İnegöl Müteahhitler Derneği yönetimi basın mensuplarıyla kahvaltıda buluştu.

DEPREME HAZIRLIKLI HALE GELMEYİ HEDEFLİYORUZ

Kahvaltının ardından basın açıklaması yapan İnegöl Müteahhitler Derneği Başkanı Yusuf Şehitoğlu şu şekilde konuştu:

“Sözlerime başlamadan önce çok acılı günler yaşıyoruz hep beraber. Depremde vefat eden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum. Kurtulan vatandaşlarımıza da Allah kolaylıklar versin. Bizler millet olarak hep birlikte, elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Bu noktada ilavesinde İnegöl’ümüz ile alakalı da gurur duyduğumu da belirtmek istiyorum. Depremin yaşandığı ilk saatlerden itibaren İnegöl’ümüz ciddi anlamda destek de bulundu. Açıkçası Türkiye’de hatırı sayılır destek de birçok farklı yerden yapılan yardımları da göz önüne aldığımızda İnegöl’ümüzün nasıl kenetlendiğini, nasıl bir arada olduğunu, nasıl yardıma ihtiyaç olunduğunda, yardıma koştuğunu bir kez daha gösterdi. Bu noktada tüm halkımıza tüm İnegöl’ümüze de teşekkür ediyoruz. Dernek olarak bizler İnegöl’de tüm aktif müteahhitleri, inşaat yapan sektörümüzdeki paydaşlarımız burada. Göreve geldiğim ilk günden beri mimarımız, mühendisimiz, inşaat sektörünün tüm paydaşlarını biz yönetimde ve üyelerimizde topladık. Dolayısıyla bütün süreçleri de kendi içimizde değerlendirme fırsatımız oldu her zaman. Bu noktada birçok faaliyetlerde bulunduk. Gerek eğitim faaliyetleri gerek bir takım kongreler. En önemlisi de teknik anlamda belediye ile beraber mevzuat ve İnegöl’ün gelişimi anlamında birçok çalışmalarda yer aldık.

Cübbeli Ahmet Hoca, İsmailağa Cemaati'nden Atıldı Cübbeli Ahmet Hoca, İsmailağa Cemaati'nden Atıldı

İnegöl’ümüze hizmet etmeye devam ediyoruz. Bu çerçevede belirtmek istediğim en önemli nokta bugün maalesef ki depremi yaşadık, 1999’da da yaşamıştık. Dönem dönem ülkemizde gündeme depremler geliyor, bir deprem ülkesiyiz. Bizler deprem gündem olmadan önce İnegöl’de Kentsel dönüşümü dernek olarak gündeme getirerek, bununla ilgili çalışmalara başladık. Belediyemizle de ortak bir çalışma yürütüyoruz. İnşallah da bu çalışmalar Türkiye’de örnek olacak. Bunu da belirtmeden geçmek istemiyorum çünkü bizler bu süreçlerle alakalı ciddi anlamda efor sarf ettik. Bu noktada inşallah örnek projelerle de karşınıza çıkacağız.

TEK BAŞINA MÜTEAHİT SORUMLU OLAMAZ

Diğer taraftan yaşanan süreçte hepimiz biliyoruz, bunu daha sonrasında sohbetlerde de dile getiririz. İnşaat süreci bugün planlamasından, arazi planlamasından, mühendislik çizimine, projelendirmesine daha sonrasında zemin etüdüne ve ondan sonrası aşamasının uygulanmasına kadar geniş bir süreç dolayısıyla sizlerle bundan sonraki süreçte devam eden sohbetimizde biraz bunları paylaşmak istiyoruz. İnşaat sektörünün tüm aşamalarını ve dolayısıyla deprem ülkesi olan ülkemizde, aslında yaşanan süreçlerde tüm sorumluluğu hep birlikte almamız gerektiğini, tüm süreci hep birlikte planlamamız gerektiğini konuşmak istiyoruz. Çünkü tek başına bir zümre , bir kadro bununla alakalı sorumlu tutulamaz. Tek başına belirli kamusal irade bununla ilgili sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla tüm süreçleri birlikte konuşup daha sonrasında özellikle şehrimiz için doğru planlamayla depreme hazırlıklı hale gelmeyi hedefliyoruz.”

“İnegöllü Müteahhitler yaptıkları inşaatları en üst kalitede yapıyor, altına imzamı atarım. Şuan felaket senaryoları yazmaya, insanları paniğe sürüklemenin anlamı yok. Son dönemde görüyoruz herkes deprem profesörü oldu. Herkes bir şey anlatıyor. Karbon elyaftan tutun, sismik izolatöre kadar şuan herkes teknik bir şeyle konuşuyor. Nasıl ki memlekette hukukçu, futbolcu vs. her konuda birileri yorum yapıyorsa buda aynı noktaya geldi. Aslında bunu topyekûn değerlendirelim; belediyede zaten hangi dönemde hangi inşaat ruhsatı alındığı belli. Dolayısıyla hangi bölgenin riskli olup olmadığı da belli. Bizim makro planlamayla ilerlememiz lazım. İki türlü usül var; 1.Binaların performans analizi: bunu yaptığınızda durumu ortaya koyuyorsunuz. 2. Riskli yapı tespiti: Bunu yaptığınızda insanların binaları 60 gün içerisinde boşaltması gerekir eğer riskli çıkarsa. Dolayısıyla bunları konuşurken de insanları doğru bilgilendirmek gerekir.

İNEGÖL’DE DE RİSKLİ YAPILAR VAR

Aslında bir araya gelmemizin nedenlerinde biri de bu. Sadece İnegöl’de değil Türkiye’de riskli yapılar var zaten. Biz İnegöl’ün hepsi temiz demiyoruz ama deprem sonrası düzenlemeye göre düşündüğümüzde İnegöl’de bizim sektörümüz zaten gerekli denetimle gerekli kaliteyle bu imalatı yapıyor. Doğru zemin değerleri verilmiş, doğru projelendirilmiş bir projeye hiçbir şey olmaz. Bugün Endonezya, Malezya ve Japonya Dünya’nın en büyük deprem bölgesi. Öyle bir şey olsa onları her depremde yerle bir olması gerekiyor. Demek ki doğru mühendislikle bir takım şeyler yapılabiliyor. İşin açıkçası bende bizde böyle olduğunu düşünüyorum. Ancak İnegöl’ün topyekûn, özellikle 1999 öncesi imalat yapılmış bölgeleri makro planlamalarla binalarla değil ama bakın bugün Bağdat caddesini kentsel dönüşüme soktular. 4 katlı binayı 14 katlı yaptılar, şuan oraya yoğunluktan giremezsiniz. Bizim bu şehri planlamamız lazım. Şehri planlarsak belki bu işin deprem bir bahanesi olur ama en azında hızlı hareket etmemizi sağlar. Maalesef herkes birine suç atma peşinde. Şimdi örnek veriyorum bizim sektördeki herhangi bir paydaşımız imalat yaptı, altında işyeri var. Bu işyerini, daireleri sattı, yapı kullanmasını da aldı ve o binadan çıktı. Bundan üç sene sonra o dükkana giren biri kolon kestiği zaman bizim müteahhidimiz ne yapabilir ki bununla ilgili süreçte. Dolayısıyla burada sorumluluğu ve yetki alanlarını doğru tanımlamak gerekir. Tabi ki her sektörde olduğu gibi müteahhitlerin de art niyetli olanları olabilir. Bugün hırsıza kilit olmaz ama ben İnegöl’de genel anlamda bizim sektörümüzde bu şekilde davranan herhangi biri olduğunu düşünmüyorum.

ÖNCE BELEDİYE İLE İSTİŞARE EDİLSİN

Biz bunu kriz sürecinde de gördük. 2018- 2020’de İnegöl’de hiçbir müteahhidimiz bir sıkıntı yaşamadı. Bütün projelerini teslim etti. Bunu da atlamayalım lütfen. Biz işimizi doğru yapıyoruz. Kötü örnek, örnek değildir. Yapı denetim firmaları geliyor ama sistemin doğru olmadığına dair biz zaten Çevre Şehircilikte de, gerekli yerlere de bununla ilgili zamanında başvurularda bulunduk. Şöyle söyleyeyim, yapı denetim sistemi, havuz sisteminden önce münferit olarak firmalarla anlaşıyordunuz. O doğru bir yöntem değildi belki de. Daha sonra havuz sistemine geçildi. Onda da örnek veriyorum Bursa özelinde düşündüğünüzde Kemalpaşa’daki firma havuz sisteminde İnegöl’ e atandı. Şimdi ölçek anlamında çok büyük olmayan bir projedeki maliyetler yapı denetim şirketini kaldıramadığı için onunla ilgili bir takım aksaklıklar oldu. Biz dedik ki bölgelere ayırın. İnegöl’ün doğusunu batısını ayrı değerlendirin ki daha efektif çalışsın. Burada biraz yapı denetim sistemi üzerinde belediyelerle ve kamuyla bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum ama yap denetim şirketleri denetlemelerde bulunuyorlar. Öncelikle belediyeyle istişare edilsin. Benim bir maliyet söylemem doğru olmaz. Binanın yapısına göre işin maliyeti, güçlendirme şekli değişir. Bu noktada belediyeyle koordineli olarak ilerlerse zaten o bina riskli bir binaysa kentsel dönüşüm süreci planlanır. Eğer güçlendirilmesi gerekiyorsa da güçlendirme süreci planlanır. Bununla ilgili bazı firmalar var. Bizde elimizden geldiğince yönlendirmemiz yaparız. Benim en büyük tavsiyem panik yapmanın bir manası yok. Sonuç olarak elimizdeki envanter belli, bugünden yarına binaları yıkıp yeniden yapma şansımız olmadı için panik yapmadan doğru yolu bulursak o zaman kimseyi mağdur etmemiş oluruz.”