Geçtiğimiz hafta 4 gün boyunca İnegöl'den 5 arkadaş İHH vasıtası ile Arakanlı mülteci kamplarını yerinde görmek ve yapılan yardım çalışmalarını incelemek için Bangladeş'te idik. Arakanlı mültecilerin yaşadıklarını anlatmadan öne kısaca sorununun bu aşamaya nasıl geldiğinden bahsetmek istiyorum.

Arakan, Myanmar'a bağlı bir eyalet. Geçmişte 3.5 milyon Müslüman'ın yaşadığı bir yer. Bangladeş sınırında yer alan bir bölge. 1982 de Myanmar hükümeti tarafından çıkarılan vatandaşlık kanunu ile Arakanlı Müslümanlar vatandaşlıktan çıkarılıyorlar. Ve o günden beri sistematik olarak baskıya ve zulme maruz kalıyorlar. Bu gün Arakan'da 400 bin, kamplar da ise yaklaşık 1.5 milyon Müslüman yaşıyor. 1.5 milyon Müslüman ise maalesef yok edildi. Bangladeş hükümeti onları göçmen, Myanmar hükümeti ise Bangladeşli kabul ediyor. Bu gün Arakan'lılar vatansız ve herhangi bir yerin vatandaşı olmadan yaşamaya çalışıyorlar.

Myanmar sınırında, Bangladeş topraklarındaki kamplarda, bu gün 1.5 milyon Arakanlı yaşamakta. Kamp dışına çıkmaları ve çalışmaları yasak... Bu durumu anlattığımızda en çok şu soruyla karşılaşıyoruz; "Bangladeş de Müslüman bir ülke. Niye dışarı çıkmalarına izin vermiyor yada destek olmuyor?"

Türkiye'de 4 milyon Suriyeli var. Örneğin tüm Suriyelileri geri göndermekten bahseden siyasetçilerimiz iktidarda olsa idi, Suriyeliler Türkiye'ye kabul edilirler miydi? Malesef Bangledeş halkı Müslüman ama iktidar kukla yönetimlerin elinde.

1.5 milyon insan sadece dışarıdan gelen yardımlarla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.10-15 m2'lik çadırlarda, 4-5 kişil aileler yaşıyorlar. Biz oraya gittiğimizde erzak dağıtımına katıldık. 10 -12 kiloluk, içinde pirinç,soğan,patates, şeker gibi maddelerden oluşan bir paket dağıttık. Bu gıda paketi 4-5 kişilk bir ailenin bir aylık yiyeceği.

Kamplarda İHH dışında uluslararası bir çok kuruluş da yardım çalışmaları yürütmekte. Misyoner kuruluşları dahil. O yüzden İHH,TİKA,KIZILAY gibi Müslüman kuruluşların oradaki varlığı çok önemli.

Maalesef oradaki yoksulluğu, sıkıntıyı anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. 1 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki ihtiyara kadar 1.5milyon insan, yapacak hiçbir şeyleri olmadan, insanların onlara sunacağı yardımları beklemekte. Ve bu durumun ne kadar süreceği de belirsiz.

Tam bu noktada bizlere de önemli görevler düşüyor. İslam dini "Müslümanlar kardeştir" buyuruyor. Kardeşlerimizin bizim üzerimizde hakları var. Ve biz onları da dert etmek zorundayız. Onlarla da sorumluyuz.

Bu noktada önümüzde ki Kurban Bayramını bir fırsata çevirebiliriz. İHH İnegöl olarak bu bayram kurbanlarımızı Arakan'da dağıtacağız.2. ve 3. Kurbanlarınızı İHH'ya bağışlayarak Arakanlı kardeşlerimize yardım elimizi uzatabiliriz. Kurban göndermek tabi ki yeterli değil. Ama en azından az da olsa kardeşlerimize el uzatmış oluruz. Dertleri ile dertlenmiş oluruz.

Son olarak; ben daha önce de Suriye gitmiş orada da kampları ziyaret etmiştim. Her seferinde ilk kapıldığım his; "Biz burada ne kadar da küçük şeyleri dert ediyoruz."Ve hem Allah'tan hem de orada ki insanlardan utanıyorum. Biz Türkiye de yaşayanlar diğer İslam ülkeleri karşılaştırıldığında gerçekten rahat bir yaşam sürüyoruz. Şükredelim. Kıymetini bilelim. Ve de bu rahatlığı veren Allah'a şükrederken Dünyanın diğer coğrafyalarında sıkıntı içinde yaşayan kardeşlerimizi unutmayalım.

İHH'ya da ayrı bir parantez açmak lazım. Bu gün Dünyanın her yerindeki mazlumlara ulaşan,bu çalışmaları yaparken; şeffaf, samimi, güvenilir bir kuruluş olarak İslam ümmetinin yüz akı bir kuruluş. Biraz da olsa bizimde üzerimizden sorumluluğumuzu alan, topladığı yardımları namusu bilen bir kurum. Türkiye'nin en önemli uluslararası kuruluşlarından biri. Bu bayram 103 ülkede kurban kesip yoksullara dağıtacak. Allah onlardan razı olsun. Çalışmaları bereketli olsun.