AĞIZ KOKUSU YUVA YIKIYOR

Ağzınız kokuyor olabilir. Ağız kokusunun en kötü tarafı da, siz bunun farkında olmazsınız çoğu kere.

Ağzının koktuğu söylenen birçok kişi, ağız kokusu yüzünden konuşmaktan ve iletişimden kaçar. Hatta ağız kokusu, evli kişilerde boşanmalara bile neden olabilir.

Çiftlerden birisi, eşimin ağzı kokuyor şikayetiyle mahkemeye başvurduğunda, hakimi ikna edebilir.

Ağzı kokan insan eğer çalışıyorsa, bu koku mesleği açısından da teh oluşturabilir.

Bu nedenle ağız kokusunun ciddiye almak gerekiyor.

Ağız kokusu dişlerden kaynaklandığı gibi, mide bozukluklarından da kaynaklanabilir.

Ağız sağlığına önem vermeliyiz. Dişlerimizi temiz tutmalıyız. Bakımını ihmal etmemliyiz. Diş taşlarından kurtulmalıyız. Ağız iltihaplarını ve diş çürüklerini tedavi ettirmeliyiz.

Ağzımızın kuru kalmasının önüne geçmeliyiz. Yoksa ağzımız kokar. Ve bu koku, işimizi de, yuvamızı da, arkadaşlığımızı da batırabilir.

ZEMZEM SUYUNUN SIRLARI

Zemzem, Dünyanın bilinen en eski suyu. Zemzem suyu Hz.İbrahim?den beri içiliyor. Zemzem, Cebrail (a.s)?ın kanatlarını vurduğu yerden kaynayan mübarek bir sudur. Zemzem cennet suyudur.

Binlerce yıldır, çölün ortasında, kurumadan, bozulmadan, kirlenmeden, yosun tutmadan akmaktadır. Bu mukaddes su, her sene hac ve umre için gelen milyonlarca Müslüman?ı besler, yine de hiç azalmaz.

Kabe?nin karşısından çıkan zemzem suyunun bereket ve hikmeti sadece Müslümanların değil, batılı bilim adamlarını da hayretler içinde bırakıyor. Alman bilim adamı Dr. Knut Pfeiffer, onlardan biri.

Ren Nehrinin suyundan içen kişinin enerjisinin azaldığını belirleyen Dr. Pfeiffer, sular üzerine araştırma yaparken tesadüf eseri bir miktar zemzem bulur. Yaptığı deneyler sonucunda, zemzem suyundan içtikten 35 dakika sonra insanın rahatladığını ispatlar.

Araştırmaları sonucunda, Zemzemin mayalama özelliği bulunduğunu, bir bardağının bir kova şebeke suyunu temizlediğini, zemzeme çevirdiğini keşfeder. Bilim adamı diyor ki: Zemzemde öyle bir enerji var ki başkasını değiştirir ama kendi değişmez.?

Japon bilim adamı Dr. Masura Emoto da, Zemzem suyunun, sesler karşısında farklı şekillere dönüştüğünü keşfetmiş. Japon bilim adamı, zemzemin çan sesinde kristallerinin karardığını, Kuran-ı kerim ve ezan sesinde ise parlaklaştığını ve netleştiğini belirlemiş.

İncelemede her bir kristalin, Kâbe-i muazzamaya benzeyen bir doku oluşturduğu tespit edilmiş.Dr. Emotoya göre zemzem, fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından yeryüzündeki bütün sulardan çok farklı ve suların en kalitelisi.

Dünya Sağlık Örgütünün raporlarına göre, zemzem en içilebilir ve sağlıklı suların başında geliyor. Amerikada yapılan test sonuçlarında, dünyada içinde mikroorganizma ve bakteri bulundurmayan tek suyun zemzem olduğu ortaya çıkmış.

ÇÖPE ATILAN DEĞERLER

İngilterede Cat Fletcher isimli bir kadın, evindeki hiçbir eşyaya para ödememiş.

3 odalı evindeki tüm eşyaları parasız bulmuş. İngiliz Kadın, beyaz eşyalardan mobilyalara, küçük ev aletlerinden perde ve battaniyelere kadar tüm eşyaları bedavaya mal etmiş.

3 çocuk annesi, 49 yaşındaki Fletcher, evindeki tüm eşyaları ikinci elden temin etmiş.

Nasıl mı?

İnsanların kullanmayıp, çöpe atmayı düşündüğü eşyalarına talip olmuş. Özellikle, mahallesinde komşularının çöpe atılacak eşyalarını değerlendirmiş. Bu şekilde en az 20 bin sterlin tasarruf sağlamış.

Parasızlıktan mı bunu yapmış? Çok mu fakirmiş? Hayır?

Bayan Fletcher diyor ki: Hiç gocunmuyorum. Bunda utanılacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu şekilde hem paramı daha etkin kullanmış oluyorum hem de çöpe atılacak eşyaları değerlendirmiş oluyorum

Bu haberle vermek istediğim mesaj şu: Bizim için çöp olan bir çok şey, başkaları için o kadar çok değerli ki. Tek şeyi örnek vereyim: ekmek? Dünyada her gün milyonlarca ekmek çöpe gidiyor. Ve bu ekmeklere muhtaç olan o kadar çok insan var ki?

Çok israf ediyoruz çok? Ömrümüzü, sağlığımızı, sevdiklerimizi, eşyalarımızı, kıyafetlerimizi, ekmeğimizi?

BANA ARKADAŞINI SÖYLE

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s) arkadaşlık hakkında şöyle buyurmuşlardır:

Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle arkadaş ve dost olacağına dikkat etsin

Anne babalar, çocuklarının arkadaşları konusunda endişelenmekte ne kadar haklılar. Özellikle ergenlik çağında, çocuk için arkadaş daha büyük önem taşıyor.

Bu sebeple, çocuğuna iyi arkadaş ve örnek bir çevre sunmak, anne babanın başlıca görevidir.

Arkadaşlarının etkisiyle bir çok çocuk kötü alışkanlıklar edinir. Kötü davranışlarda bulunur. Suç işler. Çocuklarımızın arkadaş kurbanı olmasını hiç birimiz istemeyiz.

Belli bir yaştan sonra çocuk, anne babasından çok arkadaşlarını dinler. Çocuk ile aile arasında çatışma başlar. Sorunlar yaşanır.

Bu sorunların tek çözümü vardır: Doğru arkadaşlıklar?

BİZİM ÇOCUKLUĞUMUZ

Bizim çocukluğumuzdan bahsedeceğim size. Bizim çocukluğumuz 80?li yıllarda yaşandı. Bize sorarsanız hala çocuğuz gerçi...

Bizim çocukluğumuzda, cep telefonları yoktu. Evlere yeni yeni telefon bağlanıyordu. Telefon görüşmesi yapmak demek, telefon kulübelerinde sıra beklemek ve jeton kullanmak demekti.

Bizim çocukluğumuzda, internet yoktu. Tv kanalları yoktu. Televizyon demek TRT demekti. Üstelik renkli yayınlar ve televizyonlar yeni yeni yaygınlaşıyordu. Biz o yıllarda, Sezercik filmlerini, Kemal Sunal filmlerini, Metin Akpınar ve Zeki Alasya flimlerini severek izlerdik. Haftada bir Türk filmi çıkar. Ve biz o anı hiç kaçırmazdık. Barış Manço`nun `Adam Olacak Çocuk` programı gibi, adam gibi programlar vardı. Bir Dallas dizisi bozuyordu kültür yapımızı o zaman?

Hafta sonları erken kalkıp çizgi film izlemeyi hevesle beklerdik. Ninja Kaplumbağaları, Bay Meraklı, hala aklımızdadır bizim.

Bizim çocukluğumuzda mp3 çalarlar, mp4 cihazlar yoktu. Evlerde kocaman radyolar vardı. Teybi olanlar çok şanslıydı. Cd, disket filan henüz çıkmamıştı. Kaetler ve plaklar vardı. Kaseti başa ya da ileri almak için kasetin deliğine kalem sokup havada çevirmek, nasıl olur, biz çok iyi bilirdik.

Bizim çocukluğumuzda, internet cafeler, halı sahalar, oyun salonları filan yoktu. Bütyüklerin kahvehanesini bilirdik biz. Oraya da yaşımız küçük diye almazlardı. En güzel oyun alanı sokaklar ve çayırlardı bizim için. Akşam ebesi, saklambaç, uzun eşşek, yakan top ya da ortada sıçan gibi ne oyunlar bilirdik biz. Kola kutusunu ezip, kağıttan çoraptan top yapıp, futbol oynardık. Oyunun en güzel yerinde annemiz, bize bağırarak ya eve çağırırdı ya da bakkala gönderirdi. (Devam edecek)

İNANCIYLA ÜNLÜ KALDI: SERAP AKINCIOĞLU

Kimi sinema, kimi müzik kimi de podyum dünyasının ünlüleri. Aralarında taçlı güzeller, mankenler ve filmlende rol alanlar var. Gençler onlara özeniyor.

Ama onlar, günün birinde yaşadıkları pırıltılı dünyaya veda edip, manevi dünyaya sığınıyorlar. İşte o ünlülerden biri: Serap Akıncıoğlu?

Akıncıoğlu, yaşadığı süreçte ünün, zenginliğin ve başarının geçici olduğunu görünce kendi deyimiyle koşarak o dünyadan kaçmış. ?Dışarıdan güzel görünen yaşantının gerçek yüzünü çok iyi biliyorum? diyor.

Serap Akıncıoğlu, oyuncu ve köşe yazarı. 1972 yılında İzmirde doğdu. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosunda iki yıl eğitim aldıktan sonra özel bir tiyatroda iki sene çeşitli oyunlarda rol aldı. Türkiye Yüz Güzeli Yarışmasında birinci seçilmesinin ardından fotomodellik yapmaya başladı. İz Peşinde, Tetikçi Kemal, Danimarkalı Gelin, Güneş Yeniden Doğar gibi çeşitli film ve televizyon dizilerinde rol aldı.

Danimarkalı Gelin filmi ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

Dine nasıl yöneldiğini şöyle anlatıyor: ?Danimarkalı Gelin filminde En iyi kadın oyuncu ödülünü almıştım ve genç yaşta gelen başarı beni etkilemişti. Tam o yıllarda dünyada elde edilen ünün, zenginliğin, başarının geçici olduğunu düşündüm. Ahiretin farkına vardım, ölümü çok fazla düşündüm. Tesettüre girmem ve İslam ahlakına uygun bir hayat tarzını seçmem bu şekilde oldu.?

?Hayatımda ilk defa Allaha karşı utancı, mahcubiyeti yaşadım. İlk defa hayatım boyunca gerçeği hiç düşünmediğimi fark ettim. Beni yaratan Allah, her nimeti veren Allah, sağlık ve güzellik veren Allah ve ben o yaşıma kadar Allahı hiç gereği gibi tanımamışım, düşünmemişim, şükretmemişim, tek bir rekat namaz kılmamışım. Sadece bir şeyler istediğimde dua etmek değil, her an dua etmek, şükretmek gerektiğini anladım.?

1993 yılında sahnelere veda ederek dine yöneldi. 1996 yılında Nura Yöneliş ve 1997 yılında da Rabbe Daha Yakın isimli kitapları yayınlanmıştır.

Serap Akıncıoğlu artık, yazdığı yazılarla ve kitaplarla, hazırladığı sohbet programlarıyla, sürekli tebliğ yapıp insanları Kuran ahlakına çağırıyor

SİGARA STRES YAPIYOR

Sigara içen değerli kardeşlerim. Sigara bu kadar zamlanmışken ve sigaranın zararları bu kadar net ortaya konmuşken, bazı şeyleri açık açık konuşalım.

Bu sigara adamı öldürmüyor, gebertiyor. Hem de yavaş yavaş?

Derdim var,stresim var, diye sigara içenler de hikaye anlatmasınlar. Çünkü yapılan araştırmalarda, sigaranın stresi azaltmadığı ortaya çıktı.

İngilterede bilim adamları 500 kadar sigara tiryakisi üzerinde araştırma yapmışlar.

Oxford Üniversitesi ve Kings College Londondaki bilim adamlarına göre: Sigara içmek, iç sıkıntısına yol açıyor.

Sigarayı bırakmaktan da korkmayın. Yine bilimsel araştırmalara göre; Sigarayı bırakmanın zannedildiği kadar sıkıntıya yol açmadığı belirlenmiş.

Yıllardır sigara içiyorum, bana bir şey olamz demeyin.

Sigara bu, kime ne zarar vereceği belli olmuyor. Her bünye farklı? Kiminin ciğerini, kiminin boğazını, kiminin ayağını, kiminin sevdiklerini, kiminin ömrünü, kiminin parasını alıyor sigara. Üstelik sigara içenin dirisi de pis kokuyor, ölüsü de..

Daha çok şey var, sigaraya dair söylelenecek ama inanın değmez. Her şey siz de bitiyor. İrade meselesi bu. Bıraktım der ve kararlı olursanız, bu şeytandan kurtulmanız mümkün.

YARDIM TOPLAYANLAR DİKKAT

İnegöl?ümüz yardım ve bağış faaliyetleri açısından zengin bir yer. Tüm yardım severleri ilgilendiren bir haberimiz var.

İçişleri Bakanlığı, yardım toplama faaliyetlerine yeni düzen getiren bir tasarı hazırlamış.

Dernek ve vakıfların yürüttüğü yardım, bağış, aidat toplama faaliyetlerinde bir sorun yok. Bunlar kanunun dışında tutulmuş.

Tasarıya göre kamu görevlileri, görevleri esnasında yardım toplama faaliyetine katılamayacak.

Yine tasarıya göre, siyasi partiler yardım toplama faaliyetinde bulunamayacak.

İzinsiz toplanan yardımlara devlet el koyacak.

Yardım paralarını menfaati için kullananlar, 5-12 yıl hapisle cezalandırılacak.

İzinsiz yardım toplayana 500 lira, kimlik göstermeden toplayanlara ise 200 lira idari para cezası kesilecek.

Dünyalık cezalar bir yana, hayır işlerinin veballi işler olduğunu unutmayalım. Hayır ve yardım paralarındaki kul hakkı, hiçbir şeyde yoktur. Bütün Müslümanlardan nasıl helallik alacaksınız? Mümkün mü? Bu paraları menfaati için kullananlar 2 dünyada iflah olmazlar. Bu sebeple bu işlerde görevli olanlar çok hassas olmalılar.