100 Yılın Hikayesi -4

Abone Ol
Bugün kü yazımızda son yüz yılında İslam coğrafyası ve İslam toplumlarının yaşadıklarının hikâyesini yazmaya devam ediyoruz.
Bugün kü yazı da yenilgi sonrası bu coğrafyanın maruz kaldığı siyasi, iktisadi ve kültürel sömürgeleşme ile bu coğrafyanın dışından kesintisiz biçimde devam eden müdahaleleri anlatacağız.
Şüphesiz büyük yenilgi bile tek başına, Müslüman toplumların kendini toparlaması için uzunca zamana ihtiyacı gerekli kılıyordu. Ancak yenilgi sonrası dönem yenilginin kendisi kadar derin sonuçlar doğurmuştur. Galipler bu coğrafyayı hiçbir zaman kendisiyle baş başa bırakmadılar.
Bazen askeri unsurlarla işgal ederek fiili olarak müdahale ettiler, ülkenin her şeyine el koydular. Fransızların Cezayir’i işgali (1827-1962) İtalyanların Libya’yı işgali (1911-1949), İngilizlerin mısırı işgali (1882-1922) Sovyet Rusya’nın Afganistan’ı işgali (1977-1988), Amerika birleşik devletlerinin Irak’ı işgali (1991-2011) ve burada zikretmeyi gereksiz gördüğümüz daha pek çok fiili işgal hareketi bir baştan diğer başa İslam toplumlarının yaşadığı coğrafyada işgal ve peşinden gelen fiili sömürgeciliğin varlığına işaret etmek için verilmiştir.
Fiili sömürgenin bittiği hallerde bu toplumlar kendi halleriyle baş başa kalmamıştır. Bazen sömürge sonrası dönemde, sömürgecilerin el vermesiyle iktidara gelen yönetici veya hanedan eliyle(Ürdün, Suudi Arabistan ) bazen de sömürgecilerin belirlediği istikametten sapıldığı düşünülen hallerde askeri yönetimlerin iktidarı değiştirmesi (Mısır, Türkiye, Yemen) suretiyle kesintisiz sömürge devam etmiştir.
Sömürgecilik bazen direkt bazen dolaylı olarak varlığını sürekli şekilde sürdürmüştür. Bu durum İslam toplumlarının özgün bir siyasi, iktisadi ve kültürel modeli oluşturmada en önemli engel olarak karşımıza çıkmıştır. Bugün için de bu engelin çeşitli düzeylerde varlığını sürdürdüğü söylenebilir.
Yeni ve özgün bir model ortaya koymanın asgari koşullarından birisi özgür olabilmektir. Gerek zihinsel gerekse uygulama alanında özgürleşemeden bu toplumların sorunlarını çözüm bulması beklenmemelidir.
Bu konuya önümüzdeki hafta devam edeceğiz.
İyi bir hafta dileklerimle