Son zamanlarda çok sık duyduğumuz hatta reklam panolarında da çokça görmeye başladığımız bir deyim vardır."Anı Yaşa". Acaba bu deyim üzerinde hiç düşündünüz mü? Veya sizce bu doğru bir deyim mi?

İnsanın bir özelliği vardır genellikle kendisini ilgilendirmeyen bir konuya dikkat etmez.Örneğin bir reklam panosunda bir ürünün reklamı yapılırken o ürün ile beraber "Anı yaşa" deyimi geçmişse ve o ürün ile ilgimiz yoksa oradaki deyim de tabiri caiz ise gümbürtüye gidiyor.

Doğrusunu isterseniz beni de ilgilendirmeyen bir reklamın içinde "Anı yaşa" kavramını görünce bu deyimin doğruluk derecesini düşünmeye başladım.

Öncelikle şu aklıma geldi.İnsan çocukluğunda genellikle "Anı yaşıyor".Yani isteklerin yerine gelmemişse o anda üzüntülüsün,ancak isteğin yerine gelmiş ise o an senin için en mutlu zamandır ve keyfini çıkartıyorsun.

Ancak ne var ki yaş ilerledikçe "Anı yaşayamıyorsunuz".Çocukluktan sonra ki yaşantımızda ise o "An"dan çok "Geçmiş ve Gelecek An"lar bizi meşgul etmeye başlıyor.Yani o "Anın" tadını çıkartamıyoruz.En neşeli zamanımızda bile önümüzdeki çayı yudumlarken dahi ya geçmişte yaptığımız bir hatanın üzüntüsünü veya gelecekte ki bir endişeyi hep taşırız.

İnsan çoğu kez gelecek ile ilgili endişeleri taşıyor ve bunu bir türlü atamıyor.Kur'an'ın ifadesiyle Şeytan gelecek için hep bizi fakirlikle korkutur.Halı hazırda durumumuz iyi olsa bile hep gelecek ile ilgili kaygılar taşırız:

-Ya gelecekte işim iyi gitmezse,

-Ya gelecekte taksitlerimi ödeyemezsem,

-Ya gelecekte işsiz kalırsam v.b.kaygılar, içinde bulunduğumuz rahat anımızı her zaman bozuyor.Rabbimiz şöyle buyuruyor:" Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve

hayasızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet va'dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."(Bakara,268).

İnsanoğlu gaybı (geleceği) bilemez,gaybı ancak Allah bilir." De ki: "Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir..."(Neml,65). Ancak gayb ile ilgili çok yorumlar yapılıyor.Televizyonlardan sürekli karamsar haberler veriliyor.Örneğin:

-Gelecekte buzullar eriyecek kıtalar su altında kalacak,

-Küresel ısınma neticesinde gelecekte su savaşları ortaya çıkacak,

-Şu çıkacak bu çıkacak,dünya birbirine girecek v.b.

Elbette ki tedbir almak gerekir.Bunu zaten Rabbimiz emrediyor.Ancak geleceği korkulu bir rüyaya çevirmek kimsenin yetkisinde değildir.Gaybı bilen sadece Allah'tır.İnsanoğlunun gelecek ile ilgili yaptığı tahminlerin ne kadarı doğru çıktı ki?

İnsanı üzüntüye sokan unsurlardan bir tanesi de geçmişinde yaptığı hatalardır.Geçmişinde yaptığı hatalar ve kaçırdığı fırsatlar yüzünden o kişi "Anı" yaşayamıyor.Oysa Kur'an bize şöyle hatırlatıyor." Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır. (Bakara,277).

Alimlerimiz derler ki bu ayette geçen " Onlara korku yoktur" cümlesi geleceği ifade eder," Onlar mahzun da olmayacaklardır" cümlesi de geçmişi ifade eder.

Yani hayatını iman ve salih amel ile geçiren ve bu hayatının gereği olarak namazını kılan ve zekatını veren kimse geçmiş ve geleceği için korku ve üzüntü duymayacaktır.İçinde bulunduğu "Anı" en güzel şekilde değerlendirecektir.

Namazını kılan ve Zekatını veren ne demektir?

-Namaz, Allah'a karşı görevlerimizin semboludur,

-Zekat, İnsanlara karşı görevlerimizin semboludur.

UNUTMAYIN:Allah'a ve İnsanlara karşı görevini yapan bir insan "Anı" en güzel şekilde yaşayacak ve hiç bir zaman mahzun olmayacaktır.