AK Parti yıllardır Türkiye?de var olan eski siyaset anlayışına, devletin vatandaşına bürokratik, o kaba ve suratsız bakışına tepki amacıyla doğmuş, yıllarca iktidar olmasına rağmen devlete (bürokratik ve askeri anlayışa) muhalif olduğu için girdiği tüm seçimleri kazanmış bir siyasi parti. Seçimleri kazanması makarna ve kömür gibi komik gerekçelerle anlatılmaya çalışılsa da millet, devletten memnun olmadığını dile getirirken, 2002 seçimlerinde de eskiye ait ne varsa hepsini silip atmış ve yeni bir Türkiye özlemini ifade etmişti. AK Parti, eski düzen anlayışına muhalif olduğunu her daim ifade etmiş, kimi zaman yargıyla, kimi zaman orduyla, kimi zaman üniversitelerle kimi zamanda hepsinin hamisi konusunda bulunan en büyük muhalifi Cumhurbaşkanı Sezer ile didişmiş; bazen sonuç almış bazen de geri adım atmak zorunda kalmıştı.

AK Parti bürokraside, yargıda, orduda ve üniversitelerde iktidar olmak için öncelikle Çankaya?nın sahibi olması gerektiğini biliyordu ve Gül?ün cumhurbaşkanlığı ile de bu sürecin fitili yakıldı. Yargıda özellikle CHP kadrolaşmasının önüne geçilme adına HSYK?da değişikliğe gidildi. AK Parti muhalifliğini bir siyasi parti temsilcisiymişcesine yapan savcıların yerine kendine daha yakın isimler seçildi. Orduda darbecilerin temizlenmesi için düğmeye basıldı. YÖK?ün başına aynı yoldan isimler atandı. Bürokrasi de tam anlamıyla AK Parti?nin eline geçince AK Parti=devlet denklemi de kurulmuş oldu.

AK Parti?nin devletleşmesi tıpkı ANAP örneğindeki gibi AK Parti?nin vatandaş önceliğini devlete bırakmaya başlamasına yol açacaktı ki bu da ANAP gibi AK Parti?nin sonunu hazırlayacak en temel hata olurdu. Bütün bu tespitlerin içerisinde AK Parti?nin zaman zaman devletleşen, zaman zaman da devletçi anlayışın uzağında vatandaşını önemseyen 2 farklı olayı paylaşacağım.

Yapımı süren Sulama tesisinin çalışmalarını yerinde inceleyen AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile Cuma günü Güzelyurt köyündeydik. AK Partililer ve basın mensupları ile beraber? Şahin orada ?Eskiden devlet İnegöl?e yaklaşık 25-30 km uzaklıkta, 800 metre rakıma sulama tesisi yapmakla uğraşmazdı? dedi. Burada devletin önceliğinden, devlet vatandaşın bir hadimidir anlayışından dem vurdu. Bu madalyonun bir yüzü?

Hatay milletvekilinin oğlunun polisi sıraya dizmesi ve hesap sorması olayını bilmeyen yok. Gündemden düşmeyecek gibi? Bırakınız milletvekilini, oğlunun çıkıp bir emniyet müdürlüğünde polislerden hesap sorar hale gelmesi ben devletim hatta oğlum dahi devlet anlayışının yavaş yavaş parti içerisinde kökleştiğinin göstergesi?

Hangi AK Parti sorusunu sormamız gerekirse eğer AK Parti, Hüseyin Şahin?in dediği gibi 25-30 km uzaklıkta belki de nüfusu 150-200 olan bir köyü düşünecekse asla Mesut Yılmaz?lı ANAP olmaz. Fakat AK Parti Hatay milletvekilinin oğlu örneğindeki gibi ben devletim ve sizden hesap sorarım anlayışında olursa sonu ANAP?tır ve E?lerden seçime dahi giremeyecek hale gelecektir. Ben Başbakan?ın yerinde olsam Hatay milletvekili ve oğlu başta olmak üzere tüm sülalesini karşıma dizer, akıllı olmaları konusunda uyarırım.