HAYVAN VARLIĞI DOĞANIN DENGESİDİR

İnegöl Kent Konseyi Sokak Hayvanlarını Koruma Çalışma Grubu Başkanı Şebnem Erkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"4 Ekim tarihi, Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu tarafından 1931 yılında Hayvanları Koruma Günü olarak ilan edilmiştir.Yaşam için gerekli olan hemen hemen her şeyin karşılanmasında doğaya ve onun çeşitliliğine muhtacız. Yaşamımız, bitkilerin ve hayvanların olağanüstü değişkenliği, onların yaşadıkları yerler ve içinde bulundukları ortamlara bağlı. Ancak doğal kaynaklara yönelik talebimiz sürekli arttığı için bu çeşitlilik tehdit altında.

İNSAN ÇOĞALIYOR HAYVAN SAYISI AZALIYOR

Bugün, yeryüzünde 7 milyar insan yaşıyor. 2050 yılında ise bu rakamın 10 milyara yaklaşacağı öngörülüyor. İnsanlar çoğalıyor ama bizim dışımızdaki canlı türleri için durum, bunun tam tersi. Hızla artan nüfus, yapılaşma, doğal alanların tahribatı, yasa dışı avcılık ve ticaret, yaban hayatın dengesini bozuyor ve yaban hayatın canlıları bir yok oluşa doğru sürükleniyor. Özetle, biz çoğalırken dünyamızı paylaştığımız diğer canlıların sayısı hızla azalıyor.

Gezegenimize ve barındırdığı çeşitliliğe dair henüz keşfedilmemiş pek çok tür var. Ancak açık olan bir şey var: mevcut değerlerimizi hızla kaybediyoruz. Bu nedenle 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü sadece gözümüzün gördüğü hayvanları değil, yeryüzünde var olan tüm hayvanların da yaşam hakkına sahip olduklarını hatırlamamız açısından çok önemlidir. Doğada hayvanlar var ise denge ve sağlık var demektir.

Geçmiş medeniyetimizde, kışın aç kalan kurtlara ve yabani hayvanlara yiyecek yardımı yapan ve onları besleyen, hasta ve yaralı kuşlara bakan, onları tedavi eden, ettiren, sokak köpeklerini ve kedilerini himaye eden, onları doyuran, zaman zaman kasaplardan et alıp onlara dağıtan ve göçmenler kuşların barınması için, çok çeşitli vakıflar ve gönüllü topluluklarında kurulduğunu çeşitli kaynaklardan biliyoruz.

HAYVANLAR YOK OLURSA DÜNYANIN DA SONU GELİR

Günümüzde insanlık; insani özelliklerini unutmuş, kendisine ve doğaya saygısını yitirmiş durumdadır. Yeşil alanlar yok edilmekte, hayvanların doğal yaşam alanlarına betonlar inşa edilmekte onlara yaşam alanı bırakılmaktadır. Halbuki gözümüzün gördüğü ve yaşayan her hayvan doğanın biricik dengesidir.

Alanya Belediyesi’nin borç bakiyesi afişine MHP'den alacak kalemli afişle cevap Alanya Belediyesi’nin borç bakiyesi afişine MHP'den alacak kalemli afişle cevap

Bu kadar betonlaşmanın ardından nasıl olsa yiyecek buluyordur yada bir yerden su içiyordur demek yanlış çünkü bu imkansız.

Hayvanları Koruma Kanunu 5199 sayılı kanunun 3. Maddesinde a) "Yaşama ortamı: Bir hayvanın veya hayvan topluluğunun doğal olarak yaşadığı yeri ifade eder". Yani, hayvanların kendi doğal güdü ve yetenekleri ile girip yaşamlarını sürdürdükleri, "özel veya kamuya ait ayırımı olmadan" tüm ağaçlı alanlar, bahçeler ve açık alanlar dahil olmak üzere her yer, kedi ve köpeklerin "doğal olarak yaşadıkları" yerler yani "yaşama ortamları" dır. Ve yine kanuna göre buralarda yaşayan canlıları besleyebilir ve koruyabiliriz.Unutulmamalıdır ki; toplumların gelişmişlik düzeyi hayvanlara nasıl muamele ettiği ile ölçülür.

HAYVANLAR DA BİZİM GİBİLER

Hayvanlar da biz insanlar gibi hisleri ve duyguları olan varlıklardır. İnegöl Kent Konseyi Sokak Hayvanlarını Koruma Çalışma Grubu olarak bunun bilincinde olan İnegöl de yaşayan her kişiyi, bağımlı ve bağımsız kurumları, iş yerlerini, yetkilileri 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü vesilesi ile bilinçlenmeye ve bölgesel besleme yapmaya davet ediyoruz.

Bilmeliyiz ki "sahipsiz sokak hayvanı" yoktur. Onlara sahip çıkmayan insanlık vardır! Umudumuz; hayvanların katledilmediği, ölüm ve sürgünlerin olmadığı, can dostlarımızın soğuk barınak duvarları arasında yalnız kalmadığı günlere erişmektir. Dileğimiz; 4 Ekimlerin, koruma günü olarak değil, hayvanlarımızla birlikte Hayvanlarla Dostluk Günleri olarak kutlanmasıdır."