Bilgi Rehber Olunca

Abone Ol

Yıllardır edebiyat derslerimizde Oğuz Kağan Destanını okuturum.

Destanların, milletlerin tarihinde ne kadar derin izler bıraktığını her vakit zikretmekle beraber bu metinler üzerinde milletlerin geleneklerini satır satır takip ederim.

İslamiyetten Önceki Türk Destanları ile İslamiyetten Sonraki Türk Destanları arasında sosyal, kültürel ve din açısından kıyaslamalar yapmakla beraber Türk destanları ile diğer milletlerin destanları hakkında da (özellikle Yunan destanı İlyada) ufak bir kıyaslama yapar, genç zihinlerde birkaç iz bırakmak isterim.

Bu aynı zamanda olaylara bakış tarzı da kazandırır. Bir metni kuru kuruya okumaktan da uzaklaştırır.

Oğuz Kağan Destanı Türk tarihinin ilk adeta kara kutusu (uçaklar da olur ya aynen onun) gibidir. Milletin evlatları tarafından mazimizin hafıza kartı mesabesindeki destanlar dikkatlice incelenmelidir.

Şahsi tespitlerime göre bir noktaya işaret etmek istiyorum müsadenizle. Destanda, Oğuz Kağan'ın doğumu, fiziki özellikleri, yiğitlikleri, evlilikleri(iki evli), ülke ülke savaşları, gayesini ("Güneş bayrağımız olsun, gök çadırımız") hatta ülke topraklarını çocuklarına paylaştırması ve meşhur toyları. Mutlu günler, yeme içme yani işret vakitleri...

Hitabetinde: Dostlarımı güldürdüm, düşmanlarımı ağlattım. Gök Tanrıya borcumu ödedim... Sonra...

Sonra "Dede Korkut gelir ve boy boylar soy soylar, Görelim Hanım ne söyler..." Böyle kısa kısa anlatıyorum. Bunlar sadece hatırlatmadır bilenler için. Destanda Oğuz Kağan, Dede Korkut arasındaki bağlantı dikkatimi çeker.

Oğuz Kağan, siyasi gücü temsil eden bir makamdadır.

Dede Korkut ise bilginin ve bilgeliğin temsilcisi bir insandır.

Eğer "siyasi güç" "bilgiyi" baskı altına alır da kontrol etmeye kalkarsa "diktatörlük sistemi" çok çabuk gelişir.

Lakin "bilgi ve bilgelik" "siyasi güce" yol verir ve rehberlik ederse "demokratik bir ortam" oluşur ve toplumda hemen ilerleme başlar. Türkiye'deki askeri darbe dönemlerinin ülkemizi nasıl geriye götürdüğünü bir hatırlayalım bu arada.

Buraya kadar yazdıklarım derslerde anlattıklarımın bir kısmı. Bugün coronavirüs ile mücadelede diğer ülkelere nazaran daha başarılı olabiliyorsak, bu, yukarıda bahsetmiş olduğum demokratik dengeden dolayıdır.

Bilim Kurulunun salgın sürecinde aldığı kararların her şeyin önünde kabul edilmesi, onların kararlarının rehber olması, bilginin rehberliğidir.

Siyasi güç, ekonomik ortam, eğitim alanı, dini yaşam ve daha nice farklı alanlar Bilim Kurulunun salgın sebebiyle yapılması mecburi olan kararları ile şekilleniyor.

Bilgi, bizzatihi güçtür. Bir güç, diğer bir güçle birleştiğinde her türlü ilerleme görülecektir.

Kendi kabullerinin ya da ideolojilerinin doğrultusunda değil de bilimin ışığında yürüyen, bilgeliği aklına fikrine rehber edinenler başarılı olacaklardır. Anlatmaya gerek yok işte görüyorsunuz.