Darbe girişimini "Tiyatro" olarak gösterme çabasının ortaya çıkarttığı söylemlerden biri de 15 Temmuzun Ak Parti iktidarına yaradığı tezidir . Bunu dillendirenler sürekli eski bir istihbaratçıya atfedilen: "Bir olayın failini bulmak istiyorsanız o olayın kime yaradığına bakın" gibi deli saçması bir sözü söylüyorlar. Ne kadar basit değil mi ? Kime yaradı? Sana ! Hoop suçlu sensin!! Allah'tan adalet mekanizmalarının böyle bir ölçüsü yok ! Yoksa hepimiz yanmıştık değil mi ?

Tarih ilmi böyle basit yaklaşımlarla sonuç çıkarılabilecek bir ilim değildir! Siyasette sosyoloji de öyle. Örneğin ; Bizim meşhur Çanakkale zaferimiz de bir bakıma 1917' de Rusya' da yapılan Bolşevik devrimine yaramıştı. Eğer Çanakkale geçilseydi itilaf devletleri Karadeniz üzerinden Çarlık Rusya'sına yardım götürecek ve başta Bolşevikler olmak üzere tüm Rus muhalefeti ezilip geçilecekti. Buna rağmen biz Çanakkale de canla başla cihad eden askeri islamın mücadelesinden Bolşeviklere yani komünist Lenin ve onun avenesine bir pay biçebilir miyiz?

Türkiye'ye gelelim. 15 Temmuz Ak Parti'ye yaramış mıdır!? 15 Temmuzun kazananı sadece ve sadece Ak parti ya da Tayyip Erdoğan mıdır!? 15 Temmuz sonrası secim sonuçlarına bir bakın Ak Parti'nin oylarında her hangi bir artış olmamıştır. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral Akşener adaylık koymasaydı Erdoğan'ın Muharrem İnce'ye koltuğunu kaptırması işten bile değildi.

Başkanlık sistemi referandumunda galibiyete rağmen iktidar kanadının sonuçlardan memnuniyetsizliği de aşikardı. Bu referandumda alttan alta pek çok Ak Partilinin dahi Evet oyu vermediği günlerce tartışıldı. Peki ya 28 Şubat döneminde dahi kaybedilmeyen İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyesinin kaybedilmesi !? 15 Temmuz çok ama çok yaramış değil mi !? Darbe girişimi sonrası MHP ile ittifak yapılıp Ak partinin kendi çizgisinden kaydığı gerekçesiyle oy vermeyenleri duymuşsunuzdur. Bu o kadar belirgin bir hal aldı ki Gül / Babacan/ Davutoğlu üçlüsünün yeni parti gerekçelerinde başat bir rol oynadı.

Bunlar partinin kendi iç sorunları ve bir de dış sorunlar var . Ak parti 15 Temmuz sonrası süreci yönetmekte çok pasif kaldı. Erdoğan'ın deyimiyle "At izi it izine karıştı" buradan hareketle pek çok mağduriyet iktidar kanadına büyük kırgınlıklar dargınlıklar ortaya çıkarttı ve en önemlisi adalet mekanizmasına olan güveni sarstı. 15 Temmuzun sosyolojik etkisi, askeri ve siyasi etkisinden daha vurucu oldu. Ülkenin dindar mütedeyyin insanları haksız yere zan altında bırakıldı. O cemaat görünümlü çete yüzünden ve o gece,her darbe de olduğu gibi tank alkışlayanlar postal öpenler yıllarca işledikleri bu amellerine rağmen dindarlara karşı üste çıkmaya başladılar. Bundan tüm dindarlar nasibini aldı da Ak parti almadı mı sanıyoruz!?
Başkanlık sisteminin hayata geçirilmesini ise 15 Temmuza bağlayanlar var. İşin ana damarı bu ama şu unutulmamalı. Devlet kurmak , devrim yapmak, siyasi parti, siyasi hareket kurmak, yeni bir siyasi mekanizma ihdas etmek önemli değildir. Önemli olan onu hakkıyla yönetebilmektir. Kimse başkanlık sistemi ilanıyla 15 Temmuz kalkışmasına tiyatro demek için bir bahane bulmasın. Gerçekten gülünç oluyor ! Sistem rüştünü ispat edemeyip eskiye dönerse ortada fayda da kalmaz bunu bilmek lazım !

Bunlar acı gerçeklerimiz. Zor günlerde destan yazıldığı kadar ibret almakta önemlidir ! Yoksa o destan sadece bir edebi metine dönüşür. Bunu kalem sahilleri yazmazsa kimse yazmaz göremez. Bende bir kalem sahibi olarak acizane görüşlerimi yazdım. Gayret bizden Tevfik Allahtan. Selam sevgi ve muhabbetle...