Ayasofya'nın açılışı gönlümüzde büyük sevinç patlamalarına sebebiyet verdi. Böyle patlamaların ardından gözyaşı yağmurları sel olup akar gider çoğu zaman hisli yüreklerde. Yıllarca süren hasret, özlem, bekleyiş yerini vuslata bıraktı ve gitti. Şimdi kucaklaşma zamanı... Şimdi kıyama durma zamanı... Şimdi fetihle hemdem olma zamanı.

Büyük, daha büyük, daha da büyük sevinçlerimizi anlatabileceğimiz bir çok kelime yetersiz kalır...Lakin inancımızda teşekkür anlamına gelen "Elhamdülillah, hamd olsun yüce Rabbimiz'e... Allahu Ekber, Allahu Ekber" sözleri yüreğimizi dolduruyor.

"Kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain/tatmin olur" buyuran ayetin ilhamıyla yine Rahim olana şükrediyoruz.

Buna benzer bir olayda Hicrettir. İki kişiyle Mekke'den ayrılıp sekiz yıl sonra on bin kişilik ordusuyla Mekke'ye giren Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)in devesi üzerinde iki büklüm olmuş şekilde "Ya Rabbi her şeyi yapan Sensin. Ya Rabbi her şeyi yapan Sensin...deyip derin hamdlere gark olmuştu. Çok büyük sevinçler, çığlık atmakla teskin olacağa benzemez. Sessizliğe gömülmek gerekebilir bazen.

Anlamın ruhumuzun zirvesine ulaştığı bu hali anlatacak harflerin birlikteliği de aciz kalınca bizi de çaresiz bırakıyor. İstanbul yeniden fethedilmişcesine seviniyoruz. "Ayasofya'nın dirilişi" dedi Reis... "ümmetin dirilişi"dir. "Ayasofya'nın dirilişi Kudüs'ün intifasıdır." "Ayasofya'nın dirilişi Fatih Sultan Mehmet'e vefa borcunun ödenmesidir." Ayasofya'yı açma Türk siyasetinde, o koca mabed kadar cesaret isterdi ve bizler de bugün bu cesareti Cumhurbaşkanımız da gördük. Cesur oldu, dik durdu, meydan okudu... Her anında yanında olmaktan gurur duyduk. Recep Tayyip Erdoğan'ı bir bedeni/ceset içinde görmek onun ete kemiğe bürünmüş halini görmektir. Kültür dünyası, inanç dünyası, mazisi ve ufuklar aşan hedefleriyle milletimizin gerçek lideridir.

86 yıldır mahsun bırakılmış Ayasofya'nın camiye döndürücü küçümsenecek bir olay değildir. Belki de başka herhangi bir icraatla (yol yapımı, barajların inşası, hastanelerin bitirilmesi ve benzeri) karşılaştırılacak bir olay da değildir. Kendi başına anlamı olan, değeri kendi içinde olan ve çağlarca konuşulabilecek bir destandır.

Cumhurbaşkanımızın yüreğini yüreğimizde hissediyoruz. Sevincini, heyecanını, paylaşıyoruz. Onun zamanında yapılan dev yatırımların en güzelinin üzerinde bir eylemdir Ayasofya'nın camiye döndürülmesi.

Cümleler uzadıkça heyecanımın ateşi geçiyor hissediyorum. Fakat ben istiyorum ki sevincim dipdiri, capcanlı kalsın. Seccademi gözyaşlarımla yıkarken hamd makamında saatlerce kalmak da istiyorum.

Hani dede olanlar der ya: "torun sevgisi başkadır." Bizim için Ayasofya'nın açılması da aynı bambaşka bir heyecandır, icraattır, eylemdir.

geçen gün delikanlım biri Ayasofya gitmek için metroya biner. "Metroda bağırmamak için kendimi zor tuttum, insanları rahatsız etmeyeyim istedim ama metrodan inince Ayasofya'ya ulaşan İstanbul sokaklarında içimden gelen büyük bir coşkuyla "Allah'a hamdolsun, Ayasofya açıldı Ayasofya açıldı diye nara atasım geldi."

"Allah'ın mescitlerini, Allah'a ve ahiret gününe iman edenler inşa eder" ayetini de not düşmek gerekir Ayasofya'nın açılışına katkı sunmak için. Ayrıca o tarihi güne şahitlik olmak için orada Ayasofya'nın önünde bekleyenler ve de açıldıktan sonra bizim gibi sevilenler için.

"Dayan kanlı mescid Mescid-i Aksa.Bu zulüm işkence sürmez asla Filizleniyor kutsal, yüce dava Kafirlerin yapmadığı kalmadı. Filistin Filistin Resul yılmadı." dizellerinden ilhamla "zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın"dedik ve yürüdük.

Necip Fazıl'ın Ayasofya konferansında kurduğu tüm cümlelere katıldığımızı hatırlatarak; "Ayasofya'nın bir gün mutlaka mutlaka açacağına" inandık, Türk'ün mana ve mefkuresini burada gördük. Şimdi de bunu yaşıyoruz ve geleceği de bundan sonra şanlı tarihimize uygun olarak inşa edeceğiz inşallah.