"Hayırlısı olsun" deyip noktayı koymak sanırım iyi niyetli insan olarak yapabileceğimiz en güzel duadır. Çünkü bizim inancımız böyledir. "Hayır bildiniz şeylerde şer; şer bildiğiniz şeylerde hayır olabilir."

"Amerika seçimlerinin bizimle ne alakası olabilir" deyip günlük ekmeğini kazanmaya çalışan bir vatandaş hüviyetine de bürünebiliriz. Ülkemizin içindeki ve çevre ülkelere ilişkin sorunlarla boğuşmaktan, uzak diyarlarda olup bitene kafa yoracak halimiz yoktur. Böylece kendi kabuğu içinde sıkışmış ancak boynunu çevirebildiği kadar sağa sola bakabilen bir anlayışın temsilcisi olunabilir.

Fakat benim bahsetmek istediğim şey biraz daha farklı. Ayrıca hemen hatırlatıcı bir not düdüşeyim buraya. Bendeniz yerel gazetede yazan, siyasal olaydan çok kültürel ve ahlaki olaylara kafa yoran biri olarak meseleye yine kendi açımdan yaklaşmak isterim.

Bugün Amerikan seçimlerini televizyon ekranlarında güncel ve önemli bir mesele olarak konuşuyor, sosyal siyasal tahliller yapıyor, iki adayın pozisyonlarını değerlendiriyor, geçmişinden geleceğe neler yapabileceğini yorulmayabiliyorsak yani kendi açımızdan meseleye bakabiliyorsak ve bunu daha önceleri yap(a)mamışsak içinde bulunduğumuz durum, eskiyle aynı seviyede değildir, demektir.

İnsan kendi yalnızlığına takılıp kaldığında, günahlarıyla meşgul olur ve dünyasını ahiretin tarlası olarak kabul eder, sanılabir. Bir vakit namazın geçmemesi için çırpınmak, misvak kullanmak, misk kokusu sürünmek gibi bireysel sünnetlere titizlik gösteren Müslümanlar, bile bir şekilde bu seçimleri "malayaniyi konuşmak" babından ele almazlar.

Peygamberefendimiz (sav) zamanında Rumlarla Sasani İmparatorluğu arasında yapılan savaş ve galibiyet konusu sahabe arasında konuşulmuş hatta Rumların yani ehli kitabın mağlubiyeti Müslümanları üzmüştü.

Kur'an-ı Kerim'de Rum suresinde mesele anlatılır. "Yeryüzünün en alçak yerinde Rumlar galip gelecektir" ifadesi yer alır.

Amerika seçimlerini konuşmak için kendimize delil bulduktan sonra gündemde boğulmadan söylenmesi gerekenleri dinleyecek, meseleden haberdar olacak ve noktayı koyacağız.

Muhakkak liderler temsilcidir. Temsil eden kişi kendinden başka bir takım şeylere işaret eder. Biliyoruz ki dünyada Amerika merkezli "ulusalcılar" ya da "küreselciler" gibi kavramlar etrafında buluşmuş güçler var. İsrail Dışişleri Bakanı Trump'ın kendi istedikleri her şeyi yaptığını beyan ettikten sonra onun kazanmasını istemek pek isabetli bir kanaat olmayacaktı. Öbür taraftan Biden'in dünyaya Covid-19 salgınlı yaydığı söylenen ulusalcıların adamı gibi lanse edildiğini fark ettikten sonra onun kazanmasını istemek de öyledir.

Tabii ki böyle bir iki madde üzerinde değerlendirip muhabbetimizi renklendirebiliriz. Lakin bu meseleyi her boyutuyla farklı açılardan inceleyip genel kanaati oluşturacak yetişmiş yetkililerimiz vardır. 'Milletin adamı" olabilecek konuma daha yakın olan Amerika ulusunu temsil edecektir. Amerikan'ın çıkarlarını düşünecektir.

Bizim kahve köşelerinde, kafelerde Amerika seçimlerinin dillendiriliyor olmazsı ekranların başarısı sayılır. Uzun yıllardan beri gözlerin ve kulakların kıblesi olan kara kutunun ekranları ve o ekranlarda bize kanaat beyan eden insanlar, gündemi belirlemiş oluyorlar.

Gerçi diyecekseniz ki gençler daha çok başka konularla ilgileniyorlar. Tabii her yaşın ilgi alanı biraz farklı olabilir. Fakat ufak bir oranlama yapılacaksa orta yaşlılar ve yukarısı ne kadar çok sporla ilgileniyorsa gençler de bir o kadarı siyasetle ilgileniyordur.

Lafı dolandırmadan anlatmak istediğim cümleyi söyleyeyim ve bitireyim. Amerika seçimlerinin bizi ilgilendirmesi önemlidir. Hatta Amerika seçimleri ya da bir kabilenin reis seçimi bile bizi ilgilendirmesi lazım. Bu büyük devletlerin her daim yapageldiklerinde şeylerdir. Nasıl ki bütçeleri birçok devletten yüksek şirketler, küçük insanları yani halkı yani bireyi inceliyor ve tüketim kültürüne yatırım yapıyorsa onun gibi.

Yeryüzünün halifesi olan Müslüman, yaratılanı Yaratan'dan ötürü sever ve ilgilenir.

Amerika seçimleri ile ilgilenmek, artışını eksisini konuşmak, geçmişi ile alakalı ve geleceğe yönelik yorumlar yapmak, tarihe tanıklık yapmak anlamına gelir. Kimin kazandığı çok önemli olmasa da bundan sonra ne yapılacakları ve sürecin nasıl işleyeceği konusunda bilgi sahibi olmak ve ona göre tedbir düşünmek bize yakışan bir durumdur.