Ben senin şirkten putuna gölge etmeyeyim; sen de benim putuma dokunma mantık hesabı ile mi çarklar dönmeli? Efendiler efendisi, önderler önderi, liderler lideri, kurtarıcılar ve öncüler öncüsü en zirvelerde ümmete eller vermeye amade iki Cihan Serveri sıfatıyla bizleri tek Allah'a, tevhide ve Hilal-i İslam sancağına, imana ve Kur'an'a, Allah yasasına ve ilahi hakikate, peygamberler yoluna bağlı kalmaya çağırırken;

En güzel tebliğler Resulden...En hak ve hayr sözler yine Ondan...En vakarlı ve sağlam duruşlar ondan...En sarsılmaz kaleler ve surlar ondan...En taviz vermez ilkeler ve sünnetler yine ondan...En ahlaklı imanlar ondan...En candan adanışlar ondan...En sağlam duruşlar ondan...En edep ve haya timsali olmaya layık libaslar ondan...En Saliha kadınlar onun Nisa'larından...Öyleyse başka efendiye ne gerek ...Başka yolu şaşmış lidere ne gerek...Başka dünyanın bataklığına sürükleyen ahiri unutturan kurtarıcıya ne gerek...Başka Allah'a tapar gibi kendine taptıran sahte sofuya ve şeyhe ne gerek

Başka kendine kulluk ettirmeye ezberlere koyulan, sorgulamayı ve Allah'a yönelmeyi es geçen, tüm tevhidsel haklarını efendisine havale eden kendisi kula kulluğu öğreti ve huzurunda titreteceği sahibi belleyen kula kulluk ediciye ne gerek. Başka heykeller gölgesinde şirke boyun eğip Peygamber resulü hiçe sayan ilahının kölesi olmuş Allah'ın tek ilah olduğunu bellemez tapıcıya ne gerek.Şirkler gölgesinde toplanmış heykele tapıcılar ve efendisine kulluğa ve köleliğe tevhidini peşkeş çekiciler...

Al gülüm ver gülüm...Ben senin putuna laf etmem sen benim efendime gölgelik etme...Ben senin heykeline dil uzatmayayım ve büyüğümüzdür diye tevhid meydanlarında nesilleri uyutmaya anayım...Sen benim efendime bir şeycikler deme nesilleri ezberler gölgesinde sorgulamaz ve tevhid yolu gitmez çıkmaz sokaklarda ve şirkin geçitsiz labirentlerinde dolandırayım.

Sen benim efendime dokunma ben halkı üfürükle, okunmuş suyla, muskayla tevhidin sürgününe şirkin kucağına atayım. Ben senin heykelden putunun Allah yasağı olduğunu, meydanları putlarla doldurmanın lanetlenişe ve şirke kapılar açtığını Ebu Cehillere günler doğurduğunu, firavunların ilahtan putlarına kapılar açtığına hep Fransız kalayım...

Ne ala dünya...Niye varız o zaman? Nesiller nehrini heykelden putların güdümüne mi bırakalım? Nerede Hz İbrahim'imizin heykelleri yerle yeksan eden, tek Allah'a çağıran tevhid ahdi...Nesiller masumiyetini ve duruluğunu şirkin kirli sularının akışına mı bırakalım? Nerede ateşe atılırken dahi ne güneşe ne Ay'a sadece ve sadece tek Allah'a inanıyorum, Allah'tan başka ilah tanımıyorum diyen ilahi İbrahimler ahdi?

Nerede peygamberimizin Kabe'deki tüm putları kıran ve yerle yeksan eden tevhidler yolundan dönmezliği...