İki İslam ordusunun karşı karşıya gelmesinin en acı örneklerinden birisi olan Sıffin Savaşı için, Muhammed Hamidullah hocanın 1968 yılında, İstanbul Ü. Edebiyat Fakültesindeki bir konferansında naklettiği şu olay çok dikkat çekicidir. 37/657 yılında Dördüncü Halife Hz. Ali ile, Suriye valisi Muaviye arasında Fırat'ın sağ kıyısında Rakka yakınında vuku bulan Sıffin savaşının en şiddetli bir gününde, namaz için ezan okununca iki taraf da çatışmayı bırakır ve namaz için ara verir. Namazın ardından bir sahabe Hz. Ali'ye, "Ey Ali! Şu anda iki taraf da namaz kıldı. Ölülerimiz henüz gömülmedi. Hangi tarafın ölüleri şehittir ve cennettedir?" diye sorar. Bu zor soruya göz yaşları içinde Hz. Ali şu cevabı verir: "Her iki tarafın ölüleri şehittir ve cennettedir. Çünkü onlar iyi niyetle ve haklı olduğuna inanarak savaşıyorlar. Fakat bu iki orduyu aylar, yıllar içinde zemin hazırlayıp, çatışma noktasına getirenler, bu savaşa yol açanlar bunun hesabını nasıl verir, bunu bilemiyorum!" Bu cevap günümüzde, İslam ülkeleri arasında görülen çatışmalar için de önemlidir.

Fertten topluma, bütün anlaşmazlıklarda inanç birliği temel alınarak çözüm üretilmesi Hucurat Suresi 10 ncu ayette şöyle öğütlenir: "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki size rahmet edilsin!" Hz. Peygamber Medine'de mü'minler arası kardeşliği tesis ederken, bunun karşılıklı sevgi, saygı ve menfaat dengeleri gözetilerek kurumlaşmasına özen göstermiştir.

Tevbe suresi 9/71-72 nci ayetlerde Allah'ın hoşnut ve razı olduğu mü'minlerin nitelikleri şöyle sıralanır: a) Erkek- kadın bütün mü'minler birbirinin dostu ve velisidir. Birbirlerine karşı işbirliği, dayanışma ve sorumluluk içindedirler. b) İyiliği emrederler, kötülüğe engel olmaya çalışırlar. c) Namazı dosdoğru kılarlar. d) Zekatı verirler. e) Allah ve Rasulüne itaat ederler.

Hadislerde mü'minin nitelikleri şöyle belirlenir: "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mü'min ise, diğer insanların malları ve canları konusunda kendisinden güvende bulunduğu kimsedir."7 "Sizden biriniz, kendisi için sevdiğini diğer kardeşi (veya komşusu) için de sevmedikçe, (tam) iman etmiş olmaz."8 "Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız."9 "Üç şey vardır ki, kendisinde bunlar bulunan kimse imanın tadını hisseder. 1) Kendisine, Allah ve Rasulünün her şeyden daha sevimli olması, 2) Başkasını yalnız Allah için sevmesi, 3) Küfre dönmenin kendisi için, ateşe atılmak gibi çirkin görünmesi."10

Yine hadislerde şöyle buyurulur: "Sizden biriniz kendisi için sevdiğini, mü'min kardeşi için sevip arzu etmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olmaz."11 "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir. Müslümanın bir ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter. Her Müslümana, diğer Müslümanın canı, malı ve ırzı haramdır."12

Ebu Hureyre (r.a) ın naklettiği bir hadiste ise evrensel nitelikli ahlak değerleri şöyle sıralanır: "Birbirinizi kıskanmayın. Müşteri kızıştırmayın. Birbirinize kızmayın. Birbirinize sırt çevirmeyin. Biriniz, diğerinin pazarlığı üzerine satış yapmasın. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu küçük görmez. -Üç defa kalbine işaret ederek- takva şuradadır. Kişiye, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak yeter. Müslümanın her şeyi kanı, malı ve ırzı Müslümana haramdır."13 Ebu Said el-Hudri (r.a) ın naklettiği bir hadiste Ensar'ı sevmenin imanın bir gereği olduğu şöyle belirtilir: "Ensar'ı sevmek imanın bir belirtisidir. Onlara buğzetmek ise munafıklıktır."14

İslam iman kardeşliğini nesep kardeşliğinden üstün tutmuştur. Bu yüzden Bedir ve Uhud gazvesi gibi savaşlarda nesep kardeşlerinin hatta baba ile oğulun karşı saflarda yer aldığı olmuştur. İslam'dan önceki tevhid dinlerinde de durum böyledir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Hz. Adem'in iki oğlu arasındaki mücadele sonunda Kabil'in Habil'i öldürmesi,15 Tufan sırasında Nuh (a.s.)'ın inanmayan oğlu için yaptığı duanın Yüce Allah tarafından reddedilmesi16 buna örnek verilebilir.

Buna göre gerek fert ve topluluklar arası ve gerekse uluslararası ilişkilerde mü'minler birbirine destek olmalı, güç, kuvvet ve şerefi bu birlikte aramalıdır. Yüce Allah'tan, mü'minleri birbirini seven, toplumla ilgili meselelerini Kur'an ve sünnet ışığında çözmeye çalışan bir olgunluğa kavuşturmasını temenni ederiz. Amin.

Dipnotlar: 6) Serahsi, Mebsut, I, 128; Kasani, Bedayi', VII, 141; İbnü'l-Hümam, Feth, IV, 414; Ayrıca bk. Hucurat, 49/9. 7) Tirmizi, İman, 12; Nesai, İman, 8; İbn Mace, Fiten, 2; A. b. Hanbel, III, 154. 8) Müslim, İman, 71,72; Buhari, İman, 7; Tirmizi, Kıyame, 59, İman, 19, 33; İbn Mace, Mukaddime, 9. 9) Müslim, İman, 93,94; Ebu Davud, Edeb, 131; Tirmizi, İsti'zan, 1, Kıyame, 56; İbn Mace, Mukaddime, 9, Edeb, 11. 10) Buhari, İman, 9. 11) Buhari, İman, 7. 12) Buhari, Mezalim, 3. 13) Müslim, Birr, 32. 14) A. b. Hanbel, III, 70, 133, V, 285,VI, 7. 15) Maide, 5/ 27-31. 16) Hud, 11/ 45, 46.