Her Müslüman Allah'ın kanunlarını sever ve Dünya'ya hakim kılmak ister.Ancak bu kanunları anlamada ve uygulamada metot eksikliği olduğu için istenilen sonuç alınamıyor.

Metodun önemiyle ilgili şöyle güzel sözler vardır:

-Kemalat Kem-Alat ile olmaz.Yani kötü malzeme ile mükemmel sonuç alamazsınız.Matkabınızın ucundaki delici yamuk olsa duvarı yırtar.

-Vusulsuzluk Usulsuzluktandır.Yani hedefinize ulaşamıyorsanız yanlış yoldan gidiyorsunuz demektir.

-Usul Asıldan önce gelir.Yani bir şeyin kuralı ondan önce gelir.Örneğin yemek asıl bir ihtiyaçtır ama her ortamda yemek yenmez.

Bütün bunlardan sonra şunu soralım.Ne yapmalı ve nerede yanlış yapıyoruz?

Önce Allah'ın kanunları ne demektir, onları anlamaya çalışalım.Allah'ın kanunları genel olarak iki bölüme ayrılır:

1-Toplumsal Kanunlar:Yani insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar.

2-Fiziksel-Tabiat Kanunları: Allah'ın tabiata koyduğu kanunlar.

Öyleyse Müslümanlar bu iki kanunu da birlikte anlayıp uygulamalıdır.Çünkü tek kanatlı kuş uçmaz ve tek kürekli sandal kendi etrafında döner durur.

Bundan dolayı Müslüman Fıkhı da bilecek,Fiziki de bilecek,Kelamı da bilecek Kimyayı da bilecek,Teolojiyi de bilecek Biyolojiyi de bilecek v.s.

Eğer Müslüman Fıkhı bilip,Fiziki bilmezse , Kelamı bilip ,Kimyayı bilmezse ,Teolojiyi bilip Biyolojiyi bilmezse bu boşluğu hurafeler ve uydurmalar dolduracaktır. Albert Einstein'in dediği gibi "Dinsiz ilim kör,ilimsiz din topal olur".

Kur'an'da Ayet kelimesi birkaç anlamda kullanılır.

-Kur'an cümlelerine AYET denir:" Elif Lam Ra. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur'an'ın ayetleridir."(Hicr,1).

-Tabiattaki varlıklar için AYET kelimesi kullanılır" Biz geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık..."(İsra 12).

-İşaret,delil,alamet v.b anlamlarda da AYET kelimesi kullanılmıştır:"Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır."(Rum,22).

Görüldüğü gibi Yüce Rabbimiz Kur'an ve Kainatı birbirinden ayırmıyor.Çünkü ikisinin de yaratıcısı Allah'tır.Kur'an Allah'ın okunan Kitabı,Kainat ise seyredilen kitabıdır.

Allah'ın Din ile ilgili kanunlarıyla Tabiat ile ilgili kanunlarını birbirinden ayırırsak oluşan boşluğa hurafeler girer.Örneğin:Ateş su ile söndürülür.Bu Allah'ın bir tabiat kanunudur.Eğer siz tabiat kanunlarını bir tarafa bırakırsanız (geçenlerde You Tube'da dinlediğim şu açıklama türü) yanlış inanışlar ortaya çıkar.You Tube'da ki kişi şöyle diyordu:"Yangın çıktığında salavat getirirseniz yangın söner".

Hiç aslı astarı olmayan bu söz bakın dine ne kadar zarar veriyor.Öncelikle böyle bir kural Kur'an'da da Sahih Hadislerde de yoktur.Böyle bir habere güvenerek yangını salavat getirerek oturup seyreden bir kişi yangının sönmediğini görünce inancı daha da sarsılır.Ayrıca salavata böyle bir iftira atmak da büyük bir vebaldır.

Hani şöyle dense ne güzel olur."Yangını bir yandan söndürürken diğer yandan da salavat getirin ve dua edin".Bu dinimizin de doğru bulduğu ve tavsiye ettiği bir metottur.

Eski alimlerimiz hem Dini İlimleri okumuşlar hem de Pozitif İlimleri tahsil etmişlerdir.Ondan dolayı da Müslümanlar o dönemde her alanda en üstün olmuşlardır.

Ne zaman ki Dini ilimleri öğrenip Pozitif ilimleri bıraktık işte o zaman bu hale geldik.İnanmıyorsanız İslam aleminin haline bakın.Fakirlik,yoksulluk,geri kalmışlık,ezilmişlik,cahillik,birbirini öldürmeler,savaşlar v.b.

Şu güzel söz halimizi ne güzel anlatıyor."Bahçemin halinden baharımı anlayın".

Abdulvasih DURAN