İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ile gerçekleştirdiğimiz röportaj İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ile gerçekleştirdiğimiz röportaj
14 YIL SONRA ÖĞRETMENLİĞE TEKRAR BAŞLADI
Üniversite yıllarında 28 Şubat sürecini yaşayan Horata, mezun olduktan 2 ay sonra İstanbul Atatürk İlköğretim okuluna atandı.
Başörtülü olmasından dolayı Fatma öğretmen görevine başlatılmadı ve geçen 1 ayın ardından atandığı okulda hiçbir derse girmeden İstanbul'daki başka bir okula sürgün gönderildi.
Sürgün edildiği okulda 3 ay öğretmenlik yaptıktan sonra eş durumundan dolayı İnegöl Ticaret Meslek Lisesine tayini çıktı.
İNEGÖL'DE GÖREVE BAŞLAYAMADI
İnegöl'e geldiğinde başörtüsü nedeniyle göreve başlatılmayan Fatma öğretmen "Ya istifa et ya da başını aç. İkisi de olmazsa seni görevden atarız", tehdidiyle karşılaşınca çok sevdiği öğretmenlikten istifa ettirildi.
Şuanda 36 yaşında ve 2 çocuk annesi olan Fatma Hoca, aradan geçen 14 yılın ardından geçtiğimiz ay 28 Şubat mağduru öğretmenlere yönelik çıkan af yasasıyla birlikte öğretmenliğe tekrar başladı.
FATMA HORATA
Başörtüsü hikayesini Fatma Hocanın dilinden paylaşıyoruz: "Başörtüsü eylemleriyle ben İstanbul Üniversitesinde okurken tanıştım. 94 İmam Hatip Mezunlarındanım. Aynı yıl üniversiteyi kazandım. En istediğim bölüm Edebiyat Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı okumaktı. İstanbul edebiyatı kazandım.
"İÇERİ GİREMEZSİNİZ"
4. sınıfa geldiğimizde bir sabah okula gittik. Kapılar yüzümüze kapalıydı. Kapıda bir sürü polis ve kapıda bekleyen bir görevli bize kılık kıyafet yasağının geldiğini ve içeri giremeyeceğimizi söylediler. Tabi şaşırdık. Bizimle beraber sakallı ve uzun saçlıları, küpelileri de almadılar. Öğrenci tarzı taşımayan hiç kimseyi almayacaklarını söylediler. Biz afalladık ama beklediğimiz bir şeydi. Böyle bir durum vardı zaten. Zaten genel olarak Türkiye'de bir yasak başlarsa önce İstanbul Edebiyattan başlar ve diğer yerlere eğer tutarsa devam eder.
Biz aylarca kapıda kaldık. İlk hafta bizim gibi olmayan yani İslami düşünceye sahip olmayan insanlarda bizimle eylemlere katıldılar. Fakat daha sonra onları aldılar. Hiçbir açıklama yapılmadığı halde. Biz yağmur çamur demeden neredeyse 3 ay her gün İstanbul Üniversitesi kapısının önünde eylem yaptık. Özellikle Cuma eylemlerinde Beyazıt'taki Müslümanlarla birlikte büyük çaplı eylemlere konu oldu başörtüsü eylemlerimiz.
1 gün 25 bin kişinin katıldığı bir eyleme tanık oldu İstanbul Üniversitesi. Kuyruğun bir kısmı Cerrahpaşa'ya kadar uzanmıştı. Fakat arka tarafı hiç gözükmüyordu. Beyazıt'taydı hala yola çıkmamışlardı. İşte bu 35 bin kişinin katıldığı eylem belki bizim talihimizi yeniden yazdı ve yasağın geri alınması konusunda iyi bir örneklik teşkil ettiğimizi düşünüyorum. Biz içeri girebildik.
O dönemde bizim üniversitemizde devamlılık mecburiyeti yoktu. Dolayısıyla girmediğimiz günler bizim için sıkıntı yaratmadı fakat Fen Fakültesindeki arkadaşa problem teşkil etti. Özellikle matematikte okuyan fizikte okuyan arkadaşlarımız için sıkıntı oldu. Zaten bilinçli olarak bunu yapmak istediler.
OKULDAN ATILANLARIN LİSTESİ
Bir gün Fen Fakültesine girmek için gittik. 2 bayan arkadaşımız vardı Fakültemizde sürekli bize destek olan eylemlere katılan. İkisinin de ismi 11 arkadaşımızla beraber kapıda asılıydı. Okuldan atıldıklarını yazıyordu. 2'si bayan arkadaş fakat diğerleri hep erkek arkadaşımızdı. Hiçbir sebep ve gerekçe gösterilmeden sırf başörtüsü eylemlerine katıldıkları için okuldan atıldılar. Bizim finallerimize 2 hafta kalmıştı. 4. sınıfız 2 hafta sonra mezun olacağız. Fakat 11 arkadaş hiçbir şekilde gerekçe gösterilmeden okuldan atıldı. Bunun hesabını hiç kimseye soramadık. Sadece eylemlerimizle sesimizi duyurmaya çalıştık.
Sağ olsun yazar arkadaşlarımız, ağabeylerimiz, büyüklerimiz yanımızda olmaya çalıştı. Önemli isimler bugün dahi eylemdeler. Onların sayesinde bir şeyler yapabildik. Halkın bilinçlendirilmesi noktasında. Biz okula geri döndük fakat o atılan arkadaşlar geri kesinlikle alınmadılar. Hatta bir tanesi evlenip Amerika'ya yerleşmek zorunda kaldı. Şuan hala Amerika'da. Diğer arkadaşımız matematikten mezun olacaktı. Fakat ailesinin yanına dönemedi. Kütahya'dan geliyordu. Kendi geçimini bir şekilde orada sürdürmek adına özel dersler verdi ve bir şekilde hayata tutundu.
ATANDIM AMA ÖĞRETMENLİĞE BAŞLAYAMADIM
Yasakla biz çok erken yaşta tanıştık aslında. Bu dönemde okulu bitirdik. Öğretmenliğe başlayacağımızda mutlaka başımıza benzer hadisenin geleceğini bilerek aslında başvuruda bulunduk. O dönemde KPSS gibi bir şey yoktu. Zaten öğretmen açığı çok fazlaydı. Özellikle bizim bölümümüz olan Edebiyatla ilgili büyük bir açık vardı. Ben hemen atandım. Yani Haziran'da mezun oldum. Ağustos'a gelmeden benim atamam çıkmıştı.
Fakat ben bir türlü öğretmenliğe başlayamadım. İstanbul'da öğretmenlik istiyordum. Evim Fatih'teydi ve 10 dakika mesafedeki bir okula atandım. Fakat okuldaki müdür bey beni bu kılık kıyafetle okula asla almayacağını söyledi. Gerekçesi kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı oluşum. Beni 1 aydan daha fazla oyaladı. Derslere kesinlikle sokmadı. Sınıf vermedi ve kendime başka bir okul bulmamı sürekli söyledi. Ben kesinlikle başka bir okula gitmeyeceğimi, atamamın o okula yapıldığını, ne yapmak istiyorlarsa yapmalarını söyledim. Çünkü ben inancımdan dolayı bunu örtüyorum asla asla bunu çıkarmayacağımı söyledim.
SÜRGÜN BAŞLAR
Eylül'de okullar açılıyor beni Kasım ayına kadar oyaladı ve başlatmadı. İstanbul'un başka bir ucuna Kemerburgaz'a bir ticaret lisesine tabiri caizse beni sürgüne gönderdi. Ben evime 10 dakika mesafedeki okula gidebilecekken 2 vesayet değiştirerek günde 1 saatten daha fazla zamanda okuluma gittim. 1 saatten fazla bir zamanda evime geldim. Beni gönderdikleri okul İstanbul'un en sorunlu okuluydu. Ben o dönemi acıyla hatırlıyorum ama buna rağmen çok severek gitmiştim okuluma. Ticaret lisesiydi. Öğrenciler açısından en problemli okuldu. Çünkü öğrencilerin çeteleştiklerine dair ve öğretmenleri tehdit ettiklerini öğretmenlerden duydum. Bana bir zat bir şey olmadı ama okula giden erkek öğretmen arkadaşlarım bunları söylüyorlardı.
SEN RAHAT OL MÜDÜRÜM
Bir öğretmeni yolda dövmeye çalışmışlar. Beni böyle bir okula gönderdiler. Fakat müdür bey o kadar anlayışlı ve iyi niyetli bir insandı ki. Bizim görüşümüzden asla değildi ve bunu açıkça söylemişti. Ben okula ilk adımımı attığımda bile bana şevkatla yaklaştı. Hep kızım yavrum diye yaklaştı. Çok büyüktü emekliliği gelmişti. Bana sürekli 'Seni çalıştırarak büyük bir risk alıyorum. Fakat ben sana saygı duyuyorum. Burada çalıştırabildiğim kadarıyla ben seni çalıştıracağım. Fakat bunun sonu yok yavrum' demişti. Ben onu da üzmemek adına 'Sen rahat ol müdürüm' diyordum. Çünkü evlendiğim için 2. dönem tayinimi Bursa'ya isteyecektim. Bunu söylediğim için müdür beyde çok rahattı. Beni her gördüğünde üzüldüğünü çünkü beni böyle öğretmenliğe devam ettirmeyeceklerini söylüyordu. Ben orada yaklaşık 3 ay öğretmenlik yaptım. Bütün olumsuzluklara rağmen çok mutlu olarak çok severek işimi yaptım.
RÜTBELİLER GELİYOR, GÖRÜNME
Girdiğim sınıflar çok kalabalıktı. 60 kişilik sınıflara girdim. Buna rağmen asla yılmadım. Sürekli askeriyeden derslere giren rütbeliler geliyordu. Onlar geldiğinde müdür bey bana kesinlikle görünmememi söylüyordu. Çünkü sürekli bir şikayet söz konusuydu. Herkes diklen üzerindeydi.
.