Şu günlerde kış mevsiminde
olduğumuz için doğal olarak havalar soğuk ve yağışlıdır. Her mevsimin ayrı bir
nimet olduğunu bilen mü?min kişi, mevsimlerin getirdiklerinin de ayrı bir nimet
olduğunun bilincindedir. Baharın güzelliği nasıl bir nimet, yazın sıcak
günlerinin nasıl bir hikmeti varsa; kışın soğuğu ve yağışının da bir nimet
olduğunu unutmamak lazımdır. Fakat her nedense kış mevsimi geldiğinde şu
sözleri sürekli duymak bir alışkanlık haline geldi: ?Kara kış?,?Beyaz afet?,
?Olumsuz hava şartları? v.b. Oysa
birkaç yıl önce yaşadığımız kısa süreli bir kuraklık tehsi hepimizin
yüreğini ağzına getirmişti. Hatırlarsanız barajlardaki su seviyeleri düşmüş ve yağışlar
azalmıştı. O zamanlar kara kara düşünmeye başlamıştık. Hatta birkaç yıl sonrası
için felaket senaryoları bile yazılmıştı. Yüce Rabbimiz yine bize merhamet edip
bol bol yağış vermişti ve vermeye de devam ediyor
Şükrün zıddı ise nankörlüktür. Nankörlük,
insanın Rabbine karşı olan şükürsüzlük halidir. Zira bunda, insanın küfre girme
ihtimali büyüktür. Her ne kadar küfür ile nankörlük ilk bakışta birbirlerinden
tamamen farklıymış gibi görünseler de aralarında çok yakın bir benzerlik
vardır. Birincisinde; Allahın varlığını, birliğini ya da inanmamızı emrettiği
hükümlerini inkâr etme söz konusudur ki, bu açıkça küfürdür(dinden çıkmaktır). Allahın
verdiği nimetleri inkâr etmek, onları unutmaya çalışmak ya da unutmuş görünmek
de aslında küfürdür. Çünkü her iki durumda da, inanılması gerekli olan
gerçekleri inkâr etme söz konusudur.
Kuran-ı Kerimde,
insanların Allaha karşı nankörlüğünden söz edilirken, nankör ve
nankörlük kelimelerinin, küfr kelimesiyle ifade
edildiğini görüyoruz. Büyüklerimizin kullandığı ?Küfran-ı nimet (nimeti inkâr
etmek) kavramı Kur?an-i bir kavramdır. Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyuruyor: ?Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: ?Andolsun,
eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz (velein
kefertüm) hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.?(İbrahim-7)
Bu ayet-i kerimeden şu sonuçlar çıkıyor:
1-Nankörlük etmez, şükrederseniz nimetimi artırırım.
2-Nankörlük edip şükretmezseniz, o nimetin hayrını görmezsiniz.
3-Bu durumda ahrette ki azabım da elim bir azap olur.
Nimete
şükredince, hem eldeki nimet yok olmaktan kurtulur, hem de yeni nimetlerin ele
geçmesine vesile olur. Bir hadis-i şerifte Resulullah(sav). ?Az veya çok bir
nimete kavuşan, ?Elhamdülillah? derse, Allahü Teâlâ, o kimseye bu nimetten daha
iyisini verir.? buyuruyor. Şükredenden Allahü Teâlâ razı olur.
Şu üç şeyi yapan tam şükretmiş olur:
1- Bir nimet gelince bunu Allahtan bilip şükretmek.
2- Allahü Teâlânın verdiği her şeye razı olmak.
3- Verilen nimetten istifade edildiği müddetçe, Allahü Teâlâya isyan etmemek.
Bütün bunlardan şunu anlıyoruz ki bahar da bir nimettir; yaz mevsimi de bir nimettir; kar ve kış da bir nimettir.
Unutmayın Kullandığımız her olumlu söz ve deyim aslında dua yerine geçer ve kullandığımız her kötü söz ve deyim de beddua yerine geçer ve şu ayeti unutmayın:?De ki: ?Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akarsu getirir??(Mülk-30)