Her okuduğum kitabı tanıtmadığımı söylemeliyim. Bazı kitapları okusam da bir sebebe dayanmaksızın tanıtmadığım olur. Bir başkasının vakit kaybetmesini, okumasını arzulamam. Buna rağmen okuyup da tanıttığım kitapların herkese, bana olduğu kadar, faydası olabileceğini düşünmem.

Ah Tuna Vah Tuna isimli eserin muharriri/yazarı Samiha Ayverdi Hanımefendi. Bunu mutlaka tanıtmam gerekiyor, diyorum zira bir kitaptan elde edeceğiniz her ne varsa bu kitapta bulabilirsiniz.

Lakin bir nokta çok önemli, Yahya Kemal'in "anamızın sütü gibi helal güzel bir Türkçe" cümlesinin somutlaşmış hali bir eser bu. Nedenlerimin evveli işte bu mükemmel İstanbul Türkçesi... Harika bir anlatımı da katma değeri.

Bir eser öncelikle anlaşılır olmalı ve insanın fikri dünyasına dokunabildiği kadar his dünyasını da tatmin ve inşa etmeli. Cumhuriyetten sonra ve özellikle son dönemlerde oluşan bu dil boşluğunun kapatılması noktasında okuyucuyu sarıp sarmalamalı ve sadece muhabbetinden dolayı da okunması gerektiğini kabullenmeli.

Kubbealtı Neşriyatının genellikle yazarları bu anlamda, milli ve manevi değerlere kıymet veren ve bunu güzel İstanbul Türkçesi ile kaleme alabilen yazarlardan oluşuyor diye önkabulüm var sanırım. 1905'te doğmuş Cumhuriyetin ilk yıllarını gençken yaşamış, kültürlü bir neslin öncülerinden olan yazarın, eski ile yeni olanın arasında yaptığı mukayeseler satırlar arasında bize farklı ipuçları vermekte.

Kitabın, İstanbul Rüya Görüyor, Küçüksu, Göksu, Güzelce Hisar ve Anadolu Hisarı gibi başlıkları altında zemine dair yazılarında bir seyahatname tarzı hissettirse de Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinden ziyade bir şairin veya bir edebiyat üstadının kaleminden çıkmış havası verir ki öyledir zaten. O dağları, bayırları, kıyıları, köşeleri, ağaçları bir insanmış gibi anlattığı tüm güzellikleri sizi içine çekebilir.

Bazen de Dayı Bey, Tesirli Zille, Kavas İlyas Ağa, Kavalalı Nimet, Fuat Paşa gibi tanıdığı kişilere çok değişik açılardan kaleminin ucuyla dokunuyor yazarımız. Böylece o kişi üzerinden geçmişle kültürle canlı bağlantı kuruyor.

Kula verilen Söz, Aile Varsa Devlet de var, Ana Hakkı, Türk Saygısı yazılarında olduğu gibi değer yargılarımızla alakalı bağlantı kuruluyor.

Ayrıca tüm yazıların son paragrafında bir ders çıkarma, bir tespit yapma dikkati çekiyor.

Altı çizili satırlardan bazılarını buraya kaydetmeden size o tadı nasıl verebilirim değil mi? Şimdi birkaç satırını birlikte okuyalım:

"Ah Tuna Vah Tuna" isimli kitabın önsözünde "Selam-Kelam Niyetine" yazısının giriş kısmında büyük bir zevkle hayranlıkla okuduğum kitaplardan biri. Samiha Hanımefendi 69 makalesi ile karşımıza 69 renkli fotoğraf koyuyor, o fotoğrafların her birinde kendimizi ve çeşitli özellikleriyle milletimizi görüyoruz Bana göre yetmiş odalı muhteşem bir saraya benzetiyor, diyor Yavuz Bülent Bakiler. Bir üstadın özetlercesine yazmış olmasından sonra benim böyle bir yazı kaleme almam belki biraz edebe mugayirdir (aykırıdır) ama herkesin baktığı şey aynı olsa da gördüğü farklı olabilir önkabulüne dayanarak neler hissettiğimi kaydetmek istedim.

Günlük konuşma dilinin akıcılığı yanında uzun cümlelerin ahenkli ifadeleri de okuyucuyu yani beni mest ediyor. Ayrıca Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilmiş bazı uygulamaların yanlış olduğu vurgusu da dikkatimden kaçmıyordu. Mesela hilafetin kaldırılması konusundaki tespiti oldukça isabetlidir bana göre.