Yine beyaz örtülü masanın ardına geçti. Karşısında gençlik bayramı tatili olmasına rağmen taviz verilmeden icra edilen o muhabbet iklimine kanat açacaktı. Ne anlatacağını, nasıl hazırlanacağını unutalı hayli zaman olmuştu. Rahmanın aklına ikram ettiği bir konudan bahsetmeliydi.

Salona girmeden evvel bu ikram gerçekleşti. İlhan edilen konu olgun insan idi. Zihni hemen mizah maharetini gösterdi. Oldun insandan sonra dolgun insan diyecekti. Ardından obez insanlar ve çok yiyenler akın edecekti.

Besmele, hamdele ve salveleyi çoğu kez unuturdu. Söze başlama edebi bu idi lakin nasıl başladığını bilmediği onca muhabbetin nasıl akıp gittiğini de fark etmiyordu ekseriye. Ancak yüreğinde kalan o tatlı hislerden sonra Rahman'a hamdetme makamında buluyordu kendisini.

Olgun insan yani eski ifadeyle insan-ı kamil mevzusunun nerden aklına düştüğünü ifade etti. Bu günlerde Ömer Faruk Dönmez'in Ab-ı Hayat isimli eserini okuyordu. Yazar eserinde Harun ile bir mutasavvıfın dizi dibinde dinlediği konuşmaları tüm gerçekliği ile anlatıyordu.

İnsan-ı Kamil nedir? Kimlere insan-ı kamil deriz? Hangi özellikleri vardır? Diye sorduğunda tıp fakültesini kazanmak için çabalayan mezun bir öğrenci; "geçenlerde sağlık ocağında idim, bir adam çok acı çekiyordu ve yüzünden de belli oluyordu ancak hiç ses çıkarmadan sırasını bekliyordu. Bir anda adama gıpta ettim. Galiba ilk özelliği sabırlı olmasıdır kamil insanın."

Evet, dedi beyaz örtülü masanın ardındaki adam. Sonra bakışlarını yere indirdi ve öylece konuşmaya başladı.

Sabır önemlidir, hem de çok önemli... Öyle olmasaydı Rabbimiz "Allah sabredenlerle beraberdir" buyurur mu? Allah'ın kendisiyle beraber olduğunu bilmek, ne büyük bir onurdur. Sabır, acizlik değildir. Sabır bir bilgi ve hikmet üzere olduğun hal üzere devam etmektir.

Olgun insanlara insanın içinden derin bir özenç geçer. Onlar gibi olmak zordur ilk bakışta. Olgun insanların değeri ve topluma kattıkları değer çok büyüktür. Zira onlar bazı güzel kavramaların ancak yaşanarak hayat bulacağını bilir. Kimseye görünmek ve göstermek için yapmaz. Gönlü sadece onu öyle yapmakla rahat eder. Gönlünde güçlü bir istikamet ve güven hissi olur. O anda ondan doğrusu yokmuş gibi gelir.

Bir insan bu eminlik hissinin ancak Rahman'ın emirlerine uygun yaptıkça hisseder. Sözler ve eylemler dağ gibi ağırdır.

Hani elementler vardır periyodik cetvelde belirtilen. Bunlardan sekiz tanesi soy gazdır. Diğer elemenler son orbitallerindeki protonları ya vererek veya alarak sayılarını onlardan birine benzetmeye çalışırlar. İşte o soy gazlar olgun insanlar gibidir.

Toplumda kendilerine özendiğimiz, hal ve hareketlerini gıpta etiğimiz o iyi halli güzel insanları fark etmeliyiz. Fark etmek, ilgilenmek anlamına gelir. Sonra bu ilgi bizi o güzel insanların yanına yaklaştırır. Onları inceler, araştırır ve sevmeye başlarız. Bu sevgi bizi zorlamadan zorluklara katlanmamamıza sebep olur.

İnsanlar arasındaki olgun insanlar peygamberlerdir. Sonra onların varisi olan İslam ilmi ve ahlakiyle bezenmiş alimlerdir. Bir insan güzel insanlara ve bu özel insanlara gıpta ederse onlar gibi olmaması için hiçbir sebep kalmaz. Efendimiz (sav) ne buyurmuş; "Kişi sevdiği ile beraberdir."

Kelimeler bir tren katarı gibi akıp gitti. Olgun insanlara karşı bir ilgi ve özenç kalplerine sevgi çiçekleri gibi açtı. Çaylar içilirken duyulanlar herkesi mest etmişti.