazife biliyor. Ancak vatandaşın bu konuda bilinçli olup, sürece katkıda bulunması şart.

Devlet, evi ve iş yeri yıkılan vatandaşa kira yardımı yapmayı da taahhüt ediyor.

Tabi bu bir anda olacak bir iş değil. Kentsel dönüşüm 20 yıl gibi bir süreçte adım adım uygulanacak.

Umarım gariban vatandaş evinden ve işinden olmadan bu yasanın gereği yerine getirilir.

Ben kentsel dönüşümün İnegöl?de de bir an önce devlet eli ile yapılmasını arzu ediyorum.

Maalesef biz İnegöl?de hala Atatürk Bulvarı?nın çift ya da tek yönlü olup olmamasını tartışıyoruz.

İnegöl?deki trafik sorunu her geçen gün artıyor mu? Artıyor.

Ancak bu sorunun kaynağı ya da çözümü olarak Atatürk Bulvarı?na kilitlenip kalmak çok yanlış.

İnegöl?ün trafik sorununu çözmek için çıkılan ihaleyi kazanan Arslantürk firması, yaptığı incelemeler sonucunda tek yön uygulamasının çok tehli bir uygulama olduğunu açıkladı. Atatürk Bulvarının çift yön olması gerektiğini iddia etti.

Adama sormazlar mı?

Bu cadde zaten daha önce çift yönlü değil miydi?

Kaymakam Erdoğan Bektaş döneminde sıkışan trafiğe çözüm olsun diye tek yön uygulamasına geçilmemiş miydi?

Aradan 7 yıl geçti. Şimdi ne değişti de tekrar eskiye dönüyoruz?

Tek yön mü, çift yön mü? Hangisi doğru? Hangisi yanlış? 7 yıldır hangi mantıkla yanlış ya da doğrudayız?

Ben bu tespitlerin çözüm olmayacağını düşünüyorum.

İnegöl mimari yapısının ve trafiğinin daha köklü çözümlere ve değişimlere ihtiyacı var.

İnegöl merkez eskidi. Doldu. Sıkıştı.

Zamanında yapılan cadde ve yol planlaması ihtiyacı karşılayamaz oldu. Sağlı sollu yapılan park, sorunu daha da arttırıyor.

Bu soruna getirilecek en köklü çözüm kentsel dönüşüm yasasının sağladığı imkanlardan faydalanmaktır.

Dolan merkezi boşaltmaya, dolan merkeze meydan ve yeşil alan kazandırmaya, Atatürk Bulvarına paralel cadde açmaya acil ihtiyacımız var.

Çift yön kararının geçici ve afaki bir çözüm olduğunu belirtmek istiyorum.

Eğer bu tür bir çözüm ile soruna yaklaşacaksak, trafiğin Kasım Efendi caddesi?nden Bankalar caddesi?ne çıkışını rahatlatacak düzenlemeler düşünmeliyiz.

Yine Hastane caddesi?nden, Kültürpark?tan Mahmut Esat Bey caddesi?ne gelen güzergahı otogara doğru açmayı düşünmeliyiz.

Gerçi Belediye Başkanı Alinur Aktaş konuyla ilgili: ?Kesinleşmiş bir şey yok. Şehirle alakalı bir karar vermek durumundayız. Bir şehri değiştirmek çok kolay değil. Bir de Atatürk Bulvarını çift yön yapmak bize ne getirir ne götürür ona da bakmak lazım? dedi ama ben bir an önce Büyükşehir?e bağlanma konusunun netleşip, kentsel dönüşüm yasasının sağladığı imkanlar ile daha köklü çözümlerin üretilmesinden yanayım.