Prof. Dr. Hamdi Döndüren

Günümüz İslam ülkelerinde yaşanan katliam ve toplumsal problemlere gayr-i müslim ülkelerin hakim olduğu Birleşmiş Milletler, BM. Güvenlik Konseyi gibi kuruluşların çözüm üretemediği açıktır. Bu gibi olağanüstü durumlarda, Kur'an ve sünnet ışığında bir çözüm üretilebilir mi, sorusuna Hucurat Suresi 9 ve 10 ncu ayetler bize ışık tutmaktadır.

Şöyle ki:Bir İslam ülkesi içinde iki topluluk veya iki İslam ülkesi arasındaki bir fiili çatışma durumunda, yine İslam toplumları içinden üçüncü bir gücün devreye girip problemi çözmesi istenmektedir. Hucurat 9 ncu ayette şöyle buyurulur:"Eğer mü'minlerden iki grup, birbirleriyle savaşırlarsa onların arasını düzeltin! Bundan sonra biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar, saldıran tarafla savaşın! Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve daima adaletli olun! Çünkü Allah adalet yapanları sever."

Bu ayette mü'minlere, iki mü'min toplum arasında çıkan çatışmayı önlemeleri, bir mü'min topluluk diğerine saldırdığı takdirde, saldıran taraf Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar onunla savaşmaları, Allah'ın buyruğuna razı olduğu takdirde, çatışanların aralarını bulmaları, adaletten ayrılmamaları, çünkü Allah'ın adalet yapanları sevdiği vurgulanmaktadır.

Böyle bir çatışmayı iki İslam ülkesi arasında düşündüğümüzde, çarpışan güçlerin dışında üçüncü bir gücün arabulucu olarak sulh teşebbüsünde bulunması istenmektedir. Eğer saldırgan güç geri adım atmazsa, bundan sonra saldırıyı sürdüren güce karşı üçüncü gücün de çatışmaya girerek, saldırganın durdurulması istenmiştir. Saldırı sona erince de tarafların zararlarının giderilmesi ve kalıcı bir barışın yapılmasında "adalet ilkeleri" gözetilmelidir.

Buna göre, İslam ülkelerinin kendi aralarındaki problemleri çözmede, "Birleşmiş Milletler" gibi üçüncü bir gücü oluşturmaları üzerinde düşünülmelidir. Nitekim Ebu Hayyan da ayetteki "savaşınız", "sulh yapınız" ifadelerinin, bir ülke içinde "emir yetkisi kendisinde olanların" arabuluculuk yapmasını gerekli kıldığını söylemiştir.

İkiden çok İslam ülkesi oluşan dönemlerde, İslam ülkeleri arasında çıkabilecek anlaşmazlıkları çözmek için, üçüncü bir güce ihtiyaç olacağında şüphe yoktur. Bunun için öncelikle İslam ülkelerinin tamamının veya büyük çoğunluğunun birleşerek, bir birlik oluşturması gerekir.

O takdirde belli bir İslam ülkesinde insan haklarının, din ve vicdan özgürlüğünün kökten sarsıldığı, devletin koruması gereken "mal, can, ırz ve din özgürlüğü" nü korumak yerine, bunlara kendisinin saldırıyı sürdürmesi durumunda, "Birleşik İslam Ülkeleri Barış Gücü"nün müdahale etme hakkı doğar.

Bu müdahalenin arkasından da, o ülkede makul süre içinde adaletli bir yönetimin oluşması için gerekli adımları atar. Böylece İslam ülkeleri Hıristiyan ülkelerin arabuluculuğuna veya barış gücü kullanmasına gerek kalmadan kendi siyasal problemlerini çözme imkanını bulur.

Bir İslam ülkesindeki siyasal kriz isyan (bağy) niteliğinde ise aşağıdaki hükümler uygulanır:

Devlete isyan suçu (bağy): Yukarıdaki 9. ayet, münafıkların reisi Abdullah İbn Übeyy'in, Hz. Peygamber'e hakaret etmesi üzerine, Ensar'dan Abdullah İbn Revaha'nın cevap vermesi ve iki tarafın adamları arasında çıkan fiili çatışma üzerine inmiştir. Hz. Peygamber ayeti okuyunca taraflar barışmıştır.

Bağy sözlükte; sınırı aşmak, saldırmak, haksız yere başkan olma sevdası gütmek anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak ise bağy; ülkeyi adaletle yöneten İslam devlet başkanına karşı bir te'vile (yoruma), yani kendince doğru olduğuna inandığı bir delile, bir sebebe dayanıp, silahlı güç kullanarak isyan etmek demektir. Haricilerin Hz. Ali ile olan çatışmaları böyledir.

Hadislerde şöyle buyurulur: "Her kim bize karşı silah kuşanırsa, bizden değildir." "Her kim, İslam devlet başkanına itaatten çıkar, İslam toplumundan ayrılır ve ölürse, onun ölümü, cahiliye ölümüdür!"

Silahlı isyan durumuna gelmedikçe, gösteri yürüyüşü, eleştiri, uyarı vb. fiillere devlet bir ceza vermeyebilir. Haksız silahlı bir saldırıya karşı, devlet gücü kullanarak savaşmanın caiz olduğu konusunda icma (görüş birliği) vardır. Çünkü ayette, "Siz, isyan eden (baği) tarafla çarpışın..." buyurulmuştur. (DEVAM EDECEK)

Dipnotlar: 1) Ebu Hayyan, Bahr, VIII, 112; Elmalılı, Tefsir, VII, 201. 2) Buhari, Fiten, 7; Müslim, İman, 161, 163. 3) Buhari, Fiten, 2; Ebu Davud, Sünnet, 37. 4) Hucurat, 49/9. 5) bk. Askalani, Bulugu'l-Meram., III, 560, 561.