Karşısındaki yirmi beş kadar gence hitap etmek için üç beş dakika düşündü, insan. Yaşları ve kültürleri arasında bolca fark olan bu gençlere neler söylemeliydi? Ortak bir kavram yakalayıp onun üzerinden akılları bir noktada toplamak iyi olacaktı.

İnsanın dikkatini çeken en temel soru ile başlamak uygun düşecekti. "Niçin buradayız ve neden böyle yapıyoruz?" sorusu merkez bir soru idi.

Güneş ışınlarının dik açıyla düştüğü yeryüzünde, içinde bulundukları bu koyu gölgelik mekanla ilgili iki kelam etmeden beyni sarsıcı sorulara geçmek olmmazdı. Sesini duygu tonuna ayarladı, gözlerini kıstı ve düşünce iklimine dalarcasına "şu içinde rahatladığımızı gölgelik hakkında, yanı başımızda akan küçük ırmağın, ardımızdaki denizin, dere yatağını oluşturan kayalar hakkındaki kitapta neler yazıyor biliyor musunuz?" ve okudu:

"Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor... Ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir." Bakara 74. Ayet

"Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyan elbiseler (zırhlar) yarattı. İşte böylece Allah, Müslüman olasınız diye üzerinize nimetini tamamlamaktadır."

Tefekkür ayetlerini hatırlattı insan, namazdan sonra gönlü aç olan gençlere. Sonra burada bir altyapı meselesi için toplandınız, dediğinde söz başını alıp gitti. Bazıları sporla çok ilgilendikleri için altyapı deyince meseleyi hemen kavradı. Mesela Galatasaray'ın altyapısından yetişmiş, deyince ne demek istediği anlaşılıyor. Altyapıya önem veren takımlar sporcularına gerekli önemi veriler.

Eğer şehirle ilgili olarak kullanıyorsak altyapı kelimesini o zaman kanalizasyon, telefon, elektrik, yollar vb. konuları kastediyoruzdur, dedi. Peki, bir de bu kelimeye denk düşen "mutfağında yetişmek" kelimesi var o da, daha çok siyasette kullanılır. "Biz bu işin mutfağından geliyoruz, öyle tepeden inme gelmiyoruz" gibi cümlelerde anlatılmak istenen nedir acaba?

Zihinlerin ortasına pimi çekilmiş bir el bombası gibi bırakılmış sorular, öne düşün başları yukarıya dikmişti. Daha anlamlı bakışlar gölge yapan ağaçların dallarında dolaşıyordu. Bazıları dallar arasından gölgeliği yaralayan güneş ışıklarından medet umar gibiydiler. Konuşan da oturuşunu değiştirdi ve devam etti uyanık akıllara.

Siz de burada bir altyapı çalışması yapıyorsunuz. Müslüman'ın Müslüman gibi yetişmesi lazım. Batı ve batıl kültürlerin tesiriyle yetişip İslam'a hizmet etmek ve müslümanca yaşamak mümkün değildir. "Hakkı batıla karıştırmayın" diyen Rabbimiz belki de bunu kastediyordur.

İçinde yaşadığımız hayat, devamlı izlediğimiz dizilerde, takip ettiğimiz yabancı filmlerde görünmeyen bir alt yapı düşünceler vardır. Müslüman'ın kalp altyapısı sağlam olmalı, kafası sağlam olmalı, bedeni güçlü olmalı.

Kalpteki imanında asla şüpheye yer vermemeli, tereddüdü silip atmalı. Korku ve ümit arasında yaşamalı hayatı. İman esaslarını bilecek ve hakka'l-yakin iman edecektir. Tefekkürle besleyecek imanı. Bilgisi arttıkça imanı aratacak. Vahiy ile aklını inşa edecektir. Daima kaynaktan besleyecek aklını. "Ne söylediği" kadar "nasıl söylediğine" de bakacaktır.

Aklını kullanacak, kitaptan okuduklarını tefekkür işçiliğiyle dokuyacaktır. Diğer kitapları okuyacak, İslam için kafa yormuş her kafadan istifade edecektir. Kalbiyle kafası arasındaki mesafe asla açılmayacaktır. Fıkıh okurken orada kaynaktan alınan bilgilerin nasıl işlendiğini bilecek çağdaş dünya meselelerine doğru bakmasını bilecektir.

Sonra bedenini güçlü kalacaktır. Soğuğa sıcağa, sıkıntıya, darlığa dayanıklı olacaktır. Dağa tırmanmasını, yüzmesini, uzunca koşular yapmasını, gece uykusuz kalmasını, karanlıkta yol bulmasını, tabiatla baş başa kaldığında neler yapabileceğini bilmelidir. Basit bir sıkıntıda pert olmayacaktır. Organik beslenecektir. GDO'lu ve yapay yiyeceklerden uzak duracaktır.

Altyapısın sağlam gençlerle, gelecek zamanda inancın gölgesinde mutlu ve cenneti bir hayatı yaşamak içten bile değildir. İnancımız bizim için her şeyimizdir."

Ders bitti de söz yerini sukuta bıraktı ve denizin serin sularına döndü yürüyen ayaklar.