Akbıyık Sultan, Ahiyan-ı Rum temsilcisidir. Kendisi, Bursa'da ikamet etmekle birlikte; İnegöl/Tekke Köyü'nde tesis eylediği zaviye ve yakın çevresinde yer alan mezraa ve çiftlikler ile asırlar boyunca yöredeki sosyal hayatı, derinden etkilemiştir.

Hatırlanacağı üzere Baba Sultan, Orhan Gazi devrinde yaşamıştır Akbıyık Sultan ise Sultan I. Murad, Yıldırm Beyazıt, Çelebi Mehmed, Sultan II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed devrinin ilk yıllarında yaşamıştır. 1456 yılında Bursa'da Hakk'a yürümüştür.

Akşemseddin ile birlikte İstanbul fethine de iştirak eden Akbıyık Sultan, Nimel-Ceyş yani Peygamberi müjdeye nail olan mutlu ordu eri unvanına sahip müstesna kişilerdendir. Asırlık bir çınar misali uzun bir hayat yaşamıştır.

Bursa'da kendi adıyla anılan tekke derununda yatmaktadır. İstanbul'da ve İnegöl/Tekke Köyü'nde görülen ve kendisine izafe olunan mezar, gerçek mezar olmayıp merkad tabir olunan birer hatıra mezarıdır.

Öyle görülüyor ki, İnegöl, kuzeyden Ahi Geleneği ile çevrilmiş; güneyden ise Babi Geleneği ile sarılmıştır. İnegöl-şehir merkezinde ise her iki geleneği şahsında birleştiren ve noktacı lakabı ile anılan K?sım Efendi yer almıştır. Orhan Gazi'nin, Baba Sultan/Geyikli Baba'yı takdir edip O'na destek sağladığı gibi Sultan I. Murad da Akbıyık Sultan/Ahmed Şemseddin Efendi'yi takdir etmiş ve de o'nu, desteklemiştir.

K?sım Efendi ise Hamza Bey-zade Derviş Mehmed'in himayesinde İnegöl'de -şehir merkezine mücavir olan- İrmiyaz/Atışalanın'da tekke ve zaviyesini kurmuştur.

Tarihi kaynaklara göre: İmad Bey Karyesi (ki Ova-Akbıyık'tır) Timar-ı Naib Oğlu.Hüdavendigar zamanında Anastas yeri imiş. Sonra Merhum Sultan Murad Han Hüdavendigar, Akbıyık'a mülklüğe vermiş. O da Akbıyık Tekkesi'ne vakfetmiş, on çiftlik yerdir ve beş has çiftlik yerdir,

Akbıyık Sultan, Ahilik geleneğinin temsilcisi olan Ahmed Şemseddin Efendi, Hacı Bayram-ı Veli'nin müridlerinden ve Akşemseddin Hazretleri'nin de arkadaşlarındandır. Akbıyık veya Akbıyık Sultan lakapları, ona sonradan verilmiştir. Asıl adı, Ahmed Şemseddin'dir.

Bu zat, irşad ve tebliğ hizmetlerini sunarken O, alışılmışın dışında bir yol izlemiş ve bir çok mutasavvıf şeyhin hilafına, Fakrı değil Ğınayı, yani zenginliği seçmiştir. Bu nedenle de sahip olduğu -bir diğer ifadeyle- sahip kılındığı mal varlığını, vakıf statüsünde hayri hizmetlere harcamıştır.

Asırlar boyu İnegöl yöresini etkileyen bu Ahi Geleneği, bazı yerleşim alanlarına isim olarak da verilmiştir.öz gelimi, Bursa-Kestel Kasabası'nın tarihi belgelerdeki adı, Karye-i Ahi'dir. Halk dilinde Ağı Dağı diye anılan ve İnegöl Ovası'nı kuzeyden saran Cebel-i Kırş'in adı da Ahi Dağı diye anılmaktadır.

Günümüzde Küçük Yenice/Yenicemüslim olarak bilinen köyün bir diğer adı da Karye-i Ahi'dir. Hamamlı Köyü'nün ilk ismi de Karye-i Ahaveyn'dir.