Okul öncesi çağlarda, çocukken, "çok anacı" denilen çocuklardan biri idim.

Hatırlıyorum, bazı geceleri, "Annem ölürse, ben ne yaparım?" diye ağlardım.

Elbette, annesini benden daha çok seven çocuklar vardır.

Annesini küçük yaşta kaybedip de, anne hasreti çeken çocuklardan da haya ederim.

Ancak ben, annemin vefatı sebebi ile cenazemize iştirak eden, bize ulaşıp taziyede bulunan dostlarımıza borçlu olduğum teşekküre vesile olması niyetiyle bunlardan bahsediyorum.

İnsan Çocuk yaşlarda, annesiz yapamaz. Annesiz kalırsa büyük boşluk yaşar. Ölüm ve ayrılıkta tarifsiz hasret çeker.

Sonra yıllar geçer. Büyür, Çoluk çocuğa karışır insan. Anne'ye olan sevgi ve saygı makamını korusa da dünya meşgalesi girer araya.

Ve gün gelir, insan anne babasını kaybeder. Yokluğunda daha çok anlar insan sevdiklerinin kıymetini.

Hastaneye annemi götürdüğüm bir gün, acile bir ambülans giriş yapmıştı. Kalp krizi geçiren bir amca getirilmişti. Yoğun bakıma doğru koşuşturma yaşanırken, hastayı gören iki liseli kızın konuşmasına kulak misafiri olmuştum.

"Aga, Hiç sevmem kendisini ama sanki bu getirilen hasta, babama benziyordu. Aman boşver, ölse de kurtulsam."

Böyle demişti, hastaneye rapor almaya geldiği anlaşılan öğrenci.

Babasıyla ne derdi var bilemem.

Sordum kendime; "İnsan Anne babasının ölmesine sevinir mi?" Mümkün değil.

İnsan, anne babasının ölmesini ister mi? Hayır.

Ancak babamın deyimi ile annemin cenazesi bir düğün gibiydi. Dostlarımız taziye için cenaze evine akın ederken, babam demişti ki; "Bu da bir düğün aslında."

Mevlana Hazretlerinin ölüme "düğün gecesi, vuslat" demesi gibi...

İnsan annesinin ölmesini ister mi?

Yıllardır çektiği hastalıklar ve acılar sonucunda, "artık acı çekmeyecek, Allah'ın rahmetine ulaştı" umuduyla ve duasıyla ölüme de sevinebiliyor insan.

Çektiği hastalıklar günahlarına kefaret olur inşallah.

Vefat ederken; Kızı Fatıma'ya; "Üzülme kızım, baban artık hiç üzülmeyecek ve acı çekmeyecek" diyen ve "Er-Refiku'l-ala; en yüce dosta gidiyorum" diyen Peygamber Efendimiz'den aldığı ibret tablosu ile annesini Allah'a emanet etmenin sevincini yaşabilir bir mümin.

Çünkü mümin için ölüm, bir vuslattır, bir düğündür, Allah'a kavuşmaktır.

Hamdolsun Ailem, ben, babam ve kardeşlerim, böyle karşıladık annemin ölümünü.

Gazetemizde; her gün yayınlanan "Vefat ve Başsağlığı" sayfası var. Her gün İnegöl'de vefat edenleri yayınlıyoruz bu sayfada.

Vefat edenlerin isimlerini her yazışımda şunu düşünürüm: "Bu listeye bir gün benim ismim de yazılacak."

Hatta bu hafta dedim ki; " Kendi ismimi yazayım, İnegöl'de dün ölenlerin listesine. Yaşarken görmüş olayım kendi ölüm ilanımı. İbret alayım. "Ölmeden önce ölünüz" misali.

Sonra yanlış bilginin okuyucu üzerinde yol açacağı tesiri dikkate alarak dedim ki; "ibret alacağım diye, yalan olmaz." Vaz geçtim bu düşüncemden.

Ancak bir gün sonra annemin ismi listeye yazıldı. Bizim ismimiz ne zaman yazılacak, Allah bilir.

Velhasıl ölümden başkası yalan.

Çok kişiye ölümden bahsettim. Vaazını verdim. Biliyorum çok eksik anlattım. Çünkü yaşamadığım bir şeyi anlatıyorum. Bu yüzden tesiri olmuyor anlattıklarımın. Çünkü henüz ölmedim.

Ölümü nasihat olan kullardan oluruz inşallah.

Öğrencilerime, cenaze namazı kılmayı da öğrettim yıllardır. Ancak ilk defa cenaze namazı kıldırmak nasip oldu, annemin cenazesinde. Biliyorum, cenazesini kıldırdığım için çok mutlu olmuştur annem.

" Bir anne babanın geride bırakacağı en kıymetli miras; hayırlı evlattır" buyuruyor Efendimiz. Güzel ahlaktan daha değerli bir miras yok gerçekte evlat için.

Bana sorsanız, hayırlı bir evlat olma konusunda eksiklerim çok.

İnşallah, tevbe eder, Salih ameller işleriz de, anne babalarımızın geride bıraktıkları hayırlı eserler oluruz.

İnşallah yaptıklarımızla, rahmetli olan anne babalarımızın sevap defterleri açık kalır.

Annemi,Mahmudiye mezarlığına defnederken, ailemiz, dostlarımız, dünya malı ve amelleri eşlik etti.

Biz ve dünyaya ait olan ne varsa geri döndük. Amelleri ile baş başa bıraktık annemizi. Allah rahmetiyle muamele etsin.

Özel duygularımı paylaştım, affola.

Bir teşekkür yazısı olarak kurdum bu cümleleri aslında, cenaze ve cemiyet sonrası gazetelerde yayınlanan bir teşekkür ilanı misali.

Demek istedim ki;

Annemin vefatı sebebiyle; "Başınız sağ olsun," diyen tüm dostlar, "sizler sağolun."

Allah hepinizden razı olsun.

.