"Alper Taban'ın A takımını nasıl buldun" sorusuna muhatap oluyoruz bu günlerde. Size bunu futbol diliyle anlatayım. Hatırlarsanız başkan, sezon ortasında teknik direktörün üst lige gitmesine izin verdiğinde, takımın yeni teknik direktörünün kim olacağı merakla bekleniyordu. En güçlü aday herkesin sevdiği saydığı, güler yüzlü, kibirden uzak yardımcı antrenördü.

Başkanın toplantısı sonrasında da yardımcı antrenör ile sezon sonuna kadar devam etme kararı çıkmıştı. Bu anlaşma sezon sonuna kadardı ve yeni sezonda koltuğunda oturmayı isteyen çok sayıda isim de vardı.Sezon bitene kadar yeni teknik direktör takımda bir değişikliğe gitmedi. Aynı sistemle takım oynamaya devam etti. Hatta aynı yardımcılar da yanındaydı.

Sezon bittiğinde yeni bir teknik adama ihtiyaç olup olmadığı yönetim kurulunda uzun uzun konuşuldu. Yönetimdeki isimlerden farklı farklı isimler başkana ulaştı.Başkan taraftarlar arasında bir anket yaptırdı. Anket eski yardımcı, yeni teknik direktör lehineydi. Ancak bu işi uzun soluklu sürdürebilir miydi? Bu tartışılıyordu.

Teknik direktör adayları, yöneticiler vasıtasıyla yada başkana yakın isimlerle tam saha markaj yapıyorlardı. Son güne kadar heyecan yaşandı. Ve başkan, 5 yıllığına mevcut teknik direktörle tekrar anlaşmaya karar verdi.Sezon ortasında takımı ve oyuncularını daha iyi tanıyan teknik direktörün Genel Kaptan'ın işine sık karışması dışında çok da sıkıntısı olmadı.

Yeni takımını ve transferleri ayarlarken de Genel Kaptan yanı başında dikilmiş, bu olmaz, bu hiç olmaz diyerek kendi takımını kurmasına çok fazla imkan vermemeye çalışıyordu. Yöneticilerden gelen uyarılar da buna eklenince Teknik Direktör daha önce söz verdiği bazı oyuncuları takıma kazandıramadı. Bunun mahcubiyetini hissetse de yoluna devam etmesi gerekiyordu.

Hatta Genel Kaptan, masör ve kondisyoneri de kendisinin belirleyeceğini söylemişti. Bunu da bir kenara not etmişti. Zira yönetim kurulu seçimlerinde Genel Kaptan ile ilgili kendisine de sorulacak bir şeyler vardı. Sezon öncesi yapılan kupa maçında kazanılan zafer sonrası teknik direktöre olan güven de iyice arttı. Yeni sezon ile birlikte kendi ekibini de kurma yolunda bu zafer daha da anlamlıydı.

Yardımcılarında büyük değişikliğe gitti. Eski teknik direktörün yardımcılarından sadece biri ile yoluna devam edecekti. Bunun yanında hem yardımcılarını hem de takımı gençleştirme konusunda kararlıydı.Takımda büyük revizyona gitti. Yepyeni bir kadro kurdu. Hedefi genç, koşan, mücadele eden bir kadroydu. İstediğini büyük oranda da yaptı.

Başkanın çağrısı ile gençler sahur vakti gece dönerine koştu Başkanın çağrısı ile gençler sahur vakti gece dönerine koştu

Taraftar yeni kadrodan umutluydu. Basın da yeni kadroya zaman verecekti. Genç kadronun ne derece yetenekli olup olmadığı zamanla ortaya çıkacaktı. Sonuçta takımın başarısından herkes mutlu olurdu. Takımın başarısızlığı sadece teknik heyet ve oyuncuları, yönetimi değil, herkesi kahrederdi. Onun için doğruları alkışlama, yanlışlarda uyarma hepimizin göreviydi. O ilk uyarıyı ben yapayım isterseniz. Takım kaptanı seçiminin yanlış olduğu, genç kadroda herkesle iyi iletişim kuracak, orta alanda takımı yönlendirme noktasında daha genç ve yetenekli bir isim olabilirdi. Takımda o yönde çok sayıda başarılı isim de vardı.

İşte Alper Taban'ın A takımına bakış açım budur. Türlü badireleri atlatıp buraya tamamıyla kendi özverisi ve çalışması ile gelmiş birini takdir edelim. Tabii ki kurduğu ekipten beğendiklerimiz, beğenmediklerimiz, bu neden orada değil, bu neden kızağa çekildi dediklerimiz olacaktır.

Çalışacak olan Alper Taban'dır. Biz kardeşane uyarılarımızı -geçmişte olduğu gibi- yaparız. Başarıları için de dua ederiz. İnegöl hepimizin, Taban başarılı olduğunda İnegöl'e daha fazla hizmet edecek ve bundan hepimiz istifade edeceğiz.