Bugün size sadece birkaç dakika içinde okuyacağınız fakat bir ömür boyu aklınızdan çıkmayacak etkileyici bir şey anlatmak istiyorum. Yıl 1933, günlerden 28 Haziran, yer ise "Ankara Atatürk Lisesi"

Tüm öğrenciler, okula gelecek heyet için hazırlanmış ve sabırsızlanmaktadır. Kapıya siyah bir Lincoln yanaşır. İçinden Salih Bozok, Reşit Galip ve Mustafa Kemal Atatürk iner. Öğrenciler coşkuyla alkışlamaya başlar, Atatürk ise gençleri selamlayarak okula girer.

O gün okulun bitirme sınavları yapılacaktır. Son sınıf öğrencileri tek tek sınıfa alınır ve heyet karşısında sınava tabi tutulur. Atatürk de sınav komisyonunda yer almak ister ve oturur. Sınava ilk giren öğrenci olan "Orhan" ve "Oktay" heyetin ve Atatürk'ün sorularını yanıtlayıp mezun olmaya hak kazanırlar.

Hemen sonra "Aydın" isminde bir öğrenci gelir ve 1 saat kadar içeride kalır. Dışarıdaki öğrenciler Aydın'ın bu kadar uzun süre içeride kalmasına anlam veremezler. Tarih, Coğrafya, Yurt Bilgisi, o kadar çok soru sorulur ki Aydın'a onu bizzat Atatürk imtihan etmiştir. Sonunda yanındaki Reşit Galip'e dönerek "Bu genç fevkalade zeki! Bir an önce yurt dışına tahsile yollayalım!" der.

Ertesi gün Aydın makama çağrılır ve eline bizzat Atatürk'ün yazdığı gurur mektubu bir zarf içinde verilir.

Ve Aydın, Atatürk'ün isteğiyle, devlet bursuyla yurt dışına gönderilir. Amerika'da Harvard'a girer ve bilim tarihi üzerine "dünyada ilk doktora yapan kişi" unvanını kazanır. Hemen sonra Türkiye'ye gelip bilim tarihi kürsüsünü kurar. Uluslararası Bilim Tarihi üyeliğine seçilir ve Unesco gibi birçok kurum ve dünyanın çeşitli ülkelerinden ödüller alır. Binlerce Türk gencini yetiştirir. İşte bahsettiğimiz bu "Aydın", şu an kullandığımız 5 liranın üzerinde de bulunan Ordinaryus Profesör Dr. Aydın Sayılı'nın ta kendisidir...

Peki Atatürk'ün bizzat imtihan ettiği Orhan ve Oktay kim midir? Hepimizin severek kitaplarını okuduğu "Orhan Veli" ve "Oktay Rıfat"...

İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin parlak ve aydın zihinleri böyle zekice stratejiler ile ortaya çıkmış ve binbir zorlukla gönderildikleri dış dünyadan öğrendiklerini dönüp binlerce gence aktarmışlardır!

Türkiye Cumhuriyeti uğruna harcanan her alın terine saygı ve Minnetle...

RUHUNDA DİNÇLİK OLSUN İSTERSEN

Atın su içtiği yerden iç, at pis su içmez. Döşeğini kedinin yattığı yere ser. İçinde kurt olan meyveyi ye. Köstebeğin kabarttığı yere ağaç ek. Yılanın güneşlendiği yere ev yap. Kuyuyu, kuşların sıcakta yuva kurduğu yere kaz. Tavukların yattığı vakitte yat, uyandıkları vakitte uyan; altın tohuma sahip olacaksın. Daha çok yeşillik ye; hayvanlarda olduğu gibi, güçlü ayakların ve yüreğin olacak. Bolca yüz; kendini, sıcak havalarda sudaki balık gibi serin hissedeceksin. Ayağının altındaki yerden çok gökyüzüne bak; fikirlerin daha aydın ve hafif olacak. Konuşmaktan çok susmaya önem ver; kalbinde sakinlik , ruhunda dinçlik olacak.