Sevgi kelimesi belki de dünyada benzeri olmayan en güzel kelimelerden biridir.Çünkü bütün anne-babalar çocuklarını sevdiklerinden her türlü sıkıntılara katlanırlar.İnsan sevdiği bir işte yorulsa bile zevk duyarak bu işine devam eder.Diyebiliriz ki hayattaki bütün güzel işler sevginin sonucunda oluşurlar.Buna karşılık bütün kötülükler de sevginin olmadığı yani sevgisizlikten oluşur.

Sevginin zıddı 'nefrettir' dense de bence öyle değildir.Çünkü dünyada zıddı olmayan tek kelime sevgidir."Nefret" kelimesi,sevgi kelimesinin içindeki bazı kelimelerin ancak zıddı olabilir.Ondan dolayıdır ki sevginin içinde şu anlamlar vardır:"Fark etmek","sahip çıkmak","merhamet etmek","şefkat göstermek","yardım etmek" v.b.

Yüce Rabbimizin bir ismi de "el-Vedud" tur.Yani hem Seven hem de Sevilen demektir.Yüce Allah bizden hiçbir şey istemiyor.Ne kendisine yardım etmemizi ,nede (haşa) ihtiyaçlarını karşılamamız konusunda bizden yardım etmemizi istemiyor.Fakat bizden kendisini sevmemizi istemektedir.Yüce Rabbimizin bize ihtiyacı olduğundan dolayı değildir.Çünkü Allah'ı sevmezsek ibadetlerden zevk alamayız.

İnsan birini sevdi mi onun her şeyini sever.Hani anlatırlar.Mecnun bir gün sokakta rastladığı bir köpeği alıp sevmiş,kendisine:

-"Ey Mecnun! Tanımadığın bir köpeğe neden bu kadar sevgi gösteriyorsun? sorulduğunda Mecnun:

-"Bu köpek Leyla'nın mahallesinin köpeğidir" diye cevap vermiştir.Yani Mecnun Leyla'yı sevdiği için Leyla'nın her şeyi artık onun için değerli olmuştur.

İnsanda Mevla'yı (Allah'ı) severse Mevla'nın hilkat mahallesinden gelen (yarattığı) her şeyi sever.Yani kendi çocuğunu sevdiği kadar komşu çocuğunu da sever ve zarar vermez.Kendi bahçesindeki çiçeği koparmadığı gibi çevredeki çiçeklere de zarar vermez.

Mü'minler Allah'ı çok severler.Rabbimiz Kur'an'da şöyle buyuruyor:

-"Allah onları sever onlar da Allah'ı severler"(Maide,54).

-"...Allah, onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu büyük kurtuluş budur" (Maide,119).

-"...Mü'minlerin Allah'a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir..."(Bakara,165).

Bu ayetlerden de anlaşılıyor ki Allah'a olan sevgi hem en doğru sevgidir,hem de bilinçli ve şuurlu bir sevgidir.

Buna karşılık beyin yıkanarak oluşturulan sevgiler vardır.Bu tür sevgiler Allah'tan çok kendilerini ön plana çıkartan din adına ortaya çıkanların kendilerine sağladıkları sevgilerdir.Bu tür sahte sevgileri Kur'an reddeder.Kur'an'ın metodunda kıssalar ve temsiller vardır.Yani 'kızım sana söylüyorum gelinim sen anla' türü ince anlatımlar vardır.Kur'an kıssalarla bu tür din adına insanları uyutan,yanlışa sokan,aldatan insanları tanıtır.Bu tür sahtekarlar kendilerine kazandırdıkları sevgileri ,hak ederek değil dinin kavramlarını kötüye kullanarak sağlamaya çalışırlar.

Bu sahte kişiler, mutlak itaat,teslimiyet,ölünün yıkayıcı önündeki hareketsizliği v.b.ifadelerle saf insanları kendilerine bağlamaya çalışırlar.Bu saf insanların din simsarcılara olan sevgileri şuurlu ve bilinçli değildir.

Kur'an bunu "Samiri" adında ki bir Yahudi din sahtekarının Hz.Musa'nın (as) Tur dağına çıkmasından yararlanarak yaptığı "BUZAĞI" örneğiyle anlatır.Buzağı cansız bir heykeldir.Ancak Samiri bu heykel sevgisini akılla,mantıkla değil aldatarak insanlara aşılar.Kur'an buna "Buzağı sevgisi içirildi" deyimini kullanır.

Kurban olduğum Kur'an ne kadar müthiş ifadeler kullanıyor.Çünkü "İçirmek" hiçbir işleme tabi tutmadan direk insanın içine bir şeyin girmesidir.Çiğnemek yok,emek yok hatta tadını bile alamadan doğrudan mideye iniyor.

Aynen bunun gibi günümüzün din sahtekarları da kendilerine olan sevgiyi içiriyorlar.Araya düşünme payını koymadan, emek sarf etmeden,karşıdakinin aklını ve iradesini alarak.

Sahi siz böylesine bir sahtekarın sevgisinin içirildiği kimseye sevdiği kişinin sahtekar,hurafeci,cahil v.b olduğunu anlatabilirmisiniz? Kesinlikle hayır.Çünkü:

"...kalplerine buzağı sevgisi içirildi" (Bakara,93).