Devlet; tarihin ilk dönemlerinde ortaya çıkan bir kavramdır. Devlet; zaman içinde insanın kendi varlığını sürdürmesi, güçlünün güçsüze baskı kurmasını engellemesi ve varlığını sürdürebilmesi için tüzel kişiliği olan bir sistemdir. Bir topluluğun devlet olabilmesi için o topluluğun bir arada yaşama niyetini taşıması gerekir. Bir devletin oluşması için

  • Halk'a
  • Ülke'ye (toprak)
  • Egemenlik gücüne sahip olunması gerekir.

Yukarıda saydığım üç olgunun bir arada olması hali devletin varlığını ortaya çıkarmakta. Hiçbir güç, bağımsız olduğunu iddia eden devletin egemenliğini kısıtlayamaz. Egemenlik bağımsız karar verebilme eylemidir.

Bağımsız karar verebilme gücü dünya üretimine verilen katma değerle doğru orantılı. Dünyanın gelişimi için üretilen katma değerler ülkelerin daha bağımsız hareket etmesini sağlamakta. Bilimsel araştırmalar, teknolojik gelişmeler, sağlık alanında sağlanan gelişmeler, demokratik yaşamın gelişmesi için yapılan çalışmalar, ekonomik gelişmeler, eğitim sisteminde ki gelişmeler, ailelerin bir arada tutunmasını kolaylaştıran sosyolojik gelişmeler, engellilerin hayatlarını kolaylaştırıcı çalışmalar, alt yapı çalışmaları. Bu konularda dünyanın gelişimine ne kadar katma değer katabiliyorsa bir ülke, o ülke o kadar bağımsızdır.

Dünyada 193 tane resmen tanınan ülke var ancak bilinen ülke sayısı 236. Aslında Birleşmiş Milletlere (BM) göre 192 ülkenin egemen bir şekilde var olduğu kabul edilmekte.

Nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan ya da resmi dini İslamiyet olan ülkelerin sayısı ise 63, bu sayının içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Filistin devletleri de var. Müslümanlar günümüzde dünya nüfusunun %23'ünü oluşturuyor. Dünyadaki Müslüman sayısı yaklaşık 1,5 milyar civarında. Dünya ülkeleri arasında en fakir 50 ülke arasında 29 Müslüman ülke var, bu sonuçlarla deyim yerindeyse ekonomik anlamda olduğu gibi diğer gelişim ve üretim alanlarında da Müslüman ülkeler dibe vurmuş.

Müslümanlar, şapkasını çıkarıp önüne koyup düşünmeliler, nerede hata yapıyoruz diye. Sürekli gelişmeyi, üretimi ve yenileşmeyi teşvik eden İslamiyet geri kalmışlığı bir kader olarak göremez. O halde Müslüman ülkelerinin bugünü düne eşit olan zarardadır felsefesini kendine misyon olarak almalı, üretime yönelik faaliyetlerini artırmalı. Unutulmamalı ki Dünyanın gelişimine yaptığınız katma değer kadar özgürsünüz. Veren elin alan elden üstün olduğu düsturuyla sürekli üretmek, bunu bir süreç haline getirmek gerek. Özgürlük için, emperyalizme karşı dik durmak ve savaşmak için üretmek gerek, çünkü üretmek özgürlüktür.

Özer YILMAZ

Eğitimci Yazar