ALEVİ OLANLAR, PARMAK KALDIRSIN

Yeni eğitim modelinde ?inanca göre? seçmeli din
dersi planlanıyor. Doğrusu da bu... Herkes dinini öğrenebilme hakkına ve
imkanına sahip olmalı. Ancak böyle bir uygulama yapılırken çok hassas olunmalı.
İnsanların ayrıştırılmasına, inançlarının deşifre edilmesine, farklı inançların
istismar ve alay konusu edilmesine müsaade edilmemeli. Öncelikle bu konuda
hoşgörü ve saygı ortamı oluşturulmalı.

Bu tür uygulamaların sakıncalı olabilecek yönlerine
bir örnek verelim: Olay bu yılın başında yaşanır. Amasya?da bir Lisede, Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde, dersin hocası, ehlibeyt konusunu
işlemektedir.

Konunun içeriği sebebiyle öğretmen ?Kim Alevi, el kaldırsın?
diye soru sorar. Alevi olan öğrenciler el kaldırır. Bakın öğretmenin bu
safiyane sorusu nelere yol açar? O günden sonra öğretmenin bu sorusu da, Alevi
olduğunu açıkca ifade eden öğrenciler de sınıf ve okul ortamında istismar
edilir. Hassas olan bu konuda, hoşgörü ve saygı dışı gelişmeler yaşanır.

Milli Eğitime şikayetler yağar. Valilik oluru ile
öğretmen hakkında soruşturma açılır. Okula müfettiş gelir. İddialar incelenir.
Ve sonuç olarak yazımızda adı ve okulu geçmeyen öğretmenimiz hakkında disiplin
yönünden 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilir. Ayrıca görev
yaptığı okuldan alınarak il içinde başka okula verilir.

Daha önce ?Hepimiz
Aleviyiz? diye bir yazı yazmıştım. Gazetemiz Pazar Postası ekinde de bir Alevi
babası ile yaptığımız bir röportaj yayınlanmıştı. Konu Alevilik değil. Başka
bir mezhep, başka bir tasavvuf akımı, ya da başka bir din için de aynı şey
geçerli. İnanç eğitiminin ve inanç tercihlerinin istismar edilmesine izin
vermemeliyiz. Bu konuda toplum olarak hoşgörüye çok ihtiyacımız var.

POLİSLERE YASAKLANAN KELİMELER

Ülkemizde yabancı kelime kullanımı hızla yayılıyor. Emniyet
Genel Müdürlüğü buna karşı örnek bir çalışma başlattı. Bu çalışma ile Emniyet ,
Türkçenin kullanımına dikkat çekiyor. Ayrıca yabancı kelime hayranlığının
önüne geçmeye çalışıyor.

Emniyet Genel
Müdürlüğü, tüm birimlere bir genelge gönderdi. Bu genelgeye göre: Polisler,
telsiz görüşmelerinde, duyurularda, konuşma metinlerinde, tabela ve işaret
levhalarında, kendi arasında ya da vatandaşla yaptığı konuşmalarda yabancı kökenli
kelime kullanmayacak.

Bu amaçla polis teşkilatında çok kullanılan 350 yabancı
kökenli kelime belirlenmiş. Bunların yerine
türkçesi kullanılacak. Emniyette
yasaklanan yabancı kelimelere ve Türkçe karşılıklarına örnekler verelim:

1- (Agresif
) Türkçe?si: saldırgan
2- (Aktivite ) Türkçe?si: etkinlik

3-(Alternatif Türkçe?si:
seçenek, 4-Ambiyans) Türkçe?si:
ortam

5- (Analist)
Türkçe?si: çözümleyici
6-(Angajman) Türkçe?si:bağlantı

7- (Antipatik)Türkçe?si:itici,sevimsiz
8-(Bodyguard)Türkçe?si:koruma

9- (Departman)Türkçe?si:bölüm 10- (Depresyon) Türkçe?si:bunalım

11- (Dijital)
Türkçe?si: sayısal 12-(Eksper)Türkçe?si:bilirkişi

13-(Fanatizm)Türkçe?si:bağnazlık 14- (Firt class)Türkçe?si:birinci sınıf

15-(Provokasyon)Türkçe?si:
kışkırtma

ÖĞRENCİLER,
DAĞITILAN SÜTTEN ZEHİRLENİYOR MU?

Biz
ilkokul sıralarında iken kuru üzüm,kuru incir ve fındık dağıtıldığını
hatırlıyorum. Güzel bir uygulama idi. Ne hastalanan olmuştu ne de zehirlenen.

Şimdi
Bakanlık tüm öğrencilere süt içirmeyi hedefliyor. Süt çok önemli bir gıda.
Maalesef çocuklarımızın çoğu süt içme imkanına sahip değil. İmkanı olan da süt
içme bilincinden yoksun. Çocuk gelişimi açısından hayati önem taşıyan sütün tüm
öğrencilere ulaştırılmaya çalışılması çok önemli bir proje. Bu konuda Bakanlık,
gerekli prosedürü yerine getirdi ve hazırlıklarını tamamladı.

Ve bu
hafta itibari ile okullarda süt dağıtımı başladı. Ancak dağıtımın başlamasından
itibaren, 10 ilde bin 500ü aşkın öğrenci süt içtikten sonra rahatsızlandı.
Devam eden günlerde bu sayı arttı. Önemli bir sağlık problemi yaşanmadı ancak
kamuoyu süt dağıtımını tartışmaya başladı.Gelişmeler üzerine son dağıtımlarda veli imzası olmadan öğrenciye süt verilmedi.

Tarım,
Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı doktorlarının açıklamasına göre dağıtılan sütler incelenmiş ve ön bulgular itibariyle sütlere ilişkin
herhangi bir sağlık ve bozulma tehdidine rastlanmamış.Bir günde dağıtılan
toplam süt miktarı: 7.2 milyon kutu? Bu miktar içerisinde bazı öğrencilerin
süte karşı alerji ve reaksiyon göstermeleri çok normal. Sütten zehirlendiler
ifadesi yanlış. Aynı sütten içen binlerce öğrenci arasında birkaç çocuk ta bu
rahatsızlığın görülmesi de gerçeği açıklıyor.

İnceleme sonucunda ortaya
çıkmış ki; dağıtılan sütler, ne bozuk, ne de tarihi geçmiş sütler. Sütte bir
değişiklik ve katkı yok. Mikrobiyolojik bir teh yok. Süt bildiğimiz süt.Bu
projeyi politik malzeme haline getirmek doğru olmaz. Demek istediğim şu; bir
takım alerjik vakalar sebebi süt dağıtımı projesinin iptal edilip, tüm
çocukların sütten mahrum bırakılmaları doğru olmaz, diye düşünüyorum. Bırakın
çocuklarımızın ağzı süt koksun?

BAYRAMLARI STADYUM DIŞINA TAŞISAK OLMAZ MI?

Milli Eğitim kısa süre önce, 19 Mayıs Atatürkü
Anma Gençlik ve Spor Bayramının başkent dışında sadece okullarda öğrencilerle
kutlanmasına ilişkin genelge yayımlamıştı.Bu genelge bu güne kadar çok
tartışıldı. Tartışma Danıştay?a da taşındı. Ve Danıştay geçen hafta itibari ile
?19 Mayıs Genelgesi?nin yürütmesini durdurma kararı verdi. Bu karar üzerine
tartışmalar daha da arttı.

Hatta, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Danıştayın
kararına ilişkin ?Doğrusunu söylemek gerekirse hukuki bir garabet? dedi. Bakan
Dinçer?i seversiniz, ya da sevmezsiniz, kendisine muhalefet edersiniz, ya da
etmezsiniz, o ayrı bir konu. Ancak ben bir vatandaş ve bir eğitimci olarak,
Bakan?ın ?Kutlama yöntemini hep birlikte
yeniden düzenlemeliyiz? sözüne katılıyorum.

Milli ve manevi bayramlarımız hepimizin ortak
değeri. Bayramlarımız; en önemli kültürel zenginliğimiz. Bunların
yaşatılmasında bir sorun yok. Asıl mesele şu:19 Mayıslarımızı, 23
Nisanlarımızı, 29 Ekimlerimizi halkımızın da benimsediği bir tarzda, daha
coşkulu ve daha etkin bir şekilde kutlamalıyız.
Bayramlara katılımı yasalardan çok bu değerlere olan inancımız sağlamalı.

Bir vatandaş olarak ben de bayram kutlamalarının
otorite emriyle, sadece stadyumlarda yapılmasını doğru bulmuyorum.

Stadyumlarda yapılan bir saatlik gösteri hazırlığı
için öğrencilerimizin haftalarca derslerden uzak kaldığı gerçeğini dikkate
almalıyız. Yine stadyum kutlamalarının, görevli öğrencilerin ve çoğunluğu bu
öğrencilerin ailesi olan belli bir kesimin katılımdan ibaret kalmasını da
değerlendirmek durumundayız.

Okullarımızdan biliyorum. Her okul bu yıl, 19 Mayıs
bayramı için, kendi bünyesinde öğrencilerin ve velilerin katılımı ile çok
eğlenceli, geniş katılımlı, tüm öğrencilerin ilgisini çekecek etkinlikler
planlıyorlar. Konserler, yarışmalar, spor müsabakaları, ikramlar, eğlence vs..
Stadyum kutlamaları ile birlikte bu tür modern ve çağdaş kutlama biçimlerini
mutlaka değerlendirmek gerekiyor,diye düşünüyorum.