Böyle bir başlık, vurgulamak istediğim meselenin kıymetini hafifletir mi yoksa daha fazla dikkat mi çeker bilemiyorum. Lakin anlatmak istediğimi hemen ortaya koyayım; "Allah'ı hayatımızın merkezine almak gerektiğinden" bahsetmek istiyorum aslında. Bireysel ve sosyal hayatta ne veya neler yapacak isek önce "Rabbimiz ne diyor?" demekten bahsediyorum.

Kur'an-ı Kerim okurken susup dinlemek büyük bir adaptır. Rabbimizin hayatımızı ilgilendiren her konuda ne dediğini öğrenmek için, ibret için, örnek için okunan kelimeleri dinlemek gerekir. Fark ediyorsanız günümüzde hayatımızın daha anlamalı olması, gerçek bir hayatı yaşamamız için Rabbimizin hayat veren kelimelerine çok ihtiyacımız var.

Allahsız bir hayat, gerçek bir hayat değildir zaten.

Müslüman olduğu halde nasıl oluyor da Allah'ı hayatına katamıyor, katmıyor. Bu hal, bazı zorlama anlayışların ardında çok tutucu gelmeye başlıyor. Müslümanların hayatı seküler bir çizgide devam edip gidiyor. Gafil Müslümanların ticaretlerinde, hukuk sistemlerinde, eğlencelerinde Allah'ın sözü geçerli midir acaba?

Bu günlerde çok duyduğumuz bir cümledir ki gençlerin ağzından çağın sloganı olarak fırlıyor. "Bu hayat benim, kendi hayatıma hiç kimseyi karıştırmam" bu veya buna benzer sözlerle başta aile büyüklerini, ardından yaptıklarını kısıtlayacak, arzu ve isteklerine hudut koyacak kim varsa elinin tersiyle ötelere savuruyor.

Adam hatıra defterine not ettiklerini konuyla ilgili olması sebebiyle bir kez daha okudu.

Bir genç, "bu hayat benim hayatın değil mi, hiç kimse karışamaz" diye haykırıyordu, Bir bilen de onun ses tonundan daha fazlası ile "Hayır bu hayat senin, sadece senin değil?" cevap verdi. "Sadece senin hayatın olsaydı başına gelen üzücü şeylerden ailen de üzülmezdi. Sadece senin hayatın olsaydı başarılarını görünce dostların da sevinmezdi. Nasıl bir bencillikle böyle bir sözü sevenlerinle arana duvar gibi örersin" dedi ve devamla;

"Peki, benim deyip kimseyi dahil etmediğin hayatında hiçbir kimsenin hatırı, hiç kimsenin güzel bir nasihatinin tesiri yok mu? Yalnız, kızgın ve sinirliyken söylenmiş bu sözün ucu, hayatı ve ölümü hangimizin daha güzel amel işleyeceğini belirlemek üzere yaratan Allah'a da bir izin yok."

Bireysel özgürlük ergenlerimizin toplum içinde yapayalnız bırakıyor. Bu bireyselleşmeyi sosyal hayatta her yerde görebiliriz. Kulalıklarını takmış caddelerde yürüyen, metrolarda, otobüslerde yolculuk yapan gençlerin kulaklıkları bunun bir göstergesi sayılamaz mı?

Evlerde kaç tane televizyon var? Cep telefonlarının dürttüğü bireysellik hat safhada. Sosyal medyada yalnız takılanlar nasılsa sanal sosyalleşiyor. Hayatı gerçekten yaşamak istiyorsak Allah'ın öngördüğü biçimde yaşamak zorundayız. Acısız hayat olmaz; yokluk, korku, muhtaç olmak, maladan ve candan eksiltmekle imtihan edilebilir.

Bunların insanı götüreceği yer Rabbinin kapısı olacaktır. İsyan yok, sabırla katlanmak gerekecektir. Allah, kendisine muhtaç olmasını kuluna başka türlü nasıl kabul ettirsin? Sabırla ve namazla yardım isteyecek ki, O da ikram etsin. Her seher vaktinde "yok mu isteyen vereyim?" diye buyuran Rahmana karşı gafil Müslümanlar ne demek istiyor horlarken. "Ben şimdi istemeyeceğim, çok uykum var. Hem sonra annemden, babamdan, patrondan bilmem kimden isterim mi diyoruz"

Müslüman olarak Allah'ı hayatımıza karıştırmalıyız. Onun dedikleriyle hayatımız hercümec olmalı. Kumla çimento nasıl karışıyorsa öylece karılmalı. Hatta başarabilirsek kendimizi aradan çıkarıp O'nun yani Allah'ın boyası ile boyanmalıyız. "Beni bir an nefsimin eline bırakma Ya Rabbi" diye dua öğreten bir Peygamberin ümmetiyiz. "Kendini çıkar aradan geriye kalsın Yaradan" dizesini ne güzel söylemiş söyleyen. Bu hayat benim kimse karışamaz diyen dar kafalı, gafil, sığ düşünceli, zavallı insan, iman ettiğini hatırla ve arzularının peşini bırak ve nefsinin terk et artık.

Bu hayatta sana verilen her şeyden hesaba çekileceksin. Kibir ve gururla cehaleti birleştirip egonla çarparsan ortaya kocaman bir tanrı çıkar ki o vakit senin ondan kimse kurtarmayabilir. Alemlerin Rabbini dinle ve kendine kulluk yapmaktan kurtul. Günah içeren alışkanlıklarını, eğlencelerinin, ticaretini veya her ne varsa senden çok akıllı, senden çok bilen kuvvet ve kudret sahibine kendini teslim et...

Sus ve dinle Allah konuşuyor. Onun her dediği doğru ve sen Ona teslimiyet göster.