Dünya bir yerlere sürükleniyor, dünyayı kontrol etmek isteyen güçler kapışıyor. Yapılmak istenen şeyler insanların gözünden saklanmaya çalışılsada pek çok şey ayan beyan görünüyor.

Hiçbir ülke yaşanan gelişmlerin yansımalarından uzak kalamıyor. Paraya, silaha, enerjiye sahip olanlar kendi menfaatleri veya ideolojileri uğruna yaklaşık sekiz milyar insanın kaderiyle oynuyor, hatta kaderi kendilerinin şekillendireceğine inanıyorlar.

Sadece güncel bir örnek üzerinden bu yazdıklarımızı açalım ve aslında her olayın perde arkasının farklı olduğunu anlamaya çalışalım:

Dünyanın gözü önünde Rusya -Ukrayna savaşı yaklaşık dört aydır devam ediyor. Anlı şanlı devletler, Rusya'ya dur diyemiyor. Tek yaptıkları Rus işadamlarına ve şirketlerine yaptırım uygulamak. Bu yaptırımlar Rusya'ya ekonomik olarak bir zarar verdi mi peki, hayır tam tersine petrol ve doğal gaz fiyatları yükseldiği için Rusya öncesine göre onmilyarlarca dolar daha fazla para kazanıyor.

Demek ki, ekinomik olarak Rusya'yı sıkıştırmayı amaçlayan yaptırımlar bir göz boyamadan ibaret.Üstelik Rusya, enerjiyi artık Dolar ile değil kendi para birimi olan Ruble ile satıyor.

Rusya ve Ukarayna'nın tahıl üretimindeki payı göz önüne alınınca ve bu tahılların, savaş sebebiyle piyasaya sürülemedeği göz önüne alınınca savaşın uzamasının bu hususta da birilerinin işine yaradığı kesin.

Böylece gıda anlamında, özellikle Avrupa ve Çin'de ve genel anlamda dünyada yaşanacak fiyat artışları ve dahada kötüsü açlık riskinin artması, dünyayı kendi hedefleri doğrultusunda bir yerlere sürüklemeye çalışanların planlarının bir parçası gibi görünüyor.

Şu anda dünya genelinde yaşanan enflasyon rakamlarıma bakınca, örneğin Avrupa'da enflasyonun son 35 yılın zirvesinde olduğuna veya ABD'de son 41 yılın en yüksek enflasyon rakamlarının açıklanmış olmasına bakılırsa, dünyadaki egemen olma savaşında belli güçlerin belli oranda mesafe aldıkları söylenebilir.

Salgın döneminde daralan silah pazarını canlandırma açısındanda Rus-Ukrayna savaşının büyük bir fırsat olduğu ortada. Korkularla yönlendirilen toplumalar büyük oranda silah almaya yöneldiler. Silah ihracatçısı şirketlere gün doğdu yani.

İşin bir diğer boyutu tabii ki enerji. Enerji fiyatlarındaki büyük artışlar, hem üretim hem ulaşım maliyetlerini artırdığı için hemen her ülkede ekonomileri sarsacak derecede hayat pahalılığı ortaya çıktı. Bu ekonomik durumun pek çok sosyal ve siyasi sonuçlar doğuracağıda muhakkak gibi. Sokak hareketleri veya başka yollarla iktidar değişiklikleri gibi.

Öte yandan ekonomik sıkıntı yaşayan ülkelerin borçlanma ihtiyacı duyması ve borç veren uluslararası bazı kuruluşların (IMF gibi) kucağına düşmesi tehlikesi de artacak gibi görünüyor. Salgın döneminde yaklaşık doksan ülkenin borç almak için IMF'nin kapısını çaldığını hatırlayalım. Bu borç alma durumunun, aslında uluslararası para babalarının sömürgesi haline gelmeye yolnaçtığını söylemeye gerek yok sanırım.

ABD ve bazı Avrupalılar'ın savaşı durduracak hamleler yapmaması, sürekli Ukrayna'ya silah vermesi göstermektedir ki, savaşın uzaması istenmektedir. Buradanda, savaşın uzamasının "asıl planlar"a hizmet ettiği sonucu çıkmaktadır.

Ezcümle, savaşlar dahil, hemen hemen her olay aslında bir kurgunun sonucudur. Her olayın perde arkasında pek çok hesap ve plan vardır. Planlar her zaman gerçekleşmeyebilir fakat, her olay bir plan dahilinde cereyan eder.

Asıl planlar medya aracılığıyla ve değişik algı operasyonlarıyla gizlenmeye çalışılır. Zira asıl planlanan şeylerin insanlık tarafından öğrenilmesi, o planların hayata ge?irilmesine engel olur.

Her olaya ve önemli gelişmeye geniş açıdan bakmak ve ona göre pozisyon almak gerekir. Aksi taktirde yazılan senaryolarda figüran olmak kaçınılmazdır.

Figüran olmanın milletleri götüreceği yer ise yem olmaktır. Uyanık olmak, algılarla değil bilgilerle hareket etmek, ülke içi birliği bozmamak, ülke düşmanı hainlere göz açtırmamak, küçük gündemlere esir olmamak ve özgüvenli ama tedbirli şekilde büyük düşünmek zorundayız. Aksi halde büyük düşünen ve büyük planlar yapan İblis'in çakallarına yem oluruz.