Korona virüs salgınından önce yıl başı geldiğinde büyük tartışmalar yaşanırdı.Yıl başını önemseyenler bu geceyi kutlama telaşına düşüp hazırlıklar yaparken,yıl başı kutlamalarına karşı olanlar da karşı görüşler ve fikirlerle itiraz etmeye başlarlardı.

Yıl başı kutlamalarına farklı düşüncelerle bakan bu gurupların tartışmaları yıl başı gecesine kadar sürerdi.Bunca tartışma gürültü ve patırtılara rağmen hiç kimse fikrinden genellikle vazgeçmez ve o geceyi yine herkes önceden düşündüğü gibi karşılardı.

Ancak bu yıl Korona virüs salgını nedeniyle bu tartışmaların azaldığını hatta yok derecesine indiğine şahitlik yapıyoruz.Çünkü sokağa çıkma kısıtlamaları ve insanların bir araya gelmesinin sakıncalarından/yasak oluşundan dolayı yıl başı tartışmaları eski havasından çok uzaklaştı.

Bu yıl (2020) gerçekten kayıp bir yıl oldu.İnsan yıllarca düşünseydi bile böyle bir felaketi hayal edemezdi.Şöyle ki:

- Kıblemiz olan Ka'be'nin etrafının hiç boş olduğu görülmemişti.O kadar kalabalık olurdu ki Ka'be'nin perdesine,duvarına ve Hacer'ül Esved'e dokunmak mümkün değildi.Ama şimdi Ka'be'nin etrafı -bir kaç kişi dışında-bomboştur.

-Kabe'nin şubeleri olan Camilerimizde Cuma ve Kandil gecelerinde yer bulmak için erken gitmek zorunda kalırdık.Kandil gecelerinde namaz çıkışlarında hayırseverler helva,kandil simidi,lokum v.b. ikramlar dağıtırlardı.Camiler ışıl ışıldı.

-Bir zamanlar okullar cıvıl cıvıldı.Okulların önünden geçtiğinizde o pırlanta gibi çocukların sesleri,teneffüslerdeki koşuşları,oynamaları,okulun giriş ve dağılış sırasındaki o güzelim manzaraları özledik.

-Bir zamanlar Umreden gelenlere ziyarete gidilir,hurma yenir,zemzem içilirdi.Umreden gelenler oradaki manevi atmosferi anlata anlata bitiremezlerdi.Ama şimdi Umre kavramı korkulu kavram haline geldi.

-Yüreğimizi parçalayan durumlardan biriside cenazelerimizin durumudur.Bu pandemi döneminden önce cenazeler için sela okunurdu. Sela sonrası "...cenazesi öğle (veya ikindi) den sonra ...camisinden alınarak ...mezarlığına defnedilecektir.Dost ve yakınlarına duyurulur",denirdi.Tanıyan bütün dost ve tanıdıklar o camiye koşarlardı.Cenaze namazına çok sayıda insan katılırdı.Şimdi ise cenaze namazı, namaz sonrası değil belirlenen bir saatte çok az sayıda kişilerle kılınarak yine çok az kişiler tarafından defnediliyor.

-Düğünlerimiz tıklım tıklım dolan düğün salonlarında yapılırdı.Ne bir hastalık korkusu nede virüs korkusu vardı.

-Birlikte çay içmeleri mi,beraber kurulan sofralarda aynı tabağa birlikte kaşık sallamayı mı,dede pilavlarını mı,misafir sofralarını mı,aynı bardaktan birkaç kişinin içtiği suyu mu,piknikleri mi,balık tutmayı mı? Hangisini anlatsak ki.

Bütün bunlara rağmen yine de bize düşen bir yılın muhasebesini yapmaktır.Geçen seneyi yani 2020 yılını nasıl geçirdik?.Yaptığımız ameller,hayır ve hasenatımız açısından yeteri kadar değerlendirebildik mi?Aslında bunu tartışmak gerekir.

Çünkü sürekli hesabını kontrol eden bir tüccar iflas etmez,etse de büyük zararlara uğramaz.Ama hesabını yapmayan bir tüccar zarar ettiğini uzun zaman sonra fark ettiğinde iş işten çoktan geçmiş olacaktır.

İnsan bedenen kirlenince yıkanır.Tekrar kirlenir ve tekrar yıkanır.Yıkanmaz ise o kirler onun sağlığını bozar.İnsanın manevi yönü de böyledir.Zaman zaman günah işliyoruz tövbe ve istiğfar etmezsek,kendimizi hesaba çekmezsek ruhumuz,kalbimiz ve imanımız zarar görür.

Takvimler aslında bizim yolcu olduğumuzu bizlere öğretirler.Kopardığımız her takvim yaprağı ömrümüzden geçen günlerdir.Geçen günleri geri getirmek mümkün değildir.Bugün ilk yaprağını koparacağınız takvimin sayfalarına bakınız bitmeyecek kadar kalın görünüyor.Ama sağ kalırsak o kocaman kalınlıktaki takvimin de son yaprağını koparacağız.Tıpkı geçen yılın Aralık ayının son yaprağını kopardığımız gibi.