AŞK ATEŞTEN GÖMLEKTİR

Aşk Nedir? Tasavvufta aşk; birisini,
bir mesleği, bir yolu, canla-gönülle, kendini feda eder­cesine sevmek, ona
bağlanmak, onsuz yaşayışı haram bilmektir. Sûfîler aşkı; gerçek Aşk ve Geçici
Aşk olmak üzere ikiye ayırırlar. Geçici Aşk, birisini delicesine sevmektir ki
bu aşk, sevgiliyle buluştuktan sonra küflenmeye başlar.

Kavuşmaya
imkân olmadığı takdirde eskiler, deliliğe yakın bir hastalık olan Geçici Aşkın,
bir başkasını sevmekle, yâni bir dert­ten kurtulup başka bir derde uğramakla,
yahut seyahatle geçeceğini söylemişlerdir.

Gerçek
Aşksa, yaratana karşı duyulan aşktır. Bu aşk, güzele değil, güzelliğe, tek bir
kişiye değil, herkese, bir şeye değil her şeye. Allah?ın her zerrede görünen cemaline,
kudretine, hikmetine, kemâline, lütfuna, hattâ kahrına gönülden bağlantıdır.
Sûfîler, Geçici Aşka, Gerçek Aşkın köprüsüdür, demişler, onu da bir bakıma hoş
görmüşlerdir.

1-?Aşk ateşten gömlektir, demirden
leblebidir? atasözü, aşkın her çeşidinin gücünü ve yakıcılığını belirtir.

2-?Aşk
bir kızıl gömlektir; ya yeninden görünür, ya yakasından? ata­sözü, geçici aşkın
da, gerçek aşkın da, âşığın hâlinden, tavrından hare­ketinden, gönül ateşinden,
gözyaşından mutlaka belli olacağını anlat­maktadır.

Yarın ki yazımızda aşkla ilgili atasözlerine devam
edeceğiz?

DOKTORLAR HASTA
OLMAZ MI HİÇ?

Kanserden hayatını kaybeden doktor Aydemir Yalman,
ölmeden önce 1.5 yıllık tedavi süresinde
yaşadıklarını kaleme almış.

Doktor arkadaşlarına hitaben mektup da yazmış. Bir
hasta olarak hastaneye gittiğinde doktorların yüzüne bile bakmamasıyla şok
yaşadığını anlatmış. Doktor arkadaşlarına tavsiyede bulunmuş: ?Doktora bir de
hasta olarak gidin ve onların neler yaşadıklarını görün.?

65 yaşındaki Doktor Yalman, Göztepe Araştırma ve
Eğitim Hastanesi?nde görevli idi. 41 yıldır doktordu. 2010 yılında kanser
olduğunu öğrendi. Kanser olduğunu öğrendiğinde şöyle demiş: ?Bir doktor olarak
ben bu kadar yıkıldıysam, normal bir vatandaş böyle bir tanıyla yüz yüze
geldiğinde neler yaşar acaba ??

Doktor kapılarında yaşadıklarını da şöyle anlatmış: ?İçeri
çağrıldığımda orada bulunan hiçbir doktor bırakın geçmiş olsun demeyi, yüzüme
dahi bakmadı. Şok oldum??

?Hakkımda kararlar alınıp, elime anestezi muayene
kağıdı tutuşturulana kadar donmuş bir şekilde olanları izledim. Başıma gelenlerin
şokunu yaşarken, bir de hastalanan doktor olarak ne kadar değersiz olduğumu
düşündüm. Oysa moral ve motivasyona, bir tatlı söze o kadar çok ihtiyacım vardı
ki??

?Doktor olarak daha duyarlı olmalıyız?Her hastanın
bir insan olduğunu asla unutmamalıyız. En azından kendisiyle konuşurken yüzüne
bakmalıyız. Tedavi sürecini açık açık anlatmalıyız. Bir doktorun hasta olarak
bir doktora başvurmasının, hasta yakını olarak da hastanede bulunmasının
önemini bir kez daha anladım.?

KİLO VEREYİM DERKEN CANINIZI VERMEYİN

İnönü Üniversitesi doktorları uyarmış. Uydu
kanalları ve internet üzerinden satılan
ve ?tamamen bitkisel? olduğu öne sürülen
zayıflama destek ürünlerinde, kalp rahatsızlıkları ve ölümlere yol
açabilecek maddelere rastlanmış.

Uzmanlara göre; internetten satışı yapılan ve
eczanelerden de kolayca temin edilebilen zayıflama ilaçlarının çoğu riskli.

İnönü Üniversitesi?nden Prof. Dr. Şahin diyor ki: ?İncelemeler
sonucunda gördük ki; bu ilaçların içinde gerçekten çok ciddi şeyler var. Gerek
hazırlanışında, gerek sunumunda, gerekse içerikleri açısından halk sağlığını
tehdit edebilecek olumsuzluklar var. Bunlar ani ölümlere yol açabilir.?

?Kilo vermenin en basit yolu: sağlıklı beslenme,
düzenli bir yaşam, durağan bir hayattan hareketli bir hayata geçmektir.?

?Bunları yapamıyorsak doktorların, özellikle
endokronogların önerisiyle ilaçlar kullanılmalı. Onun dışında böyle bitkisel
ilaçların içinde gerçekten hileler olabiliyor. Başka katkı maddeleri eklenmiş
olabiliyor. Bunlar sağlığımızı tehdit ediyor, zarar veriyor. Bu nedenle doğal
yollardan şaşmamalıyız. Doktor kontrolü olmadan sadece üzerinde bitkisel
yazıyor diye insanların bu ilaçlara kanmamaları gerekiyor. Yani hiçbiri
sandığımız gibi masum, bitkisel ilaçlar değil.?

KAÇAK ELEKTRİK KUL HAKKIDIR

Kimse kusura bakmasın. Su olsun, elektrik olsun,
mevcut sayaç okuma sistemini pek güvenli bulmuyorum. Faturalarda yapılan
yanlışlar sık sık haberlere konu oluyor. Bunlar fark edilenler? Ya fark
edemediğimiz yanlışlar? İnegöl?de akıllı su sayacı uygulaması ile bu tür
yanlışların önüne geçilmeye başlandı? Benzer bir uygulama mutlaka elektrik
kullanıcıları için de getirilmeli.

Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu Başkanı Hasan
Köktaş bu konuda önemli bir açıklama yapmış: Türkiyede tüm sayaçları
değiştirip uzaktan okuma gibi sistemlere geçeceğiz demiş. İşte demek
istediğim budur. Elektrikte kayıp-kaçak-yanlış okuma gibi ne kadar sıkıntı
varsa modern ve yeni sayaçlarla en aza
indirilmeli.

EPDK Başkanı Köktaş, kaçak elektriği
kasadaki çürük domatese benzeterek, şöyle konuşmuş: Örneğin domates
satıcısısınız ve kasanızda kilosu 2 TLden 10 kilo domates var. İçinde çürük
olursa ne yaparsınız? Çürükleri atar, zarar etmemek için domatesi 2.2 TLye
satarsınız. Kaçak elektrik de böyle. Sistemde çürükler var ve bunlar maliyeti
artırıyor.

Güneydoğunun kaçağını hepimiz ödüyoruz
iddiasıyla ilgili açıklama yapan Hasan Köktaş, Doğru ama en büyük kaçak
İstanbul?da var. İstanbulda kayıp kaçak hacmi daha büyük. Herkes birbirinin parasını ödüyor.?
Demiş.

Bölgesel çözümler şart. Tüm sayaçlar merkezden
okunabilmeli. Ya da su gibi ön ödemeli kartlı sisteme geçilmeli. Herkes kendi
kullandığını ödemeli. Kaçak kullanımın sorumluluğu sadece o kişiye ait olmalı.
Mesele şu aslında: Kaçak eletrik kullanan kul hakkına girdiğinin bilincinde
olsa sorun kökünden çözülecek.