# 10 Nisan 2017 #


Karanlıkların ve kötülüklerin kol gezdiği şu yalan dünyada, karanlığa ve kötülüğe boyun eğmeden ayakta duran insanların karşısında saygıyla eğilmiyorum; onları ayakta alkışlıyor ve tebrik ediyorum.

Çünkü kul sadece Rabbinin karşısında O'nun huzurunda eğilir.

Her şeyin bir ölçüye göre yaratıldığı şu düzende ölçüsüz yaşamak haddi aşmak demektir ve Rabbimiz haddi aşanları sevmez, hem bu dünyada hem de ahirette hesabı sorulur.

Kul sorulan bu hesabı "er ya da geç" diye tabir eder ya aslında sorulan hesap ne erkenden, ne de geç sorulmuştur tam zamanında sorulmuştur da biz aciz kullar onun zamanını bilememişizdir.

Çok şükür Rabbim aldığımız her nefeste biz kullarına hala fırsatlar verdiğin için, "Yine mi, yine mi?" demeden bizleri huzuruna aldığın için Sana şükürler olsun.

#10 Nisan 2020#

Yıllar geçse de insanların fikirleri değişmiyor. Daha doğrusu doğru olan ve yanlış olan değişmiyor. O zaman seçim bize ait. Rabbimiz bizlere aklımızı boşa vermedi ki! Akledip düşünelim diye verdi.

Aklımızı kullanmak demek sadece akıl ile hareket etmek demek değil bana göre.

O aklı vicdan ile yoğurarak Rabbin rızası doğrultusunda hareket etmek demektir. İnsan aklı tek başına doğrunun peşinden gidebilir mi ya da sadece vicdan doğruyu bulabilir mi?

Bu soruların cevaplarını düşününce aslında akıl ve kalbin bir bütün halinde çalıştığını daha net bir şekilde görebiliyoruz.

Ne sadece akıl ne de sadece vicdan ,o yüzden ihtiyacımız olan tek şey " Akıllı Vicdan " ya da " Vicdanlı Akıl".

İnsan kendisini bunlardan hangisine yakın hissediyorsa o yönden ilerlesin. Nasılsa ulaşacağı yol aynı. Akıl ve kalp birleşince geriye sadece doğruluk kalır ve sadece doğruluk konuşulur.

Öyleyse karanlığa ve kötülüğe boyun eğmeden ayakta duran insanlar doğrunun peşinde olan doğruyu konuşan é akıllı Vicdan " ya da "Vicdanlı Akıl" sahipleridir.

İşte o insanlar doğruya giden yolda birer adrestir, öyleyse o insanları ayakta alkışlıyor ve tebrik ediyorum.

Akıl ve kalbin birleştiği insanlardan olmak dileğiyle...