Fuat Sezgin Hoca'nın Ayak İzleri

Abone Ol

İkiyüz kişilik salonun yarısından fazlası doluydu. Turkuaz renkli koltuklara oturmuş, son ders saatini bir şekilde geçirmenin ufak zahmetine katlanmış gençler, önüne kitapları dizen adamı (okulun edebiyat ögretmeniydi) dinlemek zorundaydılar."Bu yılın ismi nedir?" diye sordu mikrofon kullanmadan konuşan adam. Kim, nereden bilsin ki bu yolun ismimin ne olduğunu. Her bir kurum ve kuruluşlar hatta şahıslar bile kendi açılarından önemli zamanı bilirlerdi.

Konuşmacı bu sene Fuat Sezgin ve İslam Bilim Tarihi yılı ilan edildi Cumhurbaşkanı tarafından, deyiverdi. Sonra salona bir soru da sordu. Profesör Doktor Fuat Sezgin'i daha önce duyan var mı? Salonun orta yerinde gergin bir kol havaya kalktı "ben duydum" dercesine. Konuşmacı bir nebze mutlu oldu, ancak onu asıl mutlu eden şey bu kadar insana yeni bir şeyler öğretecek olmasıydı.Bir konuşmada zihinleri açılacak sonra eve gidip bu ünlü ve büyük bilim adamını araştırmaya başlayacaklardır sanıyordu. Elinden geldiğince, dilinin döndüğünce Fuat Sezgin Hoca'nın kim olduğunu ve ne yapmak istediğini tane tane kelime kelime anlatmak istiyordu.

O meşhur şiirle başlamak adetiyle. Adı soyadı.Açılır parantez. Doğum tarihi, kısa bir çizgi, ölüm tarihi. Kapanır parantez.İşte bütün mesele o kısa çizgide saklı. O kısa çizgi Fuat Sezgin Hoca için 94 yılı temsil ediyor. 94 yıl... 17 saatlik çalışma azmi... Her güne tahsis edilmiş.

Şimdi zor olan bir meseleye vasıl oluyoruz. Bu kadar uzun bir hayatı, yarım saatten sıkıştırıp anlatmak "dile kolay" deyimi ile ifade edilebilir ancak."-Hocam durmadan çalışıyorsunuz, hiç dinlenme ihtiyacınız yok mu?" diye soran öğrencilerine "- Her bir hücrem dinlenmeyi o kadar çok istiyor ki. Fakat ben Müslümanların içinde bulunduğu hali gördükçe daha çok çalışmak istiyorum ve ben dinlenmeyi mezara bırakıyorum" diyor.

Hocanın, tarihe geçmiş çok ciddi hiç sızlamaları söz konusudur. Yaptığımız çalışmaları yabancılara anlatmak, kendi insanı da anlatmaktan daha kolay geliyor. İşte bu, şartlanmışlığı kaldırmak için çok çalışması gerektiğini biliyordu.Bir konferansında elindeki araştırmaları içeren dosyayı gösterip "bunları çekinmeden, sıkılmadan savunabilirsiniz. En doğrusunu, en hakikatli seni araştırdım ve ona göre yazdım, diyor.

Aslında hocanın yapmış olduğu bunca bilimsel çalışmaların tek tek anlatmaya zaten vakit olmayacaktı. Kürsüdeki adam adını dahi bilmedikleri bu dahi bilim insanını genç dimağlara nasıl kalıcı bir şekilde tanıtırımın derdindeydi. Her insanın hayatında olabilecek kaba çizgilerin şöyle sıraladı. "Fuat Sezgin 1924 yılında Bitlis'te dünyaya geldi. İlkokulu Doğubeyazıt'ta, ortaokul ve liseyi Erzurum'da bitirdi. Üniversiteyi okumak üzere İstanbul'a geldi. Bir arkadaşı vesilesiyle konferansına gitmiş olduğu dünyaca ünlü oryantalist Hellmut Ritter'in konuşmasına hayran oldu. Hatta onun "Batı medetin gelişmesinde Müslüman bilim adamlarının büyük bir katkısı vardır" sözünden etkilenmiş ve bu alana yani şarkiyatçılığa yönelmek istemişti mühendis olmayı bırakıp.

Çok amaçlı salonda bilim adamı Profesör Doktor Fuat Sezgin anlatılırken dışarıda okulun geniş meydanında Tübitak Bilim Şenliği yapılıyordu. Konuşmacı okulumuzda böyle bir bilim şenliğinin yanında bu işlerin araştırmacısı yitik hazinenin kaşifi Fuat Hoca'yı konuşmak, taşı gediğine koymak, anlamına geldiğinin farkındaydı.Fuat Hoca, alanında otorite olan Alman oryantalistin "Arap İslam medeniyeti" isimli eserini okurken bazı yanlışlıklar olduğunu farketmiş, ona bir ek kitap yazıp düzeltmeyi düşünmüş fakat kitabı okudukça hataların çok olduğunu gördü ve yeni bir kitap yazmaya karar verdi. Sonra da fikrini Helmuth Ritter'e ona söyledi. Hocası "bunu yapamazsın" deyince, Fuat Sezgin "ilk defa hocama inanmadığını hissettim" dedimiştir.

Buhari'nin Yazılı Kaynakları isimli çalışmasıyla da Batı dünyasında büyük bir tartışma yol açtı.Çünkü Buhari hadis çalışmalarını "duyarak topladığı" kabul ediliyordu. Fuat Hoca, bu kanaati de yıkmıştır.Ancak koca bir ekibin hazırlayabileceği İslam Bilim Tarihi isimli 17 ciltlik eseri üstün gayretleri ile bitirmiştir. 1300 tane yazma eseri tıpkıbasımlarıyla kütüphaneye kazandırmıştır. Almanya'da ve Türkiye'de olmak üzere bu kaynak eserlerden tespit ettiği alet ve edevat birebir ölçüde yaptırıp müzelerde sergilemiştir.

Fuat Sezgin Hoca'nın yapmış olduğu çalışmaların kıymetini kelimelerle anlatılamaz ancak Sayın Cumhurbaşkanının da meseleye değinmiş olması, değer ve kıymet vermiş olması olayın güncellenmesine ve değer kazanmasında büyük katkı sunmuştur.Bunları söyledikten sonra önündeki masasında duran kitapları eline aldı ve tek tek tanıttı Hatip. İslam ve Bilim, Marifetname, İslam Medeniyeti, İslam Serüveni, Fen Bilimleri isimli kitapları gösterdi. Kütüphanesine yer eden bu kitapların hakkını veremediğiniz düşünüyorum, cümlesini sessizce telaffuz etmişti.Zil çaldığında teşekkür etmeye bile fırsat bulamayan Hatip, profilden gördüğü öğrencinin hepsine hayırlı günler diledi.