Yazıyı kaleme alırken ''Hayat Eve Sığar ''uygulamasındaki günlük istatistiklere baktım. Vaka sayısı 22.898 vefat sayısı ise 91 olarak yer almıştı.Dikkatsizlik, tedbirsizlik ve ihmaller yüzünden 91 can daha aramızdan ayrıldı.Ölümler yaşa başa bakmıyor artık.Pandeminin ilk zamanlarında hep yaşlılar ölüyor algısı yaratıldı.Gençler bu kadar tedbirlere ve uyarılara rağmen bir birlerinin ağzından sakız alıp çiğnemeyi ihmal etmedi.Bir de dijital ortamdaki bilgi kirliliği,uzmanlar tarafından kanallarda yapılan çelişkili açıklamalar ve aşılamadaki eksik bilgilendirmeler, insanlarımızın ihmalkarlığı alınan onca önlem ve tedbirlere gölge düşürdü.Böyle olunca da ocaklara ateş düşmeye devam ediyor.İnsanlar yaşlı genç demeden yakınlarını kaybetmeye devam ediyor.

Maske takmak,sosyal mesafeye uymak bu kadar zor mu?Nedense herkes birden maske takmayı bıraktı.Sarılmaya ,kucaklaşmaya başladı.Tokalaşmadığımız zaman da tepki çeker olduk.Sen de bu işi fazla büyütüyorsun olduk.Böyle tedbirsiz davrandıkça korona can almaya devam ediyor.Bu salgına dur demeyi bilmeliyiz.Bunun yolu da aşı seferberliğinden ve kurallara bilinçle uymaktan geçiyor. Aşılamayla ancak salgını aşabiliriz. Bunun için de toplumun yüzde 75- 80'inin aşılanması gerekiyor. Yazıyı kaleme aldığım bu gün itibariyle 1.Doz aşı uygulanan kişi sayısı 41.142.569 oldu.Bu oranlarla maalesef toplumsal bağışıklık gelişemez.

Aşılamada muhtarlardan destek alabiliriz. Muhtarlar mahallelerde seçilmiş insanlar ve mahallelerinde çok temas eden insanlar. Onlarla bir araya gelip, varsa kafalarındaki soru işaretlerini ya da karşılaştıkları sorunlar varsa onları giderelim ki, ikna edebilsinler. Çünkü bu sadece sağlıkçılar üzerinden yürüyecek bir iş değil. Pandemi sadece bir kesimin omuzlarında yürüyecek bir süreç değil, toplumun katılımı gerekiyor.

Uzmanların kendi alanlarındaki gözlemlerine göre , yoğun bakımda yatan hastaların ve yatarak tedavi gören hastaların yüzde 75'i aşısız insanlardan oluşuyor."Bu da aşı olmanın önemini bir kat daha arttırıyor.Toplum içinde yaşıyorsak herkesin yaşam hakkına da saygılı olmak zorundayız.

Aşılamanın artmasıyla hastanelerin yükünün azaldığını biliyor musunuz?Aşı...aşı...aşı.Bu seferberliği başlatmazsak yeniden okulları açılmaz hale getirir,binlerce insanın işini kaybetmesine,binlerce işyerinin kapanmasına,kısacası yoksullukla başbaşa kalırız.Bu toplumun saygıdeğer bireyleri olarak sorumluluklarımızı bilmeli taşın altına elimizi koymalıyız.Daha fazla ocağa ateş düşmesine engel olmalıyız.

Kısırlık yapar,yan etkisi çok,aşıyla cip takılıyormuş diye aslı astarı olmayan iddialara kanarak aşı olmayı ihmal edersek,aşı olmayı reddedersek ileride büyük dramlar yaşamaya hazır olun.Bunun adı felaket tellallığı yapmak değil ocaklara düşecek ateşlere engel olmaktır.

Kızamığı, boğmacayı, gribi, çocuk felcini, tetanozu, kuduzu, hepati B'yi, veremi, menenjiti aşı sayesinde yenmedik mi? Geçmişte dünya üzerindesalgınlara neden olan;ancak bulunan aşılar sayesinde günümüzde sadece adı bilinen hastalıkları aşı sayesinde tarihin karanlık sayfalarına gömmedik mi?Lütfen aşı karşıtlarının oyununa gelmeyin.Ne kadar tedbir alsak da belki çağın illeti hastalıkla karşılaşabiliriz ama aşı sayesinde yoğun bakımda değil evimizde oluruz.

Sağlıklı yaşamak için,yakınlarımızı ölümün pençesinden kurtarmak için,geleceğimiz için,pandemide iyice yorulan sağlık çalışanlarımız için haydi aşı olmaya,aşı olmayanları teşvik ve ikna etmeye.......Bilinçli bireyler olarak bizlere düşen budur.Yazımı Kanuni Sultan Süleymanın şu güzel sözüyle noktalıyorum: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi /Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...