15 Temmuz akşamı bir düğün cemiyeti için İnegöl İmam Hatip Lisesi bahçesinde bulunuyordum. Güzel bir geceydi. Büyüklerle ve dostlarla sohbet ettik.

Cemiyet sonrası eve döndüm. Evimin balkonuna oturdum. Evimin balkonundan Urgancılar Camii minaresini, kavşakta dalgalanan dev bayrağımızı ve Uludağ semalarında yükselen ay ve yıldızları seyrettim.

O an sağlığıma ve ülkemin varlığına şükrettim. Nerden bilebilirdim aynı anlarda ülkemin varlığına ve milletimin birliğine suikast düzenlendiğini...

Geceyi ve güzelliklerini seyrettikten sonra, haberlere bakma alışkanlığı ile telefonu elime aldım. Henüz haberlere bakmadan çok sevdiğim bir dostumun mesajı geldi; " Ülke karıştı. Darbe oluyor" yazıyordu mesajda.

Şaşırdım. İnanamadım. "Olur mu öyle şey?" diye cevap yazdım. "Olsa olsa bir terör girişimidir." Dedim.

Etrafa bakındım.Sokak sakin, trafik seyrinde, insanlar kendi halinde idi. Nerden bilebilirdim, henüz milletimin işgal girişiminden habersiz olduğunu. Sokaklarda benim gibiydi demek. Kara haber henüz yayılmamıştı.

Hemen Sosyal medyaya baktım. İstanbul'da yollar tutulmuş köprü trafiğe kapatılmıştı. Bir kalkışmadan bahsediliyordu. Ama hala bunun bir işgal ve darbe girişimi olduğuna inanamıyordum. Bir terör girişimi olmalıydı.

Ev halkı telaşemi fark ettiler. Anlattım. Onlar da inanamadı. Hemen televizyona koştum. Kara haber haber kanallarında da yavaş yavaş yayılıyordu.

Başbakan bir grubun kalkışmasından bahsediyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nerde olduğu bilinmiyordu.

Boğaziçi köprüsünü bir grup asker trafiğe kapatmıştı. Ülkemin diğer illerinden de korkutucu haberler gelmeye başlamıştı.

Aklıma Abdülhamit Han, Adnan Menderes ve Necmettin Erbakan geldi o an. "Yine mi zulüm, yine mi darbe?" diye üzüldüm.

O an tahminim herkes; Recep Tayyip Erdoğan'a ne olduğunu merak ediyordu. Çünkü biliyorduk ki asıl hedef o idi. O'nun şahsında Millet esaret altına alınacaktı.

Derken merkezi sistemi kullanan, İshakpaşa Baş İmam Hatibi Mehmet Nuri Memiş Hoca'nın salası ve çağrısı duyuldu. Daha sonra öğrendim ki; işgal girişimini öğrenir öğrenmez Mehmet Nuri Memiş Hoca, insiyatif alarak kendi iradesi ile darbeye karşı İnegöl halkına çağrıda bulunmuştu.

TRT işgali ile ihanetin boyutunu çok iyi anlamıştım artık.

Ortaöğretim çağındaki çocuklarım da kötü şeylerin olduğunu fark edip Tv başına toplandılar. Ancak darbe nedir bilmedikleri gibi, olup bitenlere de anlam veremiyorlardı. Sadece korkmaları gerektiğini hissetmişlerdi.

Hala olup biteni anlamaya ve kendimce ne yapacağıma dair bir strateji belirlemeye çalışıyordum. O an lidersiz, rotasız, hedefsiz gibiydik.

O zihinsel ve sosyal kargaşada, benim için de karanlık ve umutsuzluk iyice artıyordu.

Ve Recep Tayyip Erdoğan'ın sesi duyuldu. Reis'in sesini duymak ve yaşadığını görmek tüm azim ve umutlarımı geri getirdi. Reis vatana sahip çıkmamızı istiyordu.

İhanetin adı da konulmuştu o an: FETÖ.

Allah adına, Hizmet adıyla Milletimi yıllarca kandıranlar, tevafuğa bakın; Haçlı seferlerinin başladığı aynı tarihte, maskesini indirerek hain yüzünü gösteriyor, Haçlıların ve Siyonistlerin kukla ve uşaklığını yaparak, ülkemi işgal etmeye, Milletimin iradesine darbe vurmaya kalkışıyordu.

Ben ve ailem hiç tereddüt etmeden giyindik ve sokağa çıktık hamdolsun. Çıkmakla kalmadık, komşularımıza, sokağa seslendik. Bugün vatana sahip çıkma günü dedik.

Kimi perde arkalarına saklanırken,

Kimi balkonlardan bakarken,

Kimi marketlere koşarken,

Kimi Banka ATM'lerinde kuyruk oluştururken,

Halkın çoğu sokaklara akıyordu.

Ne olacağını, neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk.

Yolumuzu işgalciler kesebilir, bizi tutuklayabilir, üzerimize ateş açılabilirdi. Ama korku yoktu hamdolsun. Vatan için ölmeye ya da yaşamaya gidiyorduk.

Çok şükür İnegöl'ün askeri, polisi ve yöneticileri bu hain kalkışmaya alet olmadı. Yollar bu sebeple meydana , direnişe, destana akıyordu.

Bu destanda bize şehitlik ya da gazilik düşmedi. Şehit ve gazilerimizin destanı yanında bu yazdıklarımı utanarak yazıyorum.

Hikayenin devamını biliyorsunuz. Bu destan hepimizin destanı. Bu hikaye hepimizin hikayesi.

Hülasa;Ben 15 Temmuz gecesi vatanımın kıymetini daha iyi anladım. Milletimle gurur duydum. Evimin önünde dalgalanan bayrağımızın hakkını veren Gazi ve Şehitlerimizle onurlandım.

Ülkeme tuzak kuranların tuzağını boşa çıkaran Allah'a hamdolsun.

Ve şehitlerimize, gazilerimize ve sonra vatanına sahip çıkan milletime şükranlarımı sunuyorum.