Türkiye'de yerel seçimlerin yankıları hala sürüyor.

İstanbul haricinde diğer yerlerde belediye başkanı seçilen isimler birer birer mazbatalarını alarak iş başı yaptılar.

Bir önceki yazımda da belirttiğim üzere AK Parti büyükşehirler nezdinde çok büyük bir başarısızlık yaşadı.

İstanbul her ne kadar belli olmasa da Ankara ve Antalya artık hizmet(!) verecekleri iller içerisinde değil.

Benim değinmek istediğim AK Parti'nin Erdoğanizm vari bir yapıya doğru 'tembel, yeteneksiz' idareciler aracılığıyla sürüklenmesi...

Nedir bu Erdoğanizm diye sorarsanız eğer; aynı CHP'nin Kemalizmini andırıyor.

Açacak olursak; parti teşkilatı Erdoğan'ın varlığına sırtını dayamış bir şekilde; 'Nasılsa kazanacağız' söylemleriyle ense yapa yapa seçim kampanyası yürütmelerini kast ediyorum.

Aynı şey CHP için de geçerli değil mi?

Atatürk'e sırtını dayayarak siyaset yapmaya çalışıyorlar.

Proje soruyorsun, halka hizmet noktasında neler vaad ediyorsun diye soruyorsun cevap yok.

CHP'li arkadaşlar alınmaca gücenmece yok.

CHP, Erdoğan'ı devirmeye odaklı bir yönetim anlayışıyla yönetiliyor.

Sıkıştıkları zaman '-ama bizim partimizi Atatürk kurdu-' söylemine sığınıyorlar.

Yakın bir gelecekte AK Parti kadrolarının da '-ama bizi Recep Tayyip Erdoğan kurdu-' ile başlayan cümleler kurmaya başlarlar.

Üretemeyen idareci(ler) liderinin arkasına sığınarak varlığını (cukka doldurma) sürdürmenin derdinde olacaktır.

İnsanların oyunu çantada keklik gören bu hastalıklı bakış açısı nedeniyle dün CHP'de olduğu gibi bugün AK Parti benzer bir akıbete doğru hızla yol alıyor.

Türk siyasi tarihine damgasını vuran bir lider olan Recep Tayyip Erdoğan ve kurduğu parti, bünyesindeki basiretsiz, üretme kabızı yöneticileriyle daha ne kadar gider bilmiyorum.

Erdoğan kendisine bir kene gibi yapışıp hizmet üretmektense cukka doldurmanın derdindeki AKP'lileri bir an önce o hep bahsettiği trenden silkelemelidir.

Yaşadığı şehrin geçmişini bilip geleceğine yön verebilecek kişiler yönetici koltuklarını doldurmalı...

Adil ve ahlaki bir yönetim anlayışıyla tüm şehri kuşatıcı, gerektiği zaman kendi partisine dahi muhalif duruş sergileyecek, doğruları söylemekten çekinmeyen, doğruları kendisine söyleyenleri yanından uzaklaştırmayan, uzlaşı kültürüne sahip, eleştiriye açık, her türlü durumda dimdik ayakta durabilecek yöneticileri özlüyor ve bekliyoruz.