ÜZERİNDEN TAM 20 YIL GEÇTİ

Ülke olarak derin bir üzüntüye büründüğümüz, tek yürek olarak acılarımızı hafifletmeye çalıştığımız Marmara Depremi, 17 Ağustos 1999 saat 03.02'de merkez üssü Gölcük'te meydana geldi. Deprem Türkiye'nin bugüne kadar gördüğü en büyük doğal afetlerden biri olarak tarihteki yerini alırken, 17 bin 480 vatandaşımızın yaşamını yitirmesine ve on binlerce vatandaşımızın da yaralanmasına yol açtı. Marmara Bölgesinde yıllarca telafi edilemeyecek büyüklükte hasar bırakan Depremin üzerinden, bugün tam 20 yıl geçti.

DEPREMİ UNUTMAMALIYIZ

Cübbeli Ahmet Hoca, İsmailağa Cemaati'nden Atıldı Cübbeli Ahmet Hoca, İsmailağa Cemaati'nden Atıldı

17 Ağustos Marmara Depreminin 20. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Belediye Başkanı Alper Taban, "Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmakta. Artık depremle yaşamasını bilmeliyiz. Biliyorsunuz bundan 20 yıl önce merkez üssü Gölcük olan bir deprem yaşadık. Saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 20 yıl geçti. 1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 Depremi olarak anılan felaketin etki alanı çok genişti.

Başta Kocaeli, Sakarya, Yalova, İstanbul ile civar il ve ilçelerde büyük bir yıkıma sebep olan deprem, Ankara'dan İzmir'e çok büyük bir alanda hissedildi. Depremde resmi verilere göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken, 23 bin 781 vatandaşımız da yaralandı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Yaklaşık 16 milyon vatandaşımız depremden doğrudan ve dolaylı olarak etkilendi. Tüm bu ağır bilançoya rağmen 17 Ağustos Marmara depreminin ardından devletiyle el ele vererek örnek davranış sergileyen Türk halkı, sönen umutları yeniden canlandırmış ve çok kısa sürede toparlanmayı başarmıştır" dedi.

DEPREM İLE YAŞAMAYI ÖĞRENMELİYİZ

"Deprem ile yaşamasını öğrenmeliyiz" diyen Başkan Taban, "Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmakta. Geçmişte yaşanan depremlerin günümüzde ve gelecekte de yaşanılması kaçınılmaz. Deprem riskinin yoğun olduğu bir ülkeyiz ve yapıların daha az katlı, daha sağlam, aynı zamanda estetik bir görseli olmalı. Bu noktada bizlerde birinci derece deprem bölgesi üzerinde yer alan İnegöl'ümüzde, 1999 Marmara Depreminden sonra yaptığımız değişiklik ile kat sayısını 3 ile sınırlandırdık. Düzgün zemin etüdü ve düzgün teknikle yapılmayan binaların telafisi olmayacak sonuçlar doğuracağından, bu konuda çok hassas davrandığımızı belirtmek isterim.

Bizim kırmızı çizgilerimizden olan bu kat meselesi, insanı merkeze aldığımız belediyecilik hizmetlerimizde olmazsa olmaz konularımızdan. En büyük kazancımız insan öncelikli yaşanabilir şehirler kurmak olduğunu kabul ederek yolumuza devam etmeliyiz. Bu noktada geleneğin modernite ile birleşeceği yeni bir kent estetiğini ortaya çıkarmanın zamanı geldi. Bu noktada İnegöl'ünde şehir kimliğine yakışacak binalar ile öne çıkması en büyük gayemiz. Şehrin ruhuna hitap edecek, gönüllerimizi okşayacak, nesillerimizin sağlıkla ve huzurla büyümelerine imkan sağlayacak bir kentsel dönüşüme ihtiyacımız var" diye konuştu.

Başkan Taban son olarak, "17 Ağustos Marmara depreminin yıldönümünde, böyle bir acının ülkemizde ve dünyada bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, depremde kaybettiğimiz deprem şehitlerimizi rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum" dedi.